Batılı bir diplomatla sohbet
Batılı bir diplomatla sohbet ettik. İlk kez görüşüyoruz. Görevi “siyasi” imiş. Söyleme ihtiyacı duydum: Anladım diye.
***
Görev ve uzmanlık alanı: Suriye ve Irak.
Ama Türkiye’den yürütüyormuş işini.
Zaman zaman güney illerimizi dolaşıyormuş. Bazen de Kuzey Irak’ı.
Malûm: Bütün Batılı elçilikler Suriye’den çekildi. Irak da yeterince güvenli değil.
Demek ki: Bazı misyonlar için Türkiye karargâh ülke.
***
İlk soru benden: Obama ara seçimi kaybetti. Suriye/Irak politikasına etkisi olur mu?
Cumhuriyetçilerin etkisiyle “sertleşme” konuşuluyor ya.
Kısa bir düşünme evresi. Tespitini aktarıyor: “Kısa cevap istiyorsanız: Hayır.”
“Uzun cevap istiyorsanız özetini söyleyeyim: Belki.”
Gözlemim: Özlü konuşmayı biliyor.
***
Ardından “saha”yı konuşmaya geçiyoruz. Suriye ve Irak’ı.
Söz bende. Konuşmanın bütününden özetle aktarayım.
Kaybettiniz diyorum. Batı kampını kastederek.
Fakat: Sürecin nasıl ilerleyeceği bilinmiyor.
Hiçbir güç süreci forse edemiyor.
Bu yüzden kimse “plan” yapamıyor.
***
Muhatabım ne de olsa diplomat. Anlayışlı. Nazikçe gülümsüyor.
İtiraz ederken bile “ortak” noktalardan başlıyor.
O da kabul ediyor: “Tamam, kimse plan yapamıyor”
Ancak, yenilgiyi “kabul” kapsamına almıyor.
***
Cevabını arıyorlar: Suriye’de iktidar yapısında İran’ın etkisi?
Nedense algıları şöyle: “İran etkisi Sünnileri dışlama yönünde olacak.”
Hatırlatıyorum: Evet, İran devleti Şiidir.
Fakat: Sünnilerin iktidardan dışlanmasını istemeyecek kadar akıllıdır.
İran, Suriye krizinin başında muhalefete önerdi: Gelin, siz de hükümete katılın diye.
Batı koalisyonu da, muhalifler de reddetti.
***
Muhatabım bu konuda nesnel.
“Haklısınız. 2014 Şubatındaki konferansta Cenevre’deydim.”
“Suriye de muhalefetle koalisyon önerdi. Fakat reddedildi.”
***
Bir sorusu da PKK/PYD’yle ilgiliydi: “Yeni Suriye”de PYD’nin rolü ne olabilirdi?
Kastı, “Esad’sız Suriye” değildi. Esad’lı, fakat iktidar paylaşımlı bir ülke öngörür gibiydi.
Cevabım:
Bir: PYD, taleplerini aşırı şişirmişti.
Fakat, IŞİD karşısında direnemedi. Gücünün yetmezliği ortaya çıktı.
İki: Yeni dönemde ciddi siyasi statüsü olmaz. Kültürel haklarla sınırlı kalır.
Fakat: Muhatabım farklı düşünüyor gibiydi.
PYD’nin savaşma kapasitesini önemsedikleri anlaşılıyordu.
***
Dikkat çekici bir soru. İki defa gündeme getirdi.
Esad yönetimini “Alevi iktidarı” olarak görüyor.
Merak ettiği: Suriye’deki gelişmelerin Türkiye’deki Alevilere etkisi.
Daha doğrusu: Türk-Arap Aleviler arasındaki duygu birliği?
Arap Alevilere “Nusayri” demeyi tercih ediyor.
Düşündüm. Net fikrimin olmadığını farkettim.
Bir de fazlasıyla “özel” bir alandı. Girmeyi uygun bulmadım.
***
Final sorusu: “Suriye’de siyasi durum ne olur?”
Cevabım: Askeri duruma bağlı.
1-2 ay bekleyelim. IŞİD’in durumu, Halep biraz netleşsin bakalım.
***
Bir gözlem: Türkiye iç politikasını hiç girmedi. Hele AKP’ye.
Demek: Yakın zamanda sürpriz beklemiyorlar.