23 Nisan 2024 Salı
İstanbul 20°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Bin Ladin’in kâbusu Türkiye’yi vuracak mı?..

Mehmet Faraç

Mehmet Faraç

Eski Yazar

A+ A-

ABD’nin, Rus- Afgan savaşında kullanarak büyüttüğü Usame Bin Ladin’in El Kaide örgütü, şiddeti zirveye çıkartarak dünya genelinde adeta terörün kanlı şemsiyesi olmuştu...

En az 80 ülkede yapılanması bulunan örgüt yarattığı kan bataklığı ve korkuyla bir dönem o kadar büyüdü ki, terör ve şiddet denilince akla yalnızca o gelmeye başladı...

Ladin’in 3 yıl önce Pakistan’da öldürülmesinin ardından El Kaide’nin çöküş sürecine girmesi bekleniyordu...

Çünkü Suudi kökenli müteaahit Ladin’i yıllarca dağlarda bile arayan ABD, “baş giderse gövde dağılır” stratejisiyle hareket etmişti...

Yani Washington, Ladin öldürülmeden El Kaide kâbusunun sonlanmayacağını düşünüyordu...

Washington, Saddam Hüseyin’in katledilmesinin ardından en az 7 bin ABD askerinin canını alan örgütü büyük bir kâbus gibi görüyordu...

Kâbus sonunda ABD’yi çok ürkütücü biçimde vurmuştu... Hem de kaçırılan uçakların gökten gelen gazabıyla...

Çünkü ABD, kendisinin Afgan-Rus savaşında büyüttüğü Ladin’in acısını 11 Eylül 2001’deki İkiz Kuleler saldırılarında, 3 binden fazla yurttaşının ölümüyle iyice hissetmişti...

Usame, bu eylemin ardından 10 yıl boyunca çok arandı... Afganistan, Irak, Pakistan ve çevresinde onu bulmak için ABD milyonlarca dolar harcadı... Hatta tarihin en büyük teröristinin yakalanmasını sağlayana 25 milyon dolar ödül vereceğini de duyurdu...

Ladin örgüt içinden gelen bir ihbarla Pakistan’da, 2011 yılında, gizlendiği bir hücre evinde öldürüldü ama bugün mezarının yerini bilen bile yok...

ABD’lilerin cesedini denize attığı söyleniyor... Zaten bu bilgide Pentagon’un “Ladin’i denize gömdük” şeklindeki açıklamasına dayanıyor...

TEHDİDİN TEHDİDİ!..

Usame Bin Ladin’in öncesi ve sonrasında, özellikle Irak’taki liderlerinin de öldürülmesinin ardından duraklama dönemine giren El Kaide, kendi türevlerinin yeniden bir araya gelmesinin ardından yeniden doğdu...

Hem de Ladin’in hedeflediğinin çok üzerinde bir etki merkezine dönüşerek, kanlı biçimde geri geldi...

Yani Suudi Arabistan’ın resmi mezhebi Vahhabilik’ten güç alan Selefi örgüt, adeta Ladin’in külleri üzerinde yeniden doğarken tüm dünyayı etkileyen dehşetiyle adını yeniden duyurmaya başladı...

Bu doğuş; kendini öyle Bin Ladin’in klasik intihar saldırılarıyla değil, tam aksine şiddeti en sert biçimiyle dışa vurdu ki, özellikle Ortadoğu ve Afrikada ismini duyulan Kaideciler, neredeyse tüm dünyada dehşetin adı haline geldiler...

Şüphesiz bu büyümede, Suriye’deki iç savaş kırkırtılıcılığının da büyük etkisi oldu... Suriye’de herkes şiddetin eski El Kaide’nin kendisinden geldiğini sanıyordu...

Oysa at izinin it izine karıştığı Şam ve çevresinde kışkırtıcılık uğruna kullanılan radikal dinci gruplar, bir süre sonra ÖSO yani “Özgür Suriye Ordusu” adlı taşeron yapı için bile tehdit haline geldiler...

