24 Nisan 2024 Çarşamba
İstanbul 25°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Biri ABD’ye rağmen öbürü ABD eliyle!

Ufuk Söylemez

Ufuk Söylemez

Eski Yazar

A+ A-

Geçen hafta dünya çapında ve organize bir şekilde büyük bir propaganda ile gündeme getirilen Panama Belgelerinin (Panamaleaks)- bilerek veya bilmeyerek- çok da ustaca kurgulanmamış, kaba-saba bir istihbarat operasyonu olduğu gün gibi aşikâr. -Tabi anlayana ve anlamak isteyene -Panama’da kurulu ve 42 ülkede yıllardır faaliyet gösteren “Mossack Fonseca” isimli offshore hukuk şirketinin, 40 yıllık müşteri ve bankacılık kayıtları “gizli bir el” tarafından Almanya yoluyla sızdırıldı. Gelmiş geçmiş en büyük belge stoğu ve sızıntısı olduğu açıklanan Panama belgelerinin 11,5 milyon gibi muazzam bir miktarda olduğu, 214.488 adet offshore şirketinin belgelerini içerdiği açıklandı.
Bu belgelerin “Uluslararası Araştırmacı Gazeteciler Grubu” (ICIJ) adıyla bir araya gelen, 76 ülkeden 109 farklı medya organında görevli 376 gazeteci tarafından incelendiği - tasnif edildiği ve kamuoyuna ve yayına hazır hale getirildiği de duyuruldu.
Ancak bu “gazeteciler grubunun” destekçi ve finansörlerinin kirli-karanlık ve şaibeli Soros ve benzeri ABD istihbaratı ile bağlantılı isimlerin olması daha ilk günden bu belgelerin açıklanmasındaki amaç ve kasta gölge düşürdü.
12 ülkenin liderleri ve en az 143 politikacının isimlerinin de olduğu açıklandı bu belgelerde.
Ancak gördük ki, açıklanan siyasi liderlerin ortak özelliği, ABD’nin hak ve çıkarlarına ters düşen veya kurduğu ve hakim olduğu finansal -ekonomik sisteme aykırı davranan ve/veya davranmakta olan isimler olmaları.
Örneğin IMF borçlarını ödememek için referanduma giden İzlanda Başbakanı, örneğin, Akbaba fonlarına - tefeci faiziyle büyüttüğü Arjantin’in borçlarını Amerikan mahkemesinin ödeme kararına rağmen ödemek istemeyen liderleri, örneğin Ukrayna’da ABD’nin has adamı - Yahudi kökenli, Başbakan A. Yatsenyuk’u istifaya zorlayan Devlet Başkanı Poroşenko, örneğin ABD’nin dünyadaki hegomanyasının önündeki en büyük engel olan, Rusya’nın Devlet Başkanı Putin’in “arkadaşları” ya da silahla yıkmayı başaramadıkları Suriye’nin Devlet Başkanı Esad’ın “kuzenleri” vb.
Ne tesadüf değil mi? Bir şekilde ABD’nin hem ekonomik hem siyasal hak ve çıkarlarına ve dünyaya verdiği ayara bir şekilde ters düşen ülkelerin, liderlerinin ve/veya yakınlarının ya da arkadaşlarının hesaplarını afişe ediyorlar!
Bu kötü bir şey mi? Kuşkusuz ki değil. Ama eksik ve taraflı. Dünyada yüz binlerce offshore hesaplarında, vergiden kaçınmak veya vergi kaçırmak ya da kara para aklamak için offshore merkezlerinde tutulan para miktarının trilyonlarca dolar olduğu biliniyor.
AB Komisyonu “offshore” denilen ve kıyı bankacılığı yapan vergi cennetlerinin bir listesini yayınlamıştı.
Andora, Quensey, Murıtyus, Barbados, Şeyseller, Panama, Virgin adaları, Cayman adaları gibi en az 35 aktif off-shore merkezi var dünyada.
Tabi Avrupa’ya geldiğimizde İsviçre ve Lüksemburg gibi vergi ve mevduat kaçırma ve saklama merkezlerini de bu gruba ilave etmek gerekiyor.
Hal böyle olunca, ABD’li, İngiliz, Alman, Japon vb. binlerce şirketin ve/veya ortaklarının bu “kıyıdan uzak / vergiden uzak” offshore (kıyı bankacılığı) hesaplarında trilyonlarca dolarlık parası varken ve bu bilinirken ne hikmetse, ABD ve saz arkadaşlarının hesapları ve kirli çamaşırları bu milyonlarca belge arasından çıkmıyor ve/veya çıkarılmıyor.
Ortada bariz bir operasyon, tezgâh ve kasıtlı bir sızdırma olduğu apaçık.
Amaç, kara para ile kirli para ile mücadele ise, amaç devletlerin ve milletlerin parasını aşıranları teşhir ise, amaç vergiden kaçınmak ya da vergi kaçırmak, ya da kara para aklamak isteyenleri afişe etmek ise “turbun büyüğü” hala heybede demek gerekiyor.
Zaten belgeleri sızdıranların kim ya da kimler olduğu bilinmiyor.
Buradan da anlaşılıyor ki, Wikileaks sızıntısı ABD’ye rağmen, Panamaleaks ise bizzat ABD eliyle sızdırılmıştır.
Ama Wikileaks’i sızdıranlar bugün ABD’nin amansız takip ve baskısı altındalar.
Dünya tek kutuplu, hegomon- emperyal bir gücün eline ve insafına bırakılırsa, işte böyle tüm dünyayı manüple eden, kasıtlı, propaganda amaçlı, organize sızıntılarla oyalanırız. Ne zaman ki sadece ABD’nin hazzetmedikleri değil, tamamı ortaya çıkmaya başlarsa ancak o zaman buna inanır veya destekleriz.
Onun dışında, ihtiyatla izler, gaza gelmeden, madalyonun diğer yüzünü görmeye çalışır, bizim medyadaki etki ajanı - kullanışlı aptalların yaygaralarına asla inanmayız!
Önemli Not: Değerli gazeteci - yazar Sn. Soner Yalçın’ın son çıkan “Galat-ı Meşhur” isimli kitabını okuyanlar Panama Belgelerinin perde arkasını çok daha iyi kavrayabileceklerdir.