20 Nisan 2024 Cumartesi
İstanbul 14°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Bilim düşmanı 'Bilim Adamı'

Uludağ Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Hüsamettin Arslan, "Bilim, cumhuriyet döneminde ellitler tarafından halka karşı savaşta faydalı bir alet olarak işlev gördü" iddiasında bulundu

Bilim düşmanı 'Bilim Adamı'
A+ A-

Bir seminerde bilim ve din ilişkisi üzerine konuşan Prof. Dr. Hüsamettin Arslan, dini bilimle savunmaya çalışan muhafazakarlara, "Batının günahlarına niye ortak olalım?" diye seslenerek, bilimin Cumhuriyet'in kuruluşunda üstlendiği işleve ilişkin "Modern bilim elitler tarafından halka karşı savaşta faydalı bir alet olarak işlev gördü" dedi. Arslan, dünyanın bugün yüz yüze kaldığı ekolojik krize de değindiği konuşmasında hakim eleştirel yaklaşımların aksine, bu krizin sorumlusunu kapitalizm değil, bilim ilan etti.

Prof. Dr. Hüsamettin Arslan, Zeytinburnu Kültür ve Sanat Merkezi’ndeki "Çok Kutuplu Bir Dünyanın Eşiğinde" üst başlıklı seminerde “Türkiye’deki Bilim ve Din” ilişkisi üzerine konuştu.

Zeytinburnu Kültür ve Sanat Merkezi’nde "Çok Kutuplu Bir Dünyanın Eşiğinde" başlıklı seminer düzenlendi. Seminerde Uludağ Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Yeni Söz gazetesi yazarı Prof. Dr. Hüsamettin Arslan, "Türkiye’de Bilim ve Din" başlıklı bir konuşma gerçekleştirdi.

Din ile bilim arasındaki farkı "modern bilim" kavramsallaştırması altında anlatan ve Kuran ile hadislerde yer alan "ilim" kavramının farkına değinen Prof. Dr. Hüsamettin Arslan, şu değerlendirmelerde bulundu: "Tanzimat döneminden bu yana aydınlar, entelektüeller, politikacılar, bürokrat elitler Kur’an-ı Kerim’de geçen ilim kavramını modern bilime taşıdılar ve sanki Kur’an’da geçen ilimden kastedilenin fizik, kimya, astronomi gibi bir bilim olduğu imasında bulundular. Bunun son derece yanlış olduğunu düşünüyorum."

'Dini bilimle savunma ihtiyacı zafiyet'

Türkiye'de muhafazakarların dini bilimle savunmaya çalışma refleksini eleştiren Prof. Dr. Arslan, "Müslüman olmak için bilime ihtiyaç duymak zafiyettir. Yedek bir savunucu bulmanın, bunu da bilim olarak görmenin yanlış olduğunu düşünüyorum" dedi.

'Kuran'daki ilim kavramı, bilim demek değil'

İslam inanışının kutsal kitabı olan Kuran'da kullanılan "ilim" kavramından kastedilenin pozitif bilimler olmadığının altını çizen Prof. Dr. Arslan, şunları dile getirdi: "Modern bilimin incelediği alan maddi dünyadır. Modern bilim materyalisttir, maddeye inanır ve maddi olmayan şeyi reddeder. Çünkü maddi olmayan şeyler gözlemlenemez, deneyleri yapılamaz. Maddi nesnelerden teknoloji üretilebilir."

Kapitalizmi değil bilimi eleştirdi

Modern bilimin, insanın doğa üzerinde hakimiyet kurma mücadelesi üzerinden doğduğunu anlatan Prof. Dr. Arslan, modernizmi, eleştirel teorilerdeki gibi kapitalizm üzerinden değil, bilim üzerinden eleştirdi. Prof. Dr. Arslan, "Gerçekten de bilimin ürettiği bütün araçlara baktığınız zaman tamamı doğanın kontrolüyle ilgilidir. Bunu ne kadar başardıklarını da ortaya çıkan çevre kirliliğine bakarak görmek mümkün. Bugün dünyada ekoloji ve çevre problemi diye bir problem var. Bu problemin müsebbiblerinden biri bence modern bilim ve teknolojidir" dedi.

