25 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 24°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Bayramımızı da yediler

Rıza Zelyut

Rıza Zelyut

Eski Yazar

A+ A-

Bayramın ilk günü şehitlik ziyaretim sırasında o fıkra aklıma geldi nedense... İçimden, “Bayramımızı da yediler!” diye geçirdim. Bir de o yürek dağlayan türkü: “Bayram gelmiş neyime/Anam anam garibem/Kan damlar yüreğime...”
Gördüm ki orada anaların yüreğine kan damlıyor... Babalar ise heykeller gibi suskunlar...
Böyle bir ortamda; yıllardır ağızımızın tadıyla bayram kutlamaya hasret kaldık. Yüksek perdeden nutuklar atan siyasetçilere bakarsan, ortalık güllük gülistanlık...
Ama bölünmüş yollar gibi milleti bile tam ortadan böldüler. Yolun bir tarafındaki öte taraftakine hasım hale getirildi.
Milli bayramlara olan düşmanlık, dinsel bayramları da çürütmeye başladı.
Yediler de yediler...
***
Ama Baba Erenler’in derdi daha başkaymış... Yoksul bir can... Arife günü karısı yakasına yapışmış:
“Herif yarın bayram... Çol çocuk çırıl çıplak ... Kalk pazara in de biraz üst baş al...”
Bizimkisi çırpınmaya başlamış. Param yok demiş ama dinleyen kim.
Karısı bağırmış: “Ne yaparsan yap, borç bul... Git bayram ihtiyaçlarını al, öyle gel...”
Baba Erenler süklüm püklüm çıkmış, birilerinden üç beş kuruş borç bulmuş, pazara yollanmış. O sırada zaptiyelerin birisini ite kaka götürdüğünü görünce sormuş. Zaptiyeler, “Ramazanı yedi bu zındık, o yüzden mahkemeye götürürüz!” demişler.
Baba Erenler eli bağlı adama çıkışmış:
“Be adam Ramazan’ı yedin; bari şu bayramı da yeseydin ya... Sayende bu sıkıntıdan kurtulmuş olurduk.”
***
Hiç beklenmeyen yerlerden darbeler yiyoruz. Giresun Alucra hattında da bir asker helikopterimiz düştü. 8 can daha gitti. İkisi albay...
Antalya Yörüklerinin bulunduğu bölgedeki jandarmaların komutanı olan bir albay ölmüş. Cenazesine Yörük ileri gelenleri de katılmışlar. Namaz sırasında imam efendi, “Er kişi niyetine!” diye bağırınca, Yörük muhtar seslenmiş.
-İmam efendi karıştırma! Ölen er değildi; albaydı albay!
Orada şehit olan albaylar da dahil bütün canlara Allah’tan rahmet diliyorum.
***
Ordu, selden perişan oldu. Bu satırların yazıldığı sıralarda da kuvvetli yağış sürüyordu.
Belediye başkanına önerim; hemen bir Bektaşi dervişi bulup Ordu’ya götürmesidir.
O da nereden çıktı demeyin.
Hani bir köy kuraklıktan kavruluyormuş da yağmur duasına çıkmaya karar vermişler ya... Oradan geçen bir Bektaşi; “Ben işinizi hallederim, kolay!” demiş. Köylüler; “Nasıl yapacaksan yap!” diye eteğine yapışmışlar. Baba Erenler gömleğini çıkarıp suya sokmuş; sonra kuruması için bir ağacın dalına asmış. Günlük güneşlik hava birden kararmış, başlamış tufan gibi yağmaya...
Köylüler hem sevinçli, hem şaşkın; bu işin sırrını sormuşlar.
Bektaşi bir iç çektikten sonra demiş ki:
“Yukarıdaki ile yıllardır aram bozuktur. Hep benim inadıma iş yapar. Gömleğim kurumasın diye işte bu yağmuru yolladı.”
Ordu’ya gidecek Baba Erenler de ellerini açıp bir yağmur duası ederse, yağış hemen kesilecektir...
Burun kıvırmayın dostlar... Denemekten ne çıkar ki?...
Hem bu ülkede asla olmaz denilen işler olmuyor mu? Millet bu işleri alkışlamıyor mu? Bütün bunlar da Allah’ın işi diye kutsanmıyor mu?