29 Mart 2024 Cuma
İstanbul 20°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Bolton’a elveda darısı Netanyahu’nun başına

Hüseyin Vodinalı

Hüseyin Vodinalı

Eski Yazar

Evet haklısınız, Trump, Boris, Selman, hele de Netanyahu ondan daha az tehlikeli değil ama Bolton beni gerçekten ürkütüyordu.
İçine Hitler kaçmış, bu pos bıyıklı güneyli toprak sahibi kılıklı ırkçı faşist herif, tam bir savaş kışkırtıcısıydı.
Sonunda Trump onu kovdu.
Aslında kendisini kovamadığı için Bolton’u şutladı desek çok da yalan olmaz.
Batı kapitalizmi ve uygarlığı (emperyalizmi) çok ama çok ciddi bir kriz içinde.
Bu aslında şundan kaynaklanıyor; dünyayı yöneten Batılı finans kapital eliti 2008’den beri yolun sonuna gelindiğinin farkında.
Çin öncülüğünde yaşanan küresel ekonomik liderliğin Asya’ya kayması, Venezuela, Küba ve diğer sosyalist ülkelerin dayanışmasıyla ortaya çıkan Güney Amerika kalkışması, Afrika’nın Asya güçleriyle ortaklaşan uyanışı ve belki de en önemlisi, Avrupa’nın artık Atlantik boyunduruğundan sıyrılarak Asya’ya yaklaşması, bilinen vahşi kapitalist küresel müesses nizamın sonuna işaret ediyor.
Ben, Atlantik ürünü AB projesinin, Amerikan Doları, Wall Street merkezli bankacılık sistemi, IMF ve Dünya Bankası standardını getiren ‘44 model Bretton Woods anlaşmalarının ve petrolün dolarla değerlendirilmesi kuralının da sona erdiğini, ermekte olduğunu 10 yıldır yazageldim.
Mevcut sisteme aykırı Donald Trump’ın başkanlığının da bunun bir göstergesi olduğunu, keza Avrupa’daki aşırı sağcı popülist veya sosyalist arayışların da buna delalet ettiğini de yazdım.
‘Trump, Bolton’u neden kovdu?’ sorusunun cevabı, Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton’un, Rusya, İran, Venezuela ve Afganistan konularındaki başarısızlıklarında (savaş yanlısı tutumu) yatıyor.
Aslında bu liste, Irak, Suriye, Yemen, Libya, Filipinler, Pakistan, Çin, Kuzey Kore, Türkiye diye de uzatılabilir.
Trump günah keçisi bulmakta zorlanan birisi değil.
Başkanlığa seçildiği 2016’dan beri kovduklarının kısa listesi aşağıda:
Anthony Scaramucci – Beyaz Saray İletişim Direktörü, Reince Priebus - Beyaz Saray Genel Sekreteri, Sean Spicer - Beyaz Saray Sözcüsü, James Comey - FBI Direktörü, Katie Walsh – Beyaz Saray Genel Sekreter Yardımcısı, Preet Bharara - New York Federal Savcısı, Michael Flynn –Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı, Korg. Herbert Raymond McMaster – Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı, Paul Manafort - Trump Kampanya Müdürü, Steve Bannon – Beyaz Saray Baş Stratejisti, Hope Hicks – Beyaz Saray İletişim Direktörü, Gary Cohn – Trump’ın Ekonomi Başdanışmanı, Rex Tillerson - Dışişleri Bakanı, John Mattis – Savunma Bakanı, Sebastian Gorka - Terörle Mücadele Danışmanı, Derek Harvey – Ortadoğu Danışmanı, daha adını sayamadıklarımla toplamda 45’i geçiyor.
Onlar da yetmedi kişisel danışmanı John Mc Entee’yi dahi kovdu.
Karısı Melanie de ‘benim ondan neyim eksik’ dedi, uçakta kendisine yer bulamayan Ulusal Güvenlik Danışman Yardımcısı Mira Ricardel’i işten attırdı.
Kovmayı çok seviyorlar ailecek.
Hatta İsrail kontenjanından danışman damat Jared Kushner da, Trump’ın Ortadoğu Özel Temsilcisi (eski bir emlak avukatı-diplomasi deneyimi sıfır) Jason Greenbaltt’ın istifasıyla mutlu olup, 30 yaşındaki kankisi ve yardımcısı Awi Berkowitz’i bu göreve getirdi.
Berkowitz hukuk fakültesini 2016’da bitirmişti.
ABD’deki liyakat sistemi de bizimkini hiç aratmıyor anlayacağınız.

İSRAİL KRALI TRUMP TAHTI BIRAKIYOR MU?
Bolton’a dönersek...
Bush ekibinden savaş yanlısı bir Neocon olan Bolton, Irak’ın işgalinde 2003 yılında BM nezdinde ABD Büyükelçiliği yapmış. Oradaki tutumu ile de kendisinden bir hayli nefret ettirmişti.
Bir bakıma Suriye faciasının mimarı Ahmet Davutoğlu’nu da andıran Bolton, Beyaz Saray’da Flynn ve Mcv Master’dan sonraki üçüncü güvenlik danışmanı.
ABD’de, Rusya ile işbirliği suçlamalarından kurtulmak için Neocon – İsrail lobilerine sığınan Trump’ın bir bakıma teslim bayrağıydı Bolton.
“America First” sloganını da “Israel First” olarak değiştirmeye yakındı Trump.
Bolton, işte o dönemde İsrail’in ABD’deki en hırslı lobicisi, ünlü kumarhane kralı milyarder Sheldon Adelson tarafından Trump’a tavsiye edilmişti.
Tabii ki arka planda İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu vardı.
Bolton’un en önemli misyonu, İran’a karşı bir savaş çıkarmaktı.
Netanyahu’nun istediği gibi yani.

