20 Nisan 2024 Cumartesi
İstanbul 13°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Bir Jöntürk geleneği: Dağa çıkmak!

Hikmet Çiçek

Hikmet Çiçek

Gazete Yazarı

A+ A-

9-10 Haziran 1908'de Finlandiya Körfezi'ndeki Reval Limanı'nda İngiltere Kralı VII. Edward ve Rus Çarı II. Nicola'nın görüşmeleri İttihat ve Terakki Cemiyeti'ni endişelendirdi.

Tarihe Reval Mülakatı olarak geçen buluşma, özellikle genç subaylar arasında dinamitin fitilini ateşleyen bir rol oynadı. Reval buluşması aslında bir dizi paylaşım konferanslarının sonuncusuydu. Sonradan, Büyük Ekim Devrimi'ni izleyen günlerde Lenin ve yoldaşları tarafından açıklanan gizli belgelerden bu anlaşılacaktı.

Reval görüşmeleri, devrimin başlamasına yol açacaktı.

Kolağası Resneli Niyazi Bey, İttihat ve Terakki'nin Manastır örgütünden izin alarak 3 Temmuz 1908 günü, maiyetindeki 200 kadar gönüllü er ve bir o kadar siville dağa çıktı. Niyazi Bey, alayın deposundan silah ve cephane ile alay kasasındaki 550 altını yanına aldı. Altınların karşılığında imzalı bir makbuz bırakmayı da ihmal etmedi.

Niyazi Bey, dağa çıkma nedenini, padişaha yazdığı bir mektupta şöyle açıklar: "Hürriyet ve adalet namına muharebe ediyorum. Müslüman, Hıristiyan, hepsinin müşterek haklarını elde edeceğim."

Resneli%20Niyazi
Resneli Niyazi

RESNE MİLLİ TABURU

Niyazi Bey'in Resne Milli Taburu ile 20 Temmuz'da dağa çıkan Eyüp Sabri Bey komutasındaki Ohri Milli Taburu, 22- 23 Temmuz gecesi Manastır'da birleşerek, Şemsi Paşa'nın yerine Manastır Fevkalade Kumandanlığı'na atanan Müşir Tatar Osman Fevzi Paşa'yı dağa kaldırırlar. Dr. Nâzım, İttihat ve Terakki'nin Manastır şubesinin kurucuları arasındadır. Resneli Niyazi ve Eyüp Sabri bu şubeden dağa çıkmışlardır.

Manastır'ı Selanik izledi. Erkânıharp Binbaşısı Enver Bey de dağa çıktı.

"Dağa çıkmak" bir Jöntürk geleneğidir!

Artık isyan başlamıştı.

Manastır'dan yükselen silah sesleri, devrimin müjdesini bütün dünyaya ilan eder.

İLK KURŞUNU O SIKTI

Feyziye Özberk’in yeni kitabının kahramanı Resneli Niyazi.

Daha önce, “Talip Apaydın- Ortakçının Oğlu”, (Kaynak Yayınları, 2012), “Aydın Köksal- Bilime, Bilişime ve Türkçeye Adanmış Bir Yaşam”, (Kaynak Yayınları, 2014), “Cemal Süreya- Papirüs Düşçüsüyle Buluşma”, (Boyalıkuş Yayınevi, 2016) ve “Yaman Örs- Zamanın Ötesinde Bir Aydın”, (Kaynak Yayınları 2018) kitaplarıyla tanıdığımız Feyziye Özberk’in yeni kitabı, “Resneli Niyazi/ Vatan Fedaisi ve Rumeli Dağlarından Cumhuriyete”, Kırmızı Kedi Yayınları’ndan çıktı.

Bir Jöntürk geleneği: Dağa çıkmak! - Resim : 2

1908 Hürriyet Devrimi’nin ilk kurşununu sıkan, halkın “Hürriyet Kahramanı” olarak adlandırdığı Resneli Niyazi, İttihatçıların gözü kara fedailerinden biridir. İttihatçılar içinde “Maksat uğrunda can cömertliği edenler"e "fedai" deniliyordu.

Makam mevki, koltuk sandalye hesabı olmamış, gösterişten hoşlanmayan bir devrimci fedai, Niyazi Bey.

“Benim küçük hizmetlerimin olduğundan çok büyütüldüğünü görüyorum… İttihat ve Terakki Cemiyeti’nden aldığım emri; beni Resne’de bulunduran talih, başka bir arkadaşın başına konmuş olsaydı, benden daha mı az yerine getirecekti?” diyecek kadar alçakgönüllüdür.

MEŞRUTİYET OLMASAYDI…

“Eğer Meşrutiyetler olmasa idi, Cumhuriyet olamazdı. Resneli Niyazi gibi Meşrutiyet önderlerine çok şey borçluyuz… Meşrutiyet, Cumhuriyet’in siyaset laboratuvarıdır” der, Mustafa Kemal.

İsmet İnönü de 1908 Devrimi’ni şöyle niteler: “1908 İnkîlabı, bir kahramanlık hareketi, bir fedakârlık hareketi, samimiyet ve vatanperverlik hareketidir.”

Özberk’in kitabından okuyalım:

“Niyazi Bey, 28 Haziran 1908 günü “Allah üzerine yemin” ederek isyana karar veriyor. İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne bağlı olan Resne Belediye Reisi Cemal ve Komiser Tahir Beylere kararını açıklıyor. Onları, Cemiyetin önderliğinde birlikte yapacakları bir isyan hareketiyle örnek olmaya çağırıyor:

“Sizin ve benim budalaca ölmemizden bir şey çıkmaz. Cemiyetin halk üzerindeki tesirini kullanarak yapılacak umumi bir isyan, beklediğimiz neticeyi bize verebilir. (...) Her kaza, Cemiyetin her merkezi, bize iltihak ederse iş kendiliğinden hal olur gider. Yalnız en evvel biz emsal olalım. Ben her şeyi hazırladım. Şimdiye kadar aldığım harcırahtan beş yüz lira biriktirdim. Para, silah, cephane, çarık, keçe, kütüklük gibi şeyleri de bulmak kolaydır. Yalnız sizden bana yardım ve iltihak için mertçe bir söz beklerim. Bir çete tanzim ederek yirmi dört saat içinde ortaya atılmak mümkündür. Bizim isyanımız, umumi isyan için güzel bir işaret olur.”

HAYATININ EN MÜHİM GÜNÜ

Niyazi Bey hayatının en mühim gününü yaşadığının bilincindedir. Anılarında şöyle yazar:

“Evet! İnkılâp tarihimiz içinde hususi bir yeri bulunması lazım gelen günlerden biri de 28 Haziran 1908 olması gerekir. Bu mühim gün, ilk defa ben, milletin kılıcını çekmek için Allaha sığınarak fedakâr arkadaşlarla ölmeye karar vermiştim. O günün heyecanı bütün karar verenlerin yüzünde muvaffakiyete ulaşmanın saadetini taşıyan bir sevinci yaşatıyordu.”

EŞİNE VEDA MEKTUBU: İKİ GÖZÜM!

Resneli Niyazi’nin evinden ayrıldıktan sonra eşine gönderdiği veda mektubu bugün neredeyse unutulan çok güzel bir sevgi sözüyle başlıyor: “İki gözüm!”

Mektubun izleyen cümlelerinde Niyazi Bey, eşinden mücadelesini anlamasını, destek olmasını istiyor. Vatan olmadan sevginin de anlamlı olmayacağını anlatıyor.

“Fedai” geleneğinin önemli bir ismini tanımak istiyorsanız, Feyziye Özberk’in kitabını mutlaka okuyunuz derim.