25 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 20°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Bizim kahramanlarımız

Mehmet Yuva

Mehmet Yuva

Gazete Yazarı

A+ A-

Adı Rachel Alliene Corrie, Amerikalı. Henüz 23 yaşındaydı. Üniversite öğrencisiydi. İsrail'in Filistin'de yeni yerleşim birimleri için ortadan kaldırdığı köyleri, yıktığı evleri, yol yapılacak, baraj yapılacak bahaneleri ile Filistinli çiftçilerin diktiği geçim kaynakları olan ağaçları, bağ ve bahçeleri korumak ve savunmak üzere Filistin'e gitti. Batı Şeridi Rafah bölgesinde Filistin halkının maruz kaldığı terör, vahşet ve şiddete şahit oldu. Arkadaşları ile Filistinli bir evi yıkmak isteyen İsrail buldozerin, insanlık anıtı, duran adam misali, önüne dikildi. 16 Mart 2003'te yıkımı yöneten askeri birliğin komutanı "üzerinden geç" diye emir verdi. Buldozer Rachel'in vücudunu ezerek evi yıktı. İsrail adaleti, "kusur yok, kast yok" dedi. Rachel "tahrik" ve "görevini ifa eden kolluk kuvvetlerine karşı mukavemet etmekten" haksız bulundu.

Irak'ta Japonlar

ABD'nin Irak'ı işgali ve neticesinde gelen cinayetler, bankaların talan edilmesi, ulusal müzelerin yağmalanması, terör ve özellikle bilim adamlarının katledilmesi veya ülkeden kaçmak zorunda kalmaları Irak için büyük bir musibet olarak tarihe geçecektir.

Irak işgali esnasında faklı milletlerden onlarca gazeteci ve televizyoncu katledildi. Japon gazeteci Şinsuki Haşida ve ona refakat eden gazeteci yeğeni Kotaro Ogawa, işgalin vahşetini yerinde incelemek ve bir Iraklı çocuğa verdiği sözü yerine getirmek üzere Mayıs 2004'te Irak'ın Güney bölgesinde yol alırken, bindikleri aracın bir füze ile vurulmasının ardından yanarak can verdiler. Haşida, Irak'ta 2004'te katledildiğinde 61 yaşındaydı. Yeğeni Kotaro Ogawa 33 yaşındaydı. Yanmış cesetleri Irak'ın güneyinde Mahmudiye kentinde bulundu.

Şosei Koda 29 Ekim 2004 tarihinde henüz 24 yaşındayken El Kaide mensupları tarafından kaçırılmış, başı kesilerek katledilmiş başka bir genç Japon. Ürdün üzerinden Irak'a geçmiş "savaş karşıtı" bir gönüllü idi. Koda'yı rehin alanlar, Irak'ta "lojistik" destek sıfatı ile "koalisyon işgal kuvvetleri" safında mevcut olan Japon ordusunun ülkeden çıkmaması halinde Koda'yı katledeceklerini ilan etmişlerdi. Zaten Japon devletinin Irak'a asker göndermesine karşı çıkmış olan ve bir barış gönüllüsü olan Koda'yı katlederek El kaide her daim olduğu gibi işgal kuvvetlerine düşman, Irak'a dost şahsiyetlere bu olayda da zarar vermiştir.

Muhammed'i

Japonya'ya götürdü

Şinsuki Haşida Irak'ı ilk kez Mart 2004'te ziyaret etmişti. ABD'nin Felluce'de yaptığı cinayetleri yerinde araştırmak istemişti. Bu esnada 9 yaşındaki Iraklı Muhammed Haysam Salih ve babası ile tanışır. Muhammed'in, patlayan bir füzenin tahrip ettiği evin cam parçaları yüzüne isabet etmeş, sol gözü ağır hasar görmüştü. Haşida ona yardım sunma sözü vermişti. Japonya'da Iraklı Muhammed için devlet ve kamuoyu nezdinde lobi faaliyeti yaptı. Maddi ve manevi destek yarattı. Bu güzel haberi vermek ve Muhammed'i ameliyatı için alıp Japonya'ya götürmek üzere Irak'a döndü. Hayat kurtarmak için mücadele eden Haşida'nın hayatını katlettiler. Haşida'nın ailesi yılmadı, küsmedi ve bu kutsal vasiyeti yerine getirmek için büyük bir mücadele verdi. Uzun uğraşılar sonucunda, Şinsuke Haşida'nın eşi Yukiko Haşida, Muhammedi Japonya'ya getirtti. Havalimanında onu şahsen karşıladı. Kucakladı öptü. Başarılı bir ameliyatın ardından Muhammed'in gözü kurtarıldı. Uzun bir müddet Haşida ailesinin misafiri oldu. Bugün Muhammed Haşida ailesinin bir ferdi. Haşida ailesi de Muhammed'i rahmetli Haşida'nın emaneti olarak seviyor ve koruyorlar. Yukiko Haşida, kocasının vasiyetine sahip çıkmanın gururunu yaşıyor.