Ülkeyi işgal etmeye çalışan başta ABD olmak üzere emparyalist güçler, Beşar Esad’ın merkezi muhaliflerle devrilemeyeceğini görünce, eski kabusu yeni bir isimle sahneye sürdüler...

PERVASIZ ŞİDDET!..

Dinci terör, beslendiği ideolojinin, şiddeti en katı hale getiren haliyle zirvedeydi bu kez...

Sahnede yine Selefiler vardı ama adları bu kez El Kaide değildi...

Militanlar şüphesiz dünya genelinde terörün şemsiyesini elinde tutan Ladin’in çocuklarıydı ve onlar hem liderlerinin hem de Irak’ta öldürülen Ebu Musab El Zarkavi’nin intikamını almak için kapsamlı ve ürkütücü bir güçbirliğine yönelmişlerdi...

İşte bu yöneliş bir haftadır başta Musul olmak üzere Irak’ın çeşitli bölgelerinde yayılarak şiddet uygulayan IŞİD’i yani “Irak-Şam İslam Devleti” adlı bağnaz ve acımasız örgütü ortaya çıkardı...

IŞİD, dayattığı şiddet ve acımasızlıkla, küllerinden doğduğu El Kaide’yi bile geride bıraktı... Ne ilginçtir ki bırakın şiddetinin yarattığı korkuyu, Irak ordusunun silah ve teçhizatını bırakıp kaçmasından da anlaşılıyor ki, örgütün adını duyan sırra kadem basıyor artık...

Ne şaşırtıcıdır ki, Ürdün, Suriye, Irak ve çevresinde bir şeriat devleti kurmaya çalışan örgüt ABD’nin bölgedeki ezici varlığı, giderek büyüyen peşmergeler, Suriye üzerinde egemenlik mücadelesinde teşeron gibi duran Türkiye, İran ve dağınık olsa da Irak ordusuna rağmen gözünü karartmaktan çekinmedi...

Özellikle Suriye’de aylardır kafa keserek, insan kalbi yiyerek, diz çöktürdüğü insanları başlarından kurşunlayarak ve de idamlarla dehşet uyandıran örgüt çok geçmeden Irak’ta da benzer eylemlere girişmekten kaçınmadı...

TÜRKİYE’YE DİKKAT!..

Suriye’de 5-6 bin Irak’ta ise 10 bin civarında militanı bulunan IŞİD, Bağdat’ın çevresindeki yayılmacı politikasıyla yalnızca korku yaratmıyor; sosyal, siyasal çöküşe yolaçıyor ve bu arada çekim merkezi etkisini yeniden hissettirrek dağınık dinci grupları da bünyesinde topluyor...

Tüm bu bilgileri sıralamamızın asıl nedeni, yalnızca IŞİD’in yarattığı ve yaratacağı olası tehdide dikkat çekmek değil... Asıl mesele IŞİD gibi örgütleri yaratan gafletin sahiplerinin ne zaman uyanacağını sorgulamak...

Tarih nasıl da tekerrür ediyor değil mi?.. ABD, Rus-Afgan savaşında büyüttüğü şiddetin 2001’de kendisini vurmasından ders çıkartmadı ve Suriye’de bu kez Esad’a karşı IŞİD’i yarattı... İşte örgüt bugünlerde ABD’nin yeni bir eyaleti gibi duran Irak’ta da başrollerde!..

Yalnız ABD değil, bu örgütün Suriye’de bu kadar büyümesinde Türkiye’nin gafletini de gözardı etmemek lazım...

Sıraladığımız bilgilerin özeti şudur; İstanbul’da bile bir merkez oluşturan, Niğde ve çevresinde polisle çatışan IŞİD’e destek veren Türk El Kaideciler tüm bu karmaşa ve kaos içinde ne yapıyorlar acaba?.. Bilen var mı?..