BOLTON İRAN YÜZÜNDEN GİTTİ
“Ziocon” Bolton’un gidişini Afganistan’daki Taliban ile Trump görüşmesine karşı çıkmasında bulanlar yanılıyorlar.
Bolton’un kovulmasında ana sebep, İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ile ABD Başkanı Donald Trump arasında doğrudan görüşmeye engel olmasıydı.
Fransa Cumhurbaşkanı Emanuel Macron, bu görüşmeyi ayarladı ve her iki lider de koşulsuz onayladı.
Bundan en çok rahatsız olan ise elbette son günlerde Lübnan, Filistin, Suriye ve Irak’taki İran hedeflerine saldıran Netanyahu oldu.
Bolton, Netanyahu’nun Beyaz Saray’daki adamıydı.
Bolton aslında bugün 18. yıldönümünü andığımız 11 Eylül saldırıları tezgahını da düzenleyen Neocon ekiptendi.
Busaldırıları tertipleyen ekibin ve Bolton’un ellerinde, Irak ve Afganistan’da öldürülen milyonlarca masumun kanı var.
Netanyahu son gelişmelerden öylesine rahatsız ki, son basın toplantısında İran’ın nükleer silah geliştirdiği sözde mekanların haritasını filan gösterdi.
Yani tüm dünyaya, “Gerekirse tek başımıza saldırırız İran’a” mesajı verdi.
Ancak hemen ardından da 17 Eylül’deki seçimler öncesi mitinginde füze saldırısı olacak diye apar topar kürsüden alınarak sığınağa gönderildi.
(Ben de dahil) pek çok siyasi gözlemcinin görevde kalmasına mucize gözüyle baktığı Trump, 2020 seçimlerine giderken elini güçlendirmek için uğraşıyor.
Temmuz ayında yüzde 44 olan oyları, Ağustos’ta 38’e düştü.
Çin, Rusya, İran ve tüm diğer sevmediği ülkelere karşı düşmanca yaptırım ve tehditlerden ibaret politikalarını değiştirme sinyali veriyor.
Rusya’nın G-7’ye tekrar alınmasına, Putin ile görüşmeye olumlu bakıyor. İran ile doğrudan pazarlık masasına oturmanın hesabını yapıyor. Ticaret savaşı başlattığı Çin ile anlaşmak için eskisine göre daha istekli görünüyor. Taliban ile bile yüz yüze görüşmeye hazır.
Eski CIA Uzmanı Phillip Giraldi, Trump’ın 2020 seçimlerine giderken, başarısız dış politikadan sorumlu tuttuğu yardımcısı Mike Pence ile Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’ya da yol verebileceğini söylüyor.
Geçen ay kendisini “İsrail’in kralı” ilan eden Trump, Bolton’u kovarak Tel Aviv’de büyük hayal kırıklığı yarattı.
Armageddoncu Neocon iki ismin daha gönderilmesi, Netanyahu ve ABD’deki ekibini daha da kızdıracak gibi gözüküyor.
Giraldi, Suriye’ye petrol taşıyan Panama Bandıralı Adrian Darya 1 isimli petrol tankerinin durdurulmasında da İsrail eksenli Amerikan Bürokrasisi’ne ve Mike Pompeo’ya dikkati çekiyor.
ABD’nin İran Özel Temsilcisi Brian Hook’un, gemi kaptanı Hintli Akilesh Kumar’ı telefonla arayıp, 15 milyon dolar rüşvet teklif etmesi, 130 milyon dolarlık petrolü Suriye’ye teslim etmesi halinde ise “sonun fena olur” diye tehdit etmesi alay konusu olmuştu.
Son bilgilere göre ABD ve İran gizli bir anlaşmaya vardı ve 2,1 milyon varillik petrol küçük gemilere bölünerek Tartus limanına indirildi bile.
Phillip Giraldi Trump’ın tumumundaki değişime yönelik asıl göstergenin ise, Trump’ın Netanyahu’ya “Batı Şeria”yı ilhak için onay verip vermemesi olacağını belirtiyor.
ABD’de yeni kurulan (2019 Haziran) Neocon karşıtı Quincy Enstitüsü’nden Trita Parsi, Bolton’un gidişini şu ifadelerle yorumluyor:
“Trump dış politikada bazı değişiklikler yapmaya çalışıyor. Afganistan görüşmelerinin fiyasko ile sonuçlanması Trump’a dış politika zaferi olarak çok az seçenek bıraktı. Afganistan işi olmadı gibi, İsrail-Filistin de fiyasko, Kuzey Kore ve Çin de hiç bir yere varmıyor, Bolton’un kovulmasıyla sadece İran konusunda bir olasılık belirdi”
Hafife almayın, realite dayatır.
Rusya, Türkiye, Çin, Pakistan ve Suriye’yle birlikte olan İran, Avrupa’yı da ikna edebilirse, bölgemizde yeni bir barış dönemi başlayabilir. PKK/YPG’nin tasfiye olduğu bu dönemde, İsrail de provokasyonu bırakıp kabul edilebilir bir anlaşmaya zorlanabilir.
Natenyahu’suz bir gelecekte tabii.
Biz de, ‘Bolton’dan sonra darısı 17 Eylül seçimlerinde Netanyahu’nun başına’ diyelim.