'Etkilenme var ama modern bilimin kaynağı Müslüman dünya değil'

Türkiye sağının "Avrupalıların modern bilimi Haçlı seferleri sırasında Endülüs Emevileri, Abbasiler döneminde Müslümanlardan aldığı" şeklinde bir kabulü olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Arslan, "Böyle bir etkilenme vardır. Ama böyle bir etkilenme modern bilimin kaynağının Müslüman dünya olduğunu göstermez" diye konuştu. Arslan, nedenini de şöyle açıkladı: "Çünkü o kaynakları almış ve kendi ihtiyaçlarına göre dönüştürmüşler. Buradan da doğayı egemenlik altına almak gibi bir ideal doğmuş. Kültürlerin birbirinden etkilenmeleri normaldir ama Avrupalıların Müslümanlardan çok şey öğrenmeleri onların Kur’an’da geçen ilim kavramını Avrupa’ya taşıdıkları anlamına gelmez."

'Batının günahlarına niye ortak olalım?'

Prof. Dr. Arslan sonra da "Eğer Müslüman dünya gerçekten modern bilimin kurucusuysa buradan şu çıkar; modern dünyanın bütün günahlarını Müslüman dünyaya yıkabilirsin" mantık yürütmesinde bulundu. Batının günahlarına modern bilim vasıtasıyla niye ortak olalım ki?" sorusunu soran Prof. Dr. Arslan, "Modern bilim adamı doğanın yasalarını bilmek ve onu kontrol altına almak ister. Sosyal bilimler de böyledir. Doğa ve toplum üzerinde iktidar kurmak çok pragmatist bir şeydir. Modern bilimin temelinde eğer bir dünya görüşü varsa, bir ruh varsa bunun adı faydacılıktır. Modern bilimde doğadan ve toplumdan azami faydayı sağlamak amaçlanır. Bu da doğayı kontrol ederek oluyor, teknoloji de buna eşlik ediyor" diye konuştu

'Türkiye'nin ilk modernleri askerler, Cumhuriyet'i de onlar kurdu'

Osmanlı döneminden itibaren Türkiye'deki modernleşmenin tarihine değinen Prof. Dr. Arslan, bunun Avrupa'daki gibi tabandan değil, tepeden reformlarla gerçekleştiğini anlattı. Arslan, sonra da bu sürece ilişkin şu görüşlerini dile getirdi: "Avrupa’da önce halk modernleşmiş sonra bu devlete yansımış. Bizim modernleşme hikayemizde ise devlet modern bilimi ve teknolojiyi almış sonra bu eğitim yoluyla halka yayılmaya başlamış. Modern bilim Türkiye’de devleti kurtarma ihtiyacından doğmuş. Bunun için de III. Selim’den itibaren Avrupa’daki modern toplar, tüfekler, gemiler alınmıştır. İşin tuhaf tarafı Türkiye’nin ilk modern okulları askeri okullardır. Modern bilimle ilk tanışanlar onlar. Çünkü devlet demek ordu demek. Devlet ordu vasıtasıyla modernleşiyor. Türkiye’nin ilk modernleri askerler olduğu için Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulma vakti geldiğinde Cumhuriyeti siviller değil askerler kuruyor."

'Modern bilim halka karşı savaşta işlev gördü'

Prof. Dr. Arslan, Cumhuriyet'in kurucu ideolojisinin bilime yüklediği anlam üzerinden de şu eleştiride bulundu: "Zihinsel kodları modern bilime göre şekillenmiş Türkiye’nin aydınları, bürokratları, elitleri devletin kurtuluşunu burada gördüklerinden Cumhuriyet Türkiye’sini modern bilimden öğrendikleriyle dizayn etmek istediler. Türkiye’yi değiştirmek için modern bilim ve teknolojik verileri kullanarak halka karşı mücadele etmek zorunda kaldılar. Çünkü idealleri ile halkın yaşayışı arasında uçurumlar vardı. Yeni bir Türkiye kurmak için bu uçurumları kapatmak ve halkı değiştirmek gerekiyordu. Ellerindeki yegane silah bir kutsal kitapları olmadığına göre modern bilimdi. Dolayısıyla modern bilim elitler tarafından halka karşı savaşta bir faydalı alet olarak işlev gördü."

Son Dakika Haberleri