28 Mart 2024 Perşembe
İstanbul 19°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

‘...biz ona BABA derdik, hepimiz onu çok severdik..’

Ufuk Söylemez

Ufuk Söylemez

Eski Yazar

Yukarıdaki başlık, küçük bir ilkokul öğrencisinin 9’uncu Cumhurbaşkanımız Sn. Süleyman Demirel’in huzurunda okuduğu şiirinden esinlenilmiştir. Bu küçük çocuk o tertemiz yüreğiyle Sn. Demirel’e bu ülkede milyonlarca yurttaşımızın hitap ettiği gibi, ‘BABA’ diyordu okuduğu şiirinde.  

1 Kasım 1924 doğumlu, 9. Cumhurbaşkanımız Sn. Demirel’i 91 yaşında kaybettik. Allah rahmet eylesin. Tüm sevenlerinin ve milletimizin başı sağ olsun. Konuşan Türkiye’nin barajlar kralı, yasaksız bir Türkiye savunucusu, demokratik sabır ve hoşgörünün sembol ismi laik Atatürk Cumhuriyeti’nin gönülden savunucusu, Cumhuriyetimizle yaşıt bir büyük siyaset ve devlet adamı, bir efsane isimdi Sn. Demirel. Bugün geçmişteki siyasi hasımlarının bile, dirayetini-basiretini-niteliklerini-demokratlığını ve hoşgörüsünü takdir ettiği bir isim olan rahmetli Demirel, demokratik merkezin yani merkez sağın ve merkez siyasetin kurucu ve tartışmasız lideri-öncüsü ve büyüğüydü. Merkez sağın, millici, demokrat, laik, dindar ve Cumhuriyet rejimiyle barışık çizgisini yıllarca temsil etti. Bu nedenle, bugün, samimi dindarlığın yerine mezhepçi-siyasal dinciliği koyanlar, Atatürk ve TSK düşmanlığı yapanlar, bölücülerle pazarlık yürütenler, ondan ve varlığından hiç bir zaman hazzetmediler.  

Dostluğu ve dava arkadaşlarına vefası inanılmazdı. Ergenekon-Balyoz kumpaslarında haksızlığa ve hukuksuzluğa karşı tavır aldı. Prof. Dr. M. Haberal’ı gözaltına alındığı sırada havaalanında aprona kadar giderek sahiplendi ve tüm sevenlerine ve takipçilerine açıkça mesaj verdi. Milli Anayasa Forumları’na ve Milli Merkez’e desteklerini bizzat ve bir kaç kez bana ifade etti. Milli Merkez Kurultay’ına davet etmek için Güniz sokağına ziyarete gittiğimde bana ‘doğru bir iş yapıyorsunuz’ dedi. Kendisine utanmadan dil uzatan, Ergenekonculukla suçlamaya kalkışan, küstah gerici ve bölücülere ve kendisini ‘çoban’ diyerek aklınca aşağılamak isteyenlere karşı, Milli Merkez Kurultayı’nda bir konuşma yapıp yapamayacaklarını sorduğumda bana hiç unutmadığım bir cevap verdi. ‘... bak Ufukcuğum, ben bunları muhatap alıp bir kez cevap verirsem, ardını getirmem, meydanlara ve kürsülere yeniden çıkmam gerekir. Ne var ki, sağlığım ve yaşım buna elvermiyor, bu iş sizlere düşüyor...’ demişti. Ardından da o günlerde, tutuklu olan Sn. Doğu Perinçek’in babası rahmetli Sadık Perinçek ile dava arkadaşı olduklarından övgüyle bahsederek, sağ-sol demeden Milli Anayasa Forumları’nda biraraya gelinmesi ve partiler üstü bir demokratik Kuvay-ı MilliyeHareketi oluşturulmasını doğru bulduklarını ifade ettiler ve ‘...Doğu bir kahraman çocuktur...’ diyerek, Sn. Doğu Perinçek’e aracılığımla haber gönderdiler. Sn. Perinçek de İslamköy’de, Demokrasi ve Kalkınma Müzesi’nin açılışına giderken bana verdiği özel bir mektupla kendilerine teşekkür etti.  

Sn. Demirel, milli devletimizin, laik rejimin, milli ordumuz TSK’nın ve Atatürk Cumhuriyeti’nin kararlı ve bilinçli bir savunucusuydu. Kendisini yıllarca dava arkadaşlığı yaptığı, değerli büyüğümüz TBMM E. Başkanı Sn. Hüsamettin Cindoruk son olarak Güniz sokaktaki konutunda ve hasta yatağında seçimlerden yaklaşık bir ay kadar önce ziyaret etmişti. Vücudunun yorgunluğu ve hastalığına rağmen, bilinci ve zihni son ana kadar açıktı. Muazzam bir hafıza ve üstün bir zekaya sahipti. İşte o ziyaretinde Sn. Cindoruk’a ‘...bu seçimlerin kazanana da, kaybedene de, itibar ve hayır getirmeyeceğini ...’ söylemiş. Sn. Cindoruk’un aktardığı bu cümleyi, ben, seçim öncesi, yine bu köşede ‘bir bilen büyüğümüz diyor ki...’ şeklinde paylaşmıştım. TV’lerdeki programlarımı ve gazete yazılarımı izler, zaman zaman beni arar ve tebrik ederdi. Tek bir eleştirisi oldu. Onu da ‘...Ufuk, TV’de hızlı düşündüğün gibi hızlı konuşuyorsun, daha yavaş konuş ki not alabileyim...’ diyerek yine nazik bir ustalıkla yapmıştı. Cumhurbaşkanımız Sn. Demirel’e yıllardır sağlığında ve rahatsızlığı süresince, büyük bir özveri ve ihtimamla her konuda bir evladı olarak destek veren, tedavisini yürüten, tüm ihtiyaçlarını karşılayan, gece gündüz başında nöbet tutan başdanışmanı Dr. Sn. Aylin Cesur hanımefendiye, eşi Prof. Dr. Mustafa Cesur beyefendiye ve rahmetli milletvekilimiz Doç. Dr. Ahmet Küçükel’in kurduğu ve evlatları tarafından, büyük bir başarı ile yönetilen Ankara Güven Hastanesi’nin tüm personeline ve doktorlarına teşekkür ve şükranlarımı sunuyorum.  

Yazacak ve konuşacak daha çok şey var. İslamköy’den lastik ayakkabıyla yola çıkan bir köy çocuğuna, Cumhurbaşkanlığına kadar giden yolu açan Atatürk Cumhuriyeti, yetiştirdiği bu büyük ve değerli evladıyla ilelebet gurur duyacak ve hayırla yad edecektir.