24 Nisan 2024 Çarşamba
İstanbul 19°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Bir bakınız, sizin çiviniz yerinde duruyor mu?..

Mehmet Faraç

Mehmet Faraç

Eski Yazar

A+ A-

Uzun çivi, kısa çivi, kalın çivi... Sarı çivi, beyaz çivi, gri çivi...

Tel çivi, oluklu çivi, çelik çivi, inşaat çivisi...

Şıngıl çivisi, cam çivisi, krom çivisi, beton çivisi...

En kötüsü de, dikiş tutmayan, malzemesi yamuk, hamuru bozuk, iradeden yoksun, kendinden bezmiş eğri çivi!.. Ve nihayet tehlikeye "geliyorum" dedirten paslı çivi!..

Sımsıkı tutturmak, adeta yapıştırmak, birbirine bağlamak ve malzemeleri birbirinden ayırmak istemiyorsan kuracağın her mekanizmada, çatacağın her çatıda, olmazsa olmazdır çivi!.. Bebek beşiğinde de, maktul tabutunda da, idam sehpasında da!..

Malzemenin içine kadar, köküne kadar işleyen; sağlam, dayanıklı, inatçı, insafsız ve kararlı olmalıdır çivi!..

Çivi bu işte... Ahşapta ve betonda, kerestede, kalasta... Tahtada, pervazda, çatıda bacada, pencerede tavanda... Nesneleri birbirine tutuşturmakta yegane metal malzemedir çivi...

Siz bakmayın yalnızca sıradan bir tel parçası olduğuna... Çivi, birliğin, bütünlüğün, vazgeçilmezliğin, kararlı olmanın, yapışmanın, birleşmenin, ayrılmamanın ve paslanana kadar yan yana kalmanın namusu gibidir!..

Peki o küçücük, ince ve zarif, ucu sivri, başı şapkalı, metal parçası; yani çivi olmazsa ne olur?.. Vida ya de tel zımba çivinin yerini tutar mı, kesinlikle tutmaz...

İlla çivi gibi çivi olacak!.. Yani "mıh" gibi... Çivi gibi dik, demir gibi sert ve sağlam... Vurdu mu vuracak, kodu mu oturtacak, çaktı mı çakacak!.. Tuttu mu tutacak!..

Yaşama tutunan tutkal!..

Belki onlarcasını yerde görseniz, kaldırmayacak kadar değersiz sayarsınız ama hiçbir zaman yabana atmayın tek bir çiviyi... Bazen teki lazım olunca köşe bucak, kan-ter içinde aradığımız bir lazım malzemedir çivi!..

Dünyada onun gibi bir cisim yoktur ki; kendisinden çok büyük, kendisinden çok değerli, kendisinden çok çok lazım nesneleri zoraki kardeş hatta yoldaş yapan bir mühim ihtiyaçtır çivi!..

Yaşadığımız dört duvar içinde; yemek yediğimiz masada, yattığımız yatakta, mahpus olduğunuz ranzada, deryalara açıldığımız kayıkta, geçtiğimiz köprüde, oynadığımız oyuncakta, tutunduğumuz dalda, ceketimizi astığımız duvarda bile yaşama tutunan tutkal gibidir çivi!..

Unutmayınız ki; kimilerinin kalkmamak için her türlü tavizi verdiği, her türlü numarayı çevirdiği ve her türlü yavşaklığı yaptığı koltuklarda da vazgeçilmez malzemedir çivi!..

Çivisiz yaşam zor yani!.. Hem de çok zor!.. Hele dönekliği, karaktersizliği, kişiliksizliği, pejmürdeliği ve özellikle de laçkalığı paçasından akmasın insanın...

Hele omurgası Hacivat-Karagöz gibi, gölgede bulamaç niyetine oynamasın mahlukatın!.. Hele minik çivilere muhtaç bırakılmış kukla olmasın liboş-dönek zavallılar!..

Çivi öyle lazım olur ki; kıçının-başının oynamaması için, sallanmamak için, dik durmak için, omurgasızsan eğer delinmedik, çakılmadık yerini bırakmaz çivi!..

Alimallah çivi olmazsa her yerde laçkalık başlar ki, hiçbir yer dikiş tutmaz!.. Her anda, yaşamın her alanında, öncü-artçı sürekli depremler olur ki, nefes aldığımız her saat tahterevalliye dönüşür!..

Çiviniz olmayınca, rotanız şaşar, pusulanız kayar, asfalt yolda dingili kaymış kamyon gibi sağa-sola yalpalarsınız ki, hiç kuşkunuz olmasın gidişatınızın sonu da uçurumdur...

Vur laçkaya çekici!..

Adam olanın karakterinde, dürüstlüğünde, onurunda, kararlılığında, sağlam ve dik duruşunda da bir kilit taşı gibidir çivi; düşmeye görsün!..

Çivi bu, olmazsa olmaz; Yatak gıcırdar, gardırop titrer, çatı sarsılır, lambriler dökülür, keresteler sarsılır, koltuklar eğilir, sandalyeler sallanır, sehpalar devrilir; etejerler çöker, masalar yamulur... Ve de duvardaki tablolar başımıza düşer!..

Sağlam olacak çivi çaktığın yer... Yumuşak değil sert, eğri değil düz... O yüzden demişler ya; "Çürük tahta çivi tutmaz..." O yüzden demişler ya, "çivisiz tahtayı yel alır..."

Ne olursa olsun sağlam çakacaksın çiviyi yani... Yoksa "çivi çıkar yeri kalır..." Ve unutmayın ki, her işi doğru yapacaksınız, yapmazsanız yapan çıkar; el elden üstün olunca size de yol görünür!.. Yani her alanda yaşamın değişmez kuralıdır ki, gün gelir ancak; "çivi çiviyi söker..."

Şimdi bana; "memleketin bu kadar önemli sorunu varken, rejim sallanırken, devlet ele geçirilmişken, hilafetçiler tam egemenlik için birbirini yerken, 'çete'ler işbaşındayken, 'devlet içinde devlet' kurulmuşken, dünün müttefikleri birbirine 'cunta', 'yılan' ve 'akrep' derken; cemaat ile AKP savaş halindeyken, mürit-militanlar birbirini deşifre ederken, rüşvet ve yolsuzluk ayyuka çıkmışken nerden çıktı bu çivi meselesi" diye sormayın?..

Öyle demeyin yani, çiviye en çok gereksinim duyduğumuz vahim günler yaşıyoruz... Bugünlerde sabah akşam "paralel devlet"in "çete" mahalinde, "kumpas"ların kurulmasında, "tertip"lerin oluşmasında ne yaşanıyorsa; neresi ne zaman sallanıyorsa, her yol çivisizliğe çıkıyor!..

Baksanıza; polisin çivisi çıkmış, askerin çivisi çıkmış, yargının çivisi çıkmış, savcının çivisi çıkmış, hakimin çivisi çıkmış, bürokrasinin çivisi çıkmış, bankacının çivisi çıkmış, cemaatin çivisi çıkmış, tarikatın çivisi çıkmış, müridin çivisi çıkmış, yazarın çivisi çıkmış, gazetecinin çivisi çıkmış, basının çivisi çıkmış, ayakkabı kutusunun, (pardon ayakkabının) çivisi çıkmış hatta Dubai'nin bile çivisi çıkmış!..

Tüm bunlara yol açtığı için, taviz verdiği için, meydanı boş bıraktığı için zaten devletin de çivisi çıkmış... O yüzden de, hükümetin çivisi çıkmış, iktidarın çivisi çıkmış, başbakanın çivisi çıkmış, bakanın çivisi çıkmış, bakan çocuklarının çivisi çıkmış, hatta ne yazık ki muhalefetin de çivisi çıkmış!..

Çürümüş de çürümüş, paslanmış da paslanmış, eğildikçe eğilmiş her yer!.. Yani çiviler çıkmış da çıkmış!.. Çıkmış çivi... Çıkmış çiviler!..

İşte o yüzden her yerde bir sallanma, her yerde bir titreme, her yerde bir sarsılma, her yerde bir acayip oynama!.. Kısacası her yerde çok büyük bir laçkalık!..

Allah için söyler misiniz; çivisi iyice çıkmış bu devlet nasıl ayakta durabiliyor ki?..