20 Nisan 2024 Cumartesi
İstanbul 13°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Basketbola kötülük

Kamil Erdoğdu

Kamil Erdoğdu

Gazete Yazarı

A+ A-

Euroleague Dörtlü Finali’ne iki Türk takımının yükselmesi sporseverleri heyecanlandırmıştı. Bu iki takımın Türkiye’de oynayacakları final serisi bir basketbol şöleni olmalıydı. Ancak tablonun o kadar pembe olmadığı Pazar günü final serisinin ilk maçındaki görüldü.

Nereden başlayalım? Maça gitmek için bilet almaktan başlayalım. İnternetten üst katlar için bilet almak istediğinizde “sold out” yani satıldı uyarısı geliyor. Bu durum şaşırtıcı değil, zira böyle bir finalde salonun tıklım tıklım olması sürpriz değil. Fakat salona girdiğinizde gözlerinize inanamıyorsunuz. Çünkü satıldı denilen tribünlerin üzeri çarşafla kapatılmış. Ülkede basketbolu sevdirmeyi amaçladıklarını, hatta basketbolun “amiral gemisi” olduklarını iddia eden bir kulübün niçin bu uygulamayı yaptığını anlamakta zorlanıyorsunuz.

Salona girerken şahit olduklarım ve daha sonra sosyal medyada da gördüklerim daha da vahimdi. Tribünlerin Fenerbahçe taraftarının bilet almasını önlemek için çarşafla kaplandığını gösteriyordu. Yeleğinin içinde Fenerbahçe tişörtü bulunan kıza salona giremeyeceği söylendi. O da yanındaki yedek tişörtü giydi, ancak diğer tişörtü çantasında bile içeri sokmasına izin verilmedi. Kapıdaki çöp kutusuna atması önerildi. Daha sonra sarı penye giyen bir kız çocuğu ve sarı tişörtlü bir gencin de salona alınmadıklarını gördüm. Bunlarda herhangi bir kulüp arması vs yoktu. Hatta sarı pençeli bir kız durumu toparlamak için Anadolu Efes bayrağı almıştı, bu da yetmemişti.

Anadolu Efes gibi Türk basketboluna önemli katkı yapan bir kulübü bu uygulamalara iten aslında bir antrenörün “hatalarını” maskeleme çabası. Ergin Ataman için söylenecek çok şey var; doping skandalı, ortamı geren açıklamaları ve en son tribünlere yönelik küfürleri. Kariyerini Fenerbahçe düşmanlığı üzerine kurmaya çalışmaktan hiç vazgeçmedi. Taraftarın “doping yapsana” veya “ mola alsana” şeklindeki tezahüratlarını “kötü tezahürat” kapsamına sokmak için çırpındı durdu, hatta bunun için milli takımı çalıştırmasını kullandı. En son İspanya’daki Dörtlü Final’de maçın son saniyelerinde bir grubun “mola alsana” şeklindeki tezahüratına en ağır küfürlerle karşılık verdi. Bundan sonra taraftarın tezahüratlarına küfür de eklendi. Küfürlü tezahüratı tasvip etmek mümkün değil, ancak bir spor adamının tavrı da farklı olmalı. Mesela birkaç yıl önce Ergin Ataman’ın çalıştırdığı takımın salonunda Fenerbahçe teknik direktörü Zeljko Obradoviç’in suratına bir şey (ne olduğunu yazmaya utanıyorum) gelmişti. Obradoviç, tribünlere bakmadı bile, basın toplantısında ise lafını dahi etmedi.

Euroleauge’de finale kaldıklarında Ataman, “Türkiye’de basketbolu tekrar sevdirdik” demişti; katılıyorum, ama gülmekten. Fenerbahçe 5 yıldır orada, üçünde finali oynadı, birinde şampiyon oldu. Ülkeye basketbolu sevdirmeye gelince, iki yıl önce tüm ülkede açık alanlarda dev ekranlardan insanlara hangi takımın basketbol maçı izlettiğini hatırlatmak yeterli olacak.

Obradoviç, “hayalindeki başarının insanların salona geldiğinde bilet bulamayıp geri dönmeleri” olduğunu söylemişti. Bu hayal Anadolu Efes’in tribünleri çarşafla kapatmasından farklı ve basketbola büyük kötülük yaptılar. Sarı penyesiyle salona alınmayan kız çocuğunun döktüğü gözyaşının günahı ise Ergin Ataman’a yeter!