23 Nisan 2024 Salı
İstanbul 20°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Bomba Habur’dan girmişti

Rıza Zelyut

Rıza Zelyut

Eski Yazar

A+ A-

Çarşamba akşamı Ankara’nın kalbinde patlayan bombanın nereden ve nasıl geldiğini, kimlerin kullandığını tartıştı Türkiye.
Cevap o kadar açık ki... O bomba, 19 Ekim 2009’da 34 PKK’lı tarafından devletin gözetiminde Türkiye’ye sokulmuştu. Teröristler; ellerini kollarını sallayarak alkışlar arasında Türkiye’ye geçmişlerdi. On binlerce PKK yandaşı bunları karşılamış; terörist başının fotoğrafları ve PKK bayrakları açılmış; otobüsün üstünde terör örgütü militanları şov yapmışlardı. Dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan; ertesi günü bu manzara için, “Habur sınır kapısında iyi, güzel şeyler oluyor; umut veriyor!” anlamında konuşma bile yapmıştı.
Dönemin cumhurbaşkanı Abdullah Gül de “Türkiye’de güzel şeyler olacak!” türünden çok isabetli (!) bir özdeyiş söylemişti.
Elbette bunun bir öncesi vardı. Bölücü Kürtçüleri azdıran okşamalar, Refah Partisi döneminde başlamış; yaygınlaştırılmıştı. O partinin İstanbul İl Başkanı olan Tayyip Erdoğan bir de Kürt raporu hazırlatmıştı. O rapor; Öcalan’ın iddialarına dolaylı yoldan destek veren bir rapordu.

İKTİDAR YAPTILAR
Bu zihniyet, Amerikan desteği ile 3 Kasım 2002 genel seçimini kazanmış, iktidara getirilmişti. İktidardan önce de Amerika’ya söz vermişlerdi. Ortadoğu’da bir Kürdistan kurulacak; burası ikinci bir İsrail işlevini üstlenecekti. AKP’nin temel görevi bu sürece hizmet etmekti.
Ona, “Sen BOP Eşbaşkanı’sın!” dediler; Türkiye’yi mezhepçilik üstünden de çökertmesi için ikinci bir görev verdiler. TC’nin başbakanı da bu görevle övündü. Milli Görüşçülerin Müslüman Kardeşler sevgisi şimdi siyasete yön verebilirdi.
Bu çizgiden gelen AKP Genel Başkanı ve Başbakan Tayyip Erdoğan 12 Ağustos 2005’te Diyarbakır’a gitmiş; orada topladığı halka “Türkiye’de Kürt sorunu vardır!” diye seslenmiş ve böylece PKK’nın 30 yıldır söylediğini onaylamıştı. Bu söz aslında PKK’ya “Haklısın, devam et!” demekten başka bir anlam taşımıyordu. Ve onlar da gereğini yaptılar.
AKP iktidarları Çözüm Süreci adı altında Güneydoğu’yu PKK’nın yeniden örgütlenmesi için dikensiz gül bahçesi haline getirdi. Çünkü Avrupa Birliği valileri denilen ve PKK’nın işaretine göre hareket eden valiler görevlendirilmişti bölgede. Askerin itirazını önlemek için Ergenekon saldırısı başlatılmış; Balyoz ve casusluk davaları icat edilerek güvenlik güçlerimiz çökertilmişlerdi.
Başbakan Erdoğan Türk milletini kandırmak için PKK’nın Milli Birlik ve Kardeşlik Süreci ile kardeş örgüt haline getirileceğini söylemeye çalıştı. Yetmedi, Çözüm Süreci ile PKK politikasını TBMM’ye bile taşıdı. Ama verdiği tavizler PKK’yı tatmin etmedi; edemezdi de... Ve bunu PKK elebaşıları açık açık söylüyorlardı.
16 Kasım 2013’te Başbakan Erdoğan, Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesud Barzani ve türkücü Şivan Perwer’le Diyarbakır’da miting bile yaptı. Erdoğan mitingde şöyle dedi: “Dağdakilerin indiğini, cezaevlerinin boşaldığını, 76 milyonun bir olduğunu, beraber olduğu birlikte büyük Türkiye yeni Türkiye olduklarını göreceğiz. Hiç endişeniz olmasın.”
Bundan kısa bir süre sonra 3 Aralık 2013’te Cemil Bayık, Kandil’den şöyle cevap verdi: “Böyle giderse elbette ki Türkiye’de savaş olacaktır. Biz, bahara kadar süre tanımışız. Bahara kadar eğer bu şartları kabul eder, müzakere yönünde adım atarlarsa sorun çözüm yolunda ilerler. Aksi takdirde artık bizim bu tarzda işleri yürütmemiz mümkün değildir.”
Peki bunları devlet bilmiyor muydu?
Elbette ki biliyordu. MİT temsilcileri ile PKK temsilcilerinin Oslo’da yaptıkları o görüşmenin tutanakları basına sızdırıldı ya. Oradan öğrendik ki PKK şehirleri bomba ile dolduruyor; MİT izliyor; öğreniyor ama devlet bunlara dokunmuyor.
Neden; AKP, PKK’nın desteği ile seçim kazanıyor ya... Sebep odur.
Bu iddia benim değildir. HDP’liler ile Öcalan arasında İmralı tutukevinde yapılan bir görüşme de Milliyet Gazetesi’nde yayımlandı. Orada Öcalan açık açık “AKP’yi biz hükümet yaptık!” diyor.
Yani yıllarca oynanan oyun belli: Al bombanı ver oyu...

İSTİHBARATIN KADAR KONUŞ
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın iç kamuoyunu etkilemek için yüksek perdeden atıp tutma huyu Başbakan Davutoğlu’