24 Nisan 2024 Çarşamba
İstanbul 19°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Bizde felsefe

Kemal Ateş

Kemal Ateş

Gazete Yazarı

A+ A-

Felsefe ile uğraşanlar felsefenin var olmasını, gelişmesini iki önemli koşula bağlarlar: 1) Dil.2) Özgürlük.
1933 yılında Darül Funun’da felsefe asistanı olarak görev alan Macit Gökberk, hocalarının bildiği Arapçanın felsefede işe yaramadığını görür. Hem de Arapçayı çok iyi bilen hocaların bile dil konusunda bocaladıklarına, anlaşamadıklarına tanık olur. Şöyle diyor Gökberk: “ Arapçanın felsefede işe yaramadığı iyice ortada idi. Bu durumda benim için Türkçeyi felsefe dili olarak kullanmaktan başka yol kalmıyordu.”
O yıllarda Atatürk’ün de çabalarıyla geometri vb. bilim dallarında terimlerin Türkçeleştirilmesi, bu alandaki başarılı çalışmalar başta Macit Gökberk olmak üzere felsefecileri de yüreklendirir. İnsanımıza düşünmeyi öğreteceksek, kendi diliyle öğretmek gerektiğini anlayan ilk felsefecilerimizdendi Gökberk. Bu değerli felsefecimiz felsefe ve özgürlük konusunda şunları söylüyor:
“Yurdumuzda felsefenin gelişememesinin en büyük nedeni, gereği kadar özgürlük olmamış olmasıdır sanıyorum. Çünkü, felsefe en radikal, en köke kadar inen soru demektir. Ve bunun için de mutlaka özgürlük gerekir. Yasaların buna elverişli olması gereklidir; yalnız yasaların değil, törelerin de elverişli olması gereklidir. Jaspers’in bir sözü var: ‘Felsefenin karşısında soru soramayacağı hiçbir konunun olmaması gerekir.” Fakat siz, ‘Yasalar izin verir belki, ama bu memleketin töreleri var, gelenekleri var; gelenekler izin vermez böyle sormaya,’ derseniz, felsefe olmaz. Ve felsefenin de, bizim Türkiye’de olmamasının başlıca nedenlerinden biri, gerektiği kadar özgürlüğün olmamasıdır. Nitekim, Batı anlamındaki felsefenin bizde oluşmaya başlamasının 1908’lere, İkinci meşrutiyet sıralarına rastlaması da bir rastlantı değil. Çünkü ilk özgürlükler, ilk özgür ortam o sıralarda hazırlanmaya başlandı.” (Macit Gökberk Armağanı, TDK, s.10)
Macit Gökberk, Bedia Akarsu gibi felsefeciler, “tahdik”li, “tahris”li, “teşeün”lü, “istimlal”li, “müsaafe”li felsefe dili yerine çağdaş felsefe kavramlarını karşılayan Türkçe bir felsefe dili yaratmanın öncülerinden oldular. Onlar felsefe için gerekli olan dil koşulunu o zamanki TDK içindeki çalışmalarıyla sağladılar. Ancak ülkemizde felsefe için gerekli olan ikinci önemli koşul olan özgürlük açısından baktığımızda yazık ki geriye gittik, bu nedenle de bizde felsefe gelişemedi, tersine geriledi.
Kitap önerisi: 1. Adolf Dirr, Kafkas Masalları (çev. Ülkün Tansel), İmge Y. 2018. 2. Aydın Köksal, Yaşamın Gizi, Toroslu Kitaplığı 2018.
Not: Sevgili okurlar, yeni kitabımın hazırlıkları için uzun bir yolculuk var önümde, bir süre sizlerden ayrı kalacağım.