24 Nisan 2024 Çarşamba
İstanbul 21°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Aydınlık Oda TV- Sözcü

Rıza Zelyut

Rıza Zelyut

Eski Yazar

A+ A-

FETÖ’cü polisler, 2009 yılı Ocak başlarında, makinelerle sağı solu kazıp daha önce kendilerinin yerleştirdikleri silahları çıkartıyorlardı. Bunu da Ergenekoncu dedikleri yurtseverlerin sırtına yüklüyorlardı. Hem de küfürler ederek, pervasızca... Bu yerlerden birisi de Ankara’daki Zir Vadisi denilen kumpas alanıydı.
Bu aramanın videosu Oda TV’de yayımlanınca içimden; “Bunun acısını çıkartırlar sizden!” diye geçirmiştim. Peşinden FETÖ’cü polislerin yargıçlarla ve savcılarla birlikte olduklarını gösteren 2009 yılı 5 ekimindeki o fotoğraflar geldi. FETÖ’cü çetenin en açık fotoğraflarıydı bunlar.
FETÖ’cüler işin peşini bırakmadılar ve Oda TV davasını açtılar...
Zaten 2008 yılı 21 Mart’ında Aydınlık ve Ulusal Kanal’ı basmışlar; susturmaya kalkışmışlardı. En birinci düşman burası görülüyordu çünkü.
Aradan 9 yıl geçtikten sonra şimdi Sözcü Gazetesi’ne benzer bir operasyon yapılıyor. FETÖ’cü göstererek...
Yanlış...
Çünkü; Sözcü Gazetesi ilk kurulduğunda ne ise şimdi de odur. Yayın politikasında bir kırılma olmamıştır. Sözcü’nın FETÖ ile bağı için ileri sürülen kanıtları AKP’lilere uygulayacak olsak yüzde 90’ına ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası kesmek gerekir. İktidara muhalefet etmiş olması Sözcü’yü suçlu yapmaz.
Hele hele bu davada, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bulunduğu yeri haber verdi!” gibi bir gerekçenin bulunması kargaları bile güldürür. Çünkü, bu haber, dünyanın her yerinde sadece bir haberdir.
Ayrıca: Bu darbeciler o kadar mı akılsızlar, o kadar mı örgütsüzler ki Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yerini bilmeyecekler de bir gazetede yayımlanmış haberden yola çıkacaklar.
Eğer böyle derseniz; ben de derim ki: Bu 15 Temmuz darbesi dediğiniz şey darbe değil; tiyatrodur.
Mahkemenin bu yanlışa bir an önce son vermesini bekliyoruz.

MAHREM İŞLER

Türkiye’nin sürüklendiği yeni düzenin adı nedir derseniz cevap açıktır: Mahrem...
Bunu anlatan kitaplardan birisidir Mahrem...
Mahrem; yeni dincilerin kimliğini en açık biçimde gözleyeceğiniz bir çalışmadır. Bir kıza, yeni dinci takımının ortaklaşa tecavüzünü konu almıştır. İşin içinde AKP’liler ve Fethullahçılar da vardır.
Bunlar; her haltı yiyen ama din kardeşliği adına bu pisliklerin üstünü örten takımıdır.
Gazeteciler Barış Terkoğlu ile Barış Pehlivan’ın kaleme aldığı “Mahrem / Gizli Belgelerde Türkiye’nin Sırları” işte bu olaylardan birisini açığa çıkarttı.
Böyle olunca kitaba erişimi engellemek için mahkeme devreye sokuldu.
Tıpkı Ensar Vakfı yurtlarında, imam hatip yurtlarında fakir fukaranın çocuklarına yapılan cinsel tecavüzleri saklamaya çalıştıkları gibi...
Biz, bu zihniyetin izdüşümünün tarihini araştırınca karşımıza “Devşirme-dönme Osmanlı” yönetiminin yarattığı rezil bir cinsel düzen çıkıyor. Bunu Osmanlı kaynaklarından araştırıp “Osmanlıda Oğlancılık” adı altında kitaplaştırdık.
Siyasetle sarmaş dolaş hale getirilen; ticaretle canlandırılan yeni dincilik; kendisine işte burasını kaynak görüyor. Ve kadını cariyeleştirip erkek çocukları oğlanlaştırmayı da hakkı sayıyor.
Yeni Türkiye diye önümüze koyulan hedefin ana yönlerinden birisi ne yazık ki budur.

ATATÜRK DÜŞMANI

İşte bu zihniyeti yayanlara bakın; hepsi Atatürk düşmanıdır. Çünkü Büyük Atatürk, Osmanlı düzeninde suç sayılmayan oğlancılığı “Fiil-i livata” (erkeğe cinsel tecavüz) adı altında cezalandırmıştır. Atatürk’ü karalayan, heykellerine saldıran alçakların bilinçaltı, işte o gulampara atalarının yaptıklarına duydukları bu pis özlemle doludur. Bu iğrençliği de dinci görüntüyle, fes takarak, sarık sararak gizlemeye çalışmaktadırlar. Ne acıdır ki bunu da siyasi iktidarın uzaktan koruması altında yürütüyorlar.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hatırlatıyorum: Bu alçakların Atatürk’e saldırmasını görmezden gelerek vatan savaşı yürütemezsiniz...

ANKARA’DA YARIN ÖNEMLİ BİR SEMPOZYUM VAR

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “15 yıldır uğraştık ama başaramadık!” dediği bir eğitim sorunumuz var. Neyi başaramadılar? Yarın Ankara’da işte bu konuların tartışılacağı önemli bir eğitim sempozyumu yapılacak: “Eğitimin Son 15 Yılı ve Seçeneklerimiz.”
Bu konu, Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde irdelenecek.
Düzenleyen kuruluşlar: Çankaya Belediyesi, Eğitim İş 1 ve 2 nolu Ankara Şubeleri, TÜMÖD, Ulusal Eğitim Derneği.
Konunun uzmanı olan akademisyenlerin yer alacağı bu sempozyumun ana başlıkları şöyle: *Eğitimde Gericileşme, *Eğitimi Özelleştirme, *Biz Ne İstiyoruz; *Sonuç Bildirgesi ve Tartışma.
Ben de 2. Oturumda, “Milli Eğitim Bakanlığı’nın Bilimdışı Kuruluşlarla İşbirliği” başlıklı bir tebliğ sunacağım.
Türkiye’nin bu en önemli sorununa Ankaralıların da sahip çıkmasını bekliyoruz.