Alevi dedesi

Şeyh Bedir Gazali Suriyeli bir Alevi Şeyhi idi. Suriye'yi bölelim size bir Alevi devleti verelim diyen Fransız sömürgecilerine karşı mücadele etmiş maruf ve asil bir Müslüman ailenin evladı idi. 19 Ağustos 2013'te katledilmeden kısa bir zaman önce her daim fitne ve katliamlara maruz kalan Suriye Alevilerine hitaben yaptığı konuşmasında: "Vasiyetim olarak varsayın, size vasiyetim olsun... Şayet onları televizyon kanallarında sembollerimizden herhangi birine veya kutsallarımıza söverek, bedenimi yaktıkları ya da beni kesip parçalara ayırdıklarını görürseniz intikam almayın. Kimseye bir fiske bile atmayın. Kimseye zarar vermeyin. Mezhepsel hiçbir tepkiyle hareket etmeyin. Mezhepçilik, içine düşmemizi istedikleri bir tuzaktır. Mezhepçilik bizim ahlakımızda yoktur. Bizler, hiçbir zaman mezhepçilik çığırtkanlığı yapmadık. Hiçbir alçak eylem bizi mezhepçilik tuzağına sürükleyemez. Sizden defalarca rica ediyorum, Şeyh Fazıl'ın rahmeti adına sizden rica ediyorum; kesinlikle mezhepçilik istemiyoruz..." demiştir.

Türkiye'den giren yüzlerce "mücahit" "Allah-u Ekber" nidaları ile yaptıkları katliamlara yenisini eklediler. Türkiye hududuna yakın Kuzey Lazkiye bölgesinin dağlık bölgelerinde huzur ve barış içinde yaşayan onlarca çocuğu, kadını, yaşlıyı katlettiler. Kin, nefret ve haset dolu, rahmet ve sevgi yoksunu bu acayip güruh ve savunucularının dini imanı yalan, iftira, küfür ve fitnedir. Lazkiyeli, köklü ve sevilen âlim bir soyun ferdi idi Şeyh Bedir Gazali. Bir Kadir gecesi için Sünni, Hristiyan, Alevi, Türkmen ve Kürt dul ve kimsesiz aileleri Kuzey Suriye bölgesinde yardım dağıtmakla meşguldü. Bu güruh tarafından kaçırıldı. İşkence ve hakaretlere maruz kaldı. En nihayet katledildi. Erdoğan-davutoğlu rejiminin sadık medyası Gazal'iyi "Banyas ve Reyhanlı katliamları için fetva veren Alevi Şeyhi infaz edildi" diye sundu.

Hz. Muhammed savaş ahlakı üzerine şunu söylemiştir: "Çocukları, kadınları, yaşlıları, hastaları, rehineleri ve din adamlarını katletmeyiniz. Ağaçları (özellikle meyve veren ağaçları) kesmeyiniz. Evleri yıkmayınız.Hayvanları kesmeyiniz. Sadece ihtiyacınız kadar tüketiniz. Arı kovanlarına zarar vermeyiniz. Esirlere şefkat ve inayetle muamele ediniz" diye emretmiştir. "Allah" ve "Peygamberi" ağızlarından düşürmeyenler, Hz. Musa, Hz. İsa ve Hz. Muhammed'in bütün emirlerine itaatsizlik ediyorlar. Bugün bölgemizin cinayet ve harami şebekelerini "kahramanlarımız" olarak sunanlara gerçek kahramanları, kahramanlarımızı tekrar tanıtmak istedik.