19 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 15°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Becerikli Bay Oğuz Gözen

Tunca Arslan

Tunca Arslan

Gazete Yazarı

A+ A-

Gazetelere haber olmadı, televizyon bültenlerinde değinilmedi, kariyerine dair yazılar kaleme alınmadı ama geçen hafta, 23 Kasım’da 69 yaşındayken aramızdan ayrılan Oğuz Gözen sinemamızın en ilginç yönetmenlerinden biriydi.1972’de başladığı yönetmenlik yaşamında, içinde bulunduğumuz 2015’te çektiği “Yağmurlu Gecede Gülperi” dahil 149 filme imza atmış, filmlerinin yarıya yakının senaryosunu da kendisi yazmıştı. ABD’de olsa, tıpkı “uygarlık tarihinin en kötü yönetmeni” olarak tanınan Ed Wood gibi tüm yaşamı, tüm filmleri didik didik edilir, hakkında konferanslar düzenlenir, kitaplar yazılır, filmler çekilirdi. Tim Burton’ın 1994 yapımı “Ed Wood” filmini anımsayın... Oğuz Gözen ise maalesef tanınmıyordu bile. Adını duyan sinema öğrencisi, filmlerinden herhangi birini seyretmiş sinema akademisyeni olduğunu hiç sanmıyorum.Elbette ki, anısına saygısızlık etmek, yakınlarını üzmek istemem ama Oğuz Gözen’i sinema tarihimizin en kötü filmlerine imza atan yönetmen olarak tanımlamak, kesinlikle abartı olmayacaktır. B, hatta C sınıfı filmlerin, “kitsch” yapımların taçsız kralıydı Gözen. 2006 yılında “Bir Yeşilçam Masalı” adıyla anılarını kaleme almış, “sanatının” tüm inceliklerini kağıda dökmüştü. Sinemamıza dair ansiklopedik çalışmaların yüzde 90’ında adına bile rastlanmayan, sinema yazarlarının ve sinema tarihçilerinin ilgisine mazhar olamayan Oğuz Gözen, kimse yazmayınca oturup bizzat kendisi yazmıştı...Klaket kullanmamasıyla, dekupaj yapmamasıyla, her şeyi “kafasında halletmesiyle” tanınan “fenomen” bir sinemacıydı Gözen... Yönettiği filmlerin her biri için ortalama çalışma süresi dört (4) gündü... Büyük bir açık sözlülük ve samimiyetle kaleme aldığı anılarında, eğer filmin çekimleri sekiz dokuz güne uzamışsa çok sıkıldığını, kendisini başarısız hissettiğini belirtiyor ve şöyle diyordu: “Sinema hayatım boyunca uzun vadeli işlere itibar etmedim. Başlama süreci çok uzun olan işlere hiç kafa yormadım.” Gözen’e göre vakit nakitti ve bir filmin çekimlerinin uzun sürmesi para kaybından başka bir şey değildi.Oğuz Gözen’i daha iyi tanımanız için küçük bir örnek vereyim...1975 yılında yapımcı Abdülkerim Uzun ile yönetmen Orhon M. Arıburnu, İranlı ortaklarıyla birlikte “Anter” adında, geçmişten geleceğe uzanan, tarihi motiflerle süslü bir aşk öyküsü çekmeye başlıyorlar. Çekim iki buçuk ay sürüyor, montaj bitiyor. İranlı ortak kopya çıkarmak için negatifi alarak ülkesine gidiyor. Gidiş o gidiş, bir daha ses çıkmıyor. Uzun ve Arıburnu büyük sıkıntıya düşüyorlar. Bir gün konuşurlarken kendi filmlerini en fazla üç dört günde tamamlayan Oğuz Gözen’in aklına, bu kadar uzun sürede çekilen bir filmde “kullanılmayan malzeme”ye bakmak geliyor.  “Benim kadar az negatifle çalışmış biri için gördüklerim inanılmazdı. Kullanılmayan çekimlerin içinde bir değil, iki değil, üç filmlik malzeme vardı. Filmin patronları işi benim yapmamı kararlaştırdılar.”Sonuçta Oğuz Gözen kendisi de birkaç çekim gerçekleştirerek işi tamamlar. Ancak “Dünden Bugüne Seks” adını verdiği bu filmin “Anter”le falan hiç ilgisi yoktur! YASAK AŞKIN TARİHİHarem Otogarı’nda başlayıp berbat otel odalarında geçen bir “yasak aşk” öyküsü anlatan bu filmi seyretmiştim.  Evli olan ve birlikte bir tarih kitabı okumakta olan aşıklar arasında şöylesi konuşmalar geçmekteydi:“-Biliyor musun Metin ilk kez bir otel odasında bir erkekle beraber kalacağım.-Evlendiğimiz zaman bu günleri hatırlayıp güleceğiz.-Söz ver bana bu gece fazla ileri gitmeyeceğine.-Söz.-Acaba eski devirlerde de kadın ve erkek sevişebilmek için bizim çektiğimiz sıkıntılara katlanırlar mıydı Metin?-Elbette, evli oldukları halde katlananlar vardı. Mesela elindeki kitabın bir bölümünü okuyayım sana, sen de soyun ve yanıma gel.”Sonra oteli polis basar. Komiser yatakta yarı çıplak duran kahramanlarımıza bu otelde ne yaptıklarını sorar. Aldığı yanıt, “Kitap okuyoruz” şeklindedir. Komiser eline aldığı kitabı inceleyerek, “Güzel bir kitap, ben de okuyayım” der.Önemle belirteyim, “Dünden Bugüne Seks”, Yeşilçam işi seks komedilerinden biri değildir, tam tersine kendini son derece ciddiye alan bir yapısı vardır.Oğuz Gözen, sinemamızın Ed Wood’uydu. Huzur içinde yatsın.