29 Mart 2024 Cuma
İstanbul 17°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Bir Rabia Kader vardı...

Tunca Arslan

Tunca Arslan

Gazete Yazarı

AKP hükümetlerinin başarılı olduğu herhangi bir konu bulmak olanaksız gibi bir şey... En başarısız alanlar ve skandala varan uygulamalar konusundaysa işimiz gayet kolay. Bana sorarsanız, özellikle eğitim ve dış politikada 13 yılda yapılan her şey gerçek birer fiyaskodan ibaret. Sıralamaya kültür, çevre, bayındırlık, sağlık şeklinde rahatça devam edilebilir...İç politikada büyük oranda “toplumun unutkanlığına” bel bağlanıyorsa da dış politika açısından devletlerin belleği çok daha güçlü elbette. Örneğin önümüzdeki hafta Çin’e resmi bir ziyarette bulunacak olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Uygur Türklerine yönelik dini baskılar ve oruç-ibadet yasakları konusunda uyarılarda bulunacağı” yazılıp çizilince, dış politika danışmanlarının bazı anımsatmalarda bulunup bulunmayacağını merak etmeye başladım. Çok değil altı yıl öncesinin Temmuz ayında Çin’in Xinjiang-Uygur Özerk Bölgesi’ndeki ayrılıkçı ayaklanma bastırılınca, dönemin başbakanı Erdoğan Çin hükümetini ağır dille suçlayarak “Vahşet... Adeta soykırım” demişti. Bu açıklamasından iki gün sonra bir yurtdışı gezisinden dönüşte havaalanında gerçekleştirdiği basın toplantısında da dışişleri yetkililerinin durumu toparlama ve yumuşatma çabaları karşısında “Kullandığım ifadeyi bilerek, inanarak kullanıyorum. Dışişleri’ndeki arkadaşlar benim ifademin dışında bir ifade kullanamaz. Vahşete seyirci kalamayız. Şu an Çin’deki bu olay adeta bir soykırımdır” diyerek sözlerini teyit etmişti. Erdoğan bununla da yetinmemiş, Çin hükümetince olayların kışkırtıcısı ilan edilen, yıllardır CIA kontrolünde ABD’de yaşayan “Uygurların Anası” Rabia Kader’e 2006 ve 2007’de Türkiye’nin vize vermemesiyle ilgili olarak da “Başvurursa Rabia Kader’e vize veririz. Bu tür şeylerde davet olmaz, müracaat olur. Müracaatı olması halinde biz Rabia Kader’e vize vermeye hazırız” demişti. Dünya Uygur Kongresi Erdoğan’ın açıklamalarının Davos’taki “One minute” çıkışından kırk kat daha etkili bir söz olduğunu vurgulamış, Rabia Kader’in Türkiye’ye şükranlarını sunduğunu, ağlayarak teşekkür ettiğini duyurmuştu. Kongrenin başkan yardımcısı Seyfi Tümtürk de vize sorununun ortadan kalkacağını, Rabia Kader’in “en geç 2010 Mart ayında Türkiye’ye geleceğini” belirtmişti. Sonra ne mi oldu? Hatırlardadır, zamanın Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, Urumçi olaylarından iki ay sonra Xinjiang bölgesine resmi ziyaret gerçekleştirmiş, havaalanında Çağlayan hariç heyetteki herkes X-Ray cihazından geçirilmiş, sıkı pasaport kontrolü ve üst aramasına maruz kalmıştı. Çin, küçük bir mesaj iletmiş, uyarıda bulunmuştu. Beş yıldan fazla zaman geçti, Türkiye o küçük mesajı iyi almış olmalı ki Rabia Kader’in vize meselesi unutuldu, daha doğrusu unutturuldu gitti. Ardından da 2012 “Türkiye’de Çin Yılı”, 2013 ise “Çin’de Türk Yılı” olarak çeşitli etkinliklerle kutlandı.
OKUNMASI GEREKEN KİTAPAynı Erdoğan’ın bu son Çin ziyareti öncesinde Türkiye’de yaşanan Çin karşıtı eylemlere, tamamen yalan dolana dayalı kampanyaya son derece temkinli yaklaşması ve “manidar” bulması dikkat çekici. Belli ki heyetteki hiç kimsenin havaalanında üst aramasından geçmesi, pasaport kontrolüyle karşılaşması istenmiyor! Cumhurbaşkanının danışmanlarına ve heyette yer alacaklara bir de kitap önereyim: “Sinciang Uygur Tarihi”. Kaynak Yayınları’ndan çıkan 400 sayfalık Li Sheng imzalı bu kitap, ilk olarak 2006’da Xinjiang Halk Yayınevi’nce “Çin’in Xinjiang Bölgesi / Geçmişi ve Şimdiki Durumu” adıyla İngilizce, Fransızca, Almanca, Japonca, Rusça, Arapça, Kazakça, Uygurca ve Türkçe olarak yayımlanmıştı. Çin resmi kaynağı olması yanıltmasın, bölgeyle ilgili en ayrıntılı ve tarafsız bir tarihçe olduğunu, roman tadında okunduğunu söyleyebilirim.