25 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 22°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Beklenen kasetin gölgesinde ölüm kalım savaşının anatomisi!..

Mehmet Faraç

Mehmet Faraç

Eski Yazar

A+ A-

Türkiye; bugüne kadar çok kritik seçimler gördü... Mart sonundaki sandık savaşı ise sonuçlarının yaratacağı şoklar açısından belki de son 50 yılın en stratejik seçimi olacak... Bu seçimin yalnızca bir kazananı olmayacak, tükeneni de olacak, sarsılanı da!.. Peki ya sonuç?.. İşte asıl mesele bu... Geliniz, hayal ve kaos paralelinde bir siyaset turu yapalım:

Seçimleri AKP kazanacak; çünkü devlet de iktidar da elinde... Dış güçler, medya ve sermaye halen iktidarın ardında... AKP’nin 21 milyon oy aldığı bu ülkede, 11 milyon Yeşil Kartlı olduğunu ve büyük bölümünün “yoksullaştır-köleleştir” stratejisiyle devlete mahkûm bırakıldığını unutmayınız... Toplumun duyarsızlığı da cabası!..

AKP kaybedecek; çünkü 3. iktidar döneminde çok yıprandı... PKK meselesi çıkmazda... Hükümet Suriye krizinde kaybetti... İşsizlik büyük boyutlarda... “Gezi” eylemlerinin yarattığı şoklar da gösteriyor ki, sosyal patlama tehlikesi geçmedi... En önemlisi de yolsuzluk kasetleri ve cemaatle girdiği savaş da hükümeti sarsıyor... Üstelik Erdoğan’la ilgili “25 Mart’ta beklenen şok kaset”, dengeleri altüst edebilir...

Seçimleri CHP kazanacak; çünkü tüm hatalarına rağmen AKP’ye karşı oy oranı ve Meclis üstünlüğü açısından en güçlü parti konumunda... “Gezi”nin CHP’ye yansıması henüz bilinmiyor ama bir kesim, “büyük parti olduğu için” CHP’ye şans verilmesi ve AKP’nin ancak bu şekilde indirileceği iddiasında...

CHP kaybedecek; çünkü AKP karşısında etkin duruş sergileyemiyor... Partideki ideolojik sapmanın yanı sıra BDP ve cemaate yakın kimi vekil ve yöneticilerin çıkışları, ulusalcı tabanda infial yaratıyor. Sarıgül’le ilgili yolsuzluk iddiaları, cemaate sürekli gül uzatması ve aday belirlemelerde örgütün dışlanması da ana muhalefeti başarı bandından uzaklaştırıyor...

Seçimleri MHP kazanacak; çünkü AKP-PKK diyaloğu toplumun bir kesiminde tepki çekerken, ibre MHP’ye kayıyor... AKP’nin etkisinin merkez sağdaki boşluktan kaynaklandığını gören kitleler de MHP’yi güçlendirebilir. CHP, cemaat oylarının peşinde olsa da bu grubun cumhuriyete yönelik olumsuz bakışı, cemaatlerin bir kesimini MHP’ye yönlendirebilir...

MHP kaybedecek; çünkü o da Meclis’te etkin muhalefet yapamıyor, umut veremiyor. AKP’nin kimi yasalarına destek vermesi de MHP’ye yönelik tepkilerin başında geliyor... Özellikle İstanbul-Ankara-İzmir gibi büyük kentlerde varlık gösterememesi de MHP’nin önemli çıkmazlarından biri...

İŞÇİ PARTİSİ SÜRPRİZ PEŞİNDE...

Fethullah Gülen’in “Ulusalcı dalgayı aşacağız” demesinin üzerinden çok zaman geçti... AKP lideri ve yardımcılarının “Milli orduya kumpas yaptılar” itirafının ardından “Ergenekon tertibi” de geçen haftaki tahliyelerle çöktü... Artık militan AKP yandaşları bile “tutsaklara haksızlık yapıldı”ğını söylüyor...

Şüphesiz “Ergenekon tertibi”nin en büyük mağduru da İşçi Partisi kesimi oldu... Hem parti yöneticileri hem de Ulusal Kanal ve Aydınlık çalışanları suçsuz yere zindana atıldı... Ancak unutulmasın ki, ne vekilleri zindana atılan muhalefet partileri ne de TSK, “Ergenekon” ve “Balyoz”a karşı İşçi Partisi kadar direnemedi...

Atatürk ve laikliğe karşı saldırılara direnmesinin yanı sıra, TGB gibi bir gençlik örgütlenmesinin başarısı da İşçi Partisi’ni ilginin merkezine oturttu...

Doğu Perinçek hafta sonu Kadıköy ve İzmir’de, ardından da İşçi Partisi’nin sürpriz peşinde olduğu Hatay’ın Samandağ ve Defne ilçelerinde kitlelerle kucaklaşacak... Şişli’nin yanı sıra başta İzmir’in Foça ilçesi olmak üzere İP adayları birçok ilçede şaşırtıcı sonuçlar alacak...

Özetle; İşçi Partisi’ndeki devinimi dikkatle izlemekte yarar var... Yerel seçim sonrası Türkiye’nin allak bullak olacak seçim dengeleri içinde İşçi Partisi dikkat çekici bir rotaya girerse kimse şaşmasın...

BDP’NİN DERİN ÇIKMAZI...

Kürt siyaseti ve kimi sol fraksiyonlar her ne kadar MHP’yi “kan üzerinden siyaset yapmakla” suçlasa da ne yazık ki BDP de PKK terörünün yansımalarından nemalanan bir parti... Yani PKK olmasaydı, bugün BDP’nin varlığından da söz edilemezdi...

Kürt siyasetinin bu partisinin en büyük açmazı, yalnızca PKK’nın legal kolu olması değil, bir türlü Türkiye hattında kendini kabul ettirememesi de BDP’yi baraj altında tutuyor...

BDP yine de bu seçimde bazı sürprizler yapabilir... Her ne kadar Büyükşehir Yasası kapsamına alınan Güneydoğu’daki kimi ilçeleri kaybetme riski bulunsa da, Urfa gibi bazı kent merkezlerinde yaşanacak sürprizlerden BDP de katkı alabilir...

BDP’nin Türkiyeleşme sevdasına gelince... Bu planın tutması için henüz çok erken... PKK’nın tehditkâr açıklamaları sürdükçe, örgüt, silahı bir dayatma unsuru olarak kullandıkça, BDP ile HDP gibi partiler terör örgütünün gölgesine sığındıkça ve benzer söylemleri kullandıkça, Kürt siyasetinin yurt genelinde bayrak dalgalandırması çok güç...

İŞTE SEÇİMİN ASIL SONUCU!..

Mart sonundaki yerel seçimler her ne kadar bir kazanan, bir nemalanan ve birçok kaybedene gebe olsa da yaşanacak tüm olasılıklarda Türkiye’nin kaybedeceğini unutmayın...

Çünkü günümüz siyasetindeki çalkantılar, tartışmalar, kavga gerekçeleri ve taarruzlar da gösteriyor ki; siyasetin gündeminde yolsuzluk-hırsızlık varken, özel yaşamı da vuran kasetçilik anlayışının, vurgun, rüşvet ve rezaletleri deşifre eden ses bantlarının siyaseti teslim aldığı bir ülkenin huzuru yakalaması çok zor görünüyor...

Hele de laik cumhuriyetin erozyona uğratıldığı, bürokrasinin mürit-militan ekiplerce kuşatıldığı, iç ve dış sorunların kangrene dönüştüğü bir ülkede, beklenen ekonomik ve sosyal çalkantılar da varken, seçim sonucunun huzur getireceğini söylemek de hayalcilik olur...

Velhasıl, bu seçimler iktidarı ve muhalefetiyle Türkiye’yi ciddi bir değişime zorlayacak... Gericilik-bölücülük hattında cumhuriyetin kemirildiği bir ülkede; dini kullanan siyasete karşı merkezde “millici” duruş sergileyecek bir partinin yokluğu devam ettikçe sorun daha da büyüyecek...

Türkiye, Mart sonundaki yerel seçimin başarısı ya da başarısızlığıyla değil, her koşulda olası sosyal, siyasal ve ekonomik krizleriyle ne yazık ki kaybedecek... Hazırlıklı olunuz!...