24 Nisan 2024 Çarşamba
İstanbul 23°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Bir öykünün yanında ikinci bir öykü

Doğu Perinçek

Doğu Perinçek

Gazete Yazarı

A+ A-

Yıldırım Koç, sürekli üreten bir arkadaşımız. Türkiye’nin işçi ve sendika hareketinin tarihi konusunda hepimizin öğretmeni. Bu konudaki verimliliği ve başarıları, kuşkusuz sağlam bir teorik temele dayanıyor. Son çalışması, işte o teorik birikimi yansıtıyor. Sosyal Demokrasi’nin Öyküsü başlığını taşıyan kitap yeni çıktı sayılır, Eylül ayında yayımlandı.
Yıldırım Koç’un bu çalışması, Sosyal Demokrasi’nin Öyküsü kadar Bilimsel Sosyalizmin 19. Yüzyıldaki öyküsünü de içeriyor. Zaten iki öykü iç içe. Koç, her gerçek bilim adamı gibi, teorik süreçleri toplumsal pratik zemininde açıklıyor. İşçi pratiğindeki burjuva yönelişler, burjuvalaşan ve emperyalizmin sol kanadı haline gelen Sosyal Demokrasinin zeminini oluşturuyor.
AVRUPA’DA BURJUVALAŞAN İŞÇİ SINIFI VE BURJUVA MİLLETSosyal Demokrasi’nin Öyküsü kitabının, bizim Solcularımız ve Emek hareketimiz açısından birinci önemi, Batı Avrupa işçi sınıfının 19. Yüzyılın ikinci yarısındaki “burjuvalaşması”dır. Gelişmiş kapitalist ülkelerin burjuva milletlere dönüşmesini Yıldırım Koç Türkiye solcularına bugüne kadar öğretmiş olmalı, öğrenmeyenler kaldıysa bu kitaptan öğrenebilir.
EMPERYALİZM DÖNEMİNDE EŞDEĞERLERİN DEĞİŞİMİNİN BAŞINA GELENLERYıldırım Koç, Emek Değer teorisini anlatırken, günümüzü anlamak açısından önemli bir teorik sorunu gündeme getiriyor. Bütün malların değişim değerinin ölçüsü, üretimleri için toplumsal olarak gerekli ortalama verimlilikteki emek miktarıdır. Ancak bu ölçü, İngiltere ile Hindistan arasındaki ticarette geçerli değildir (s.65). Tekellerin oluştuğu emperyalizm döneminde, gelişmiş kapitalist ülkeler ile kapitalizm öncesi süreçleri yaşayan ülkeler arasında değişimde fiyatı emek miktarı belirlemiyor (s. 77, 143). İngiltere’de aynı işi yapan bir işçinin ücreti ve yaşam koşulları ile Türkiye’deki farklıdır (s. 85). O nedenle ucuz işgücünün kullanıldığı ülkeler ile ücretleri göreli yüksek olan ülkeler arasındaki değişimde, eşdeğerler değişilmiyor. Buradan hareketle rekâbet çağındaki kapitalizmde fiyatı açıklayan Emek Değer teorisi, emperyalizm çağındaki ilişkileri açıklamakta yetersiz kalıyor. Aslında bu saptama, işçi sınıfının burjuvaziye karşı mücadelesini esas alan devrim teorisi ile Ezen-Ezilen millet çelişmesi ekseninde kurulan devrim teorisi arasındaki farkın ekonomik temelini de belirlemektedir. Emperyalizm döneminde sömürünün kaynağını açıklamak için, artı değer kavramı yetmiyor, eşdeğerlerin değişimi yasasının bozuluşunu da ortaya koymak gerekiyor.
MARKSİZMDEN EMPERYALİZMİN PAYANDALIĞINAKitabın son bölümleri, Sosyal Demokrasinin zıddına dönüşmesi sürecini özetlemektedir. Kapitalist ülkelerde işçi sınıfının burjuva milletin parçası haline gelmesi süreci, aynı zamanda Sosyal Demokrasinin burjuvalaşması ve hatta emperyalizmin sol kanadını oluşturması sürecidir.Yıldırım Koç, kapitalizm ve emperyalizm dönemlerini iktisatçı sınırları içinde değil, emekçi sınıfların ve ezilen milletlerin devrim ufku içinde incelemektedir.