25 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 21°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Bağnazlıkta birincilik teknolojide sonunculuk!

Ufuk Söylemez

Ufuk Söylemez

Eski Yazar

A+ A-

Osmanlı’yı özleyenler, Osmanlı tarihini sadece -yükselme -döneminden, yani Fatih’ten, Kanuni’den ibaret görüyorlar herhalde. Keşke öyle olsaydı. Halbuki, çağ açıp çağ kapatan koca imparatorluk, duraklama ve gerileme dönemlerinde hiçbir biçimde özenilmeyecek ve özlenmeyecek büyük bir siyasi, ekonomik, askeri ve etik, ibretlik bir çöküş süreci sonucunda batmıştır, batırılmıştır.

Matbaayı yasaklayan, müziğe ve sanata adeta düşman olan, kadınları ikinci sınıf gören, Lale devriyle har vurup harman savuran, kapitülasyonlarla ekonomik bağımsızlığını yitiren, çocukların ve akıl hastalarının dahi tahta çıkarıldığı, taht hırsıyla evlat-kardeş katlinin yapıldığı, devşirme hatunlar ve paşaların elinde bin türlü entirikanın yaşandığı Osmanlı’nın duraklama ve gerileme dönemini nedense kimse hatırlamak istemiyor.

Bugün, laiklik karşıtı odak olan zihniyet, mezhepçi ve yobaz yaklaşımı ile ülkeyi yeniden dogmatizmin, radikal dinci fanatizmin karanlığına sürüklemeye çalışıyor.

Çağdaş dünyada; radikal, selefi, cihatçı, yobaz, vahşi örgüt ve çetelere hoşgörüyle yaklaştığı, himaye ettiği, maddi-manevi destek verdiği yolunda hakkında ağır iddia ve şüpheler bulunan bir kafa, bir yandan Türkiye’de sayıları 400 civarında olan İmam Hatipleri 2000’lere çıkararak, öte yandan, her türlü bağnaz-tutucu-yobaz yaklaşımı hayatın her alanında sergileyerek, çağdaş-laik Cumhuriyeti, yine Osmanlı’ının batış ve çöküş dönemlerine benzetmeye çalışıyor maalesef.

Dünya, nano-teknoloji, uzay bilimleri, gen bilimleri, robot üretimi, 3 boyutlu yazılımlarla uğraşırken, bu Osmanlı özlemcileri bilimden, uygarlıktan, rasyonaliteden hızla uzaklaşan bir ülke yaratmaya çalışıyor. Din ve devlet işlerini ayırmayarak, dini siyasallaştırarak, şahsi ve siyasi emellerine alet ederek, ortaçağ yobazlığı hortlatılmaya çalışılıyor. Ekonomide önce ABD’de başlayan, bilahare AB’ye yayılan krizin aşılabilmesi için ortaya saçılan ve karşılıksız basılan milyonlarca dolar ve euroya, yüksek fahiş faiz vererek, sıcak paraya dayalı bir borç ve tüketim ekonomisini başarı gibi göstererek, işsiz ve / veya muhtaç duruma düşürdükleri kitleleri sadakaya bağımlı hale getirmeyi marifet sanıyorlar. Ama gerçekler ve dünyadaki ekonomik değişim çok daha farklı seyrediyor.

Mesela, Türkiye “ileri teknoloji içerikli” ihracatın toplam imalat sanayi ihracı içindeki payı bakımından bugün 60 ülke arasında 59. sırada maalesef.

Ar-Ge, inovasyon, teknoloji, bilgiye dayalı ve nitelikli katma değerli  üretim, imalat sanayiinde ‘yok’ mertebesinde neredeyse. TİSK’in, İşveren dergisinin 6. sayısında yer alan bir istatistik bu düşündürücü tabloyu gözler önüne seriyor.

Uluslararası Yönetim Geliştirme Enstitüsü (IMD), Dünya Rekabet Gücü Yıllığı (2014) verilerine göre, Türkiye, ileri teknoloji sanayi ihracatı açısından dünyadaki ülkelerin en sonunda yer alıyor.

Filipinler, Tayvan, Singapur, Malezya gibi ülkelerde %45 civarında, Kazakistan, Çin, Kore, Fas, İngiltere gibi ülkelerde %25 civarında ve Yunanistan, Rusya, Brezilya, Arjantin gibi ülkelerde %7-%10 arasında olan ileri teknoloji içerikli ihracatın, imalat sanayii ihracatındaki payı, Türkiye’de sadece %1.83. Bizden kötü sonuncu tek ülke ise Katar.

Hala Allah ile aldatanlar, yobazlık ve siyaseti bir arada götürenler, bu tabloyla ne kadar övünseler yeridir.

Ne dersiniz, İmam Hatip Lisesi açma şampiyonu olanların, yüksek teknoloji ihracatında, ülkeyi sonuncu yapmaları tesadüf olabilir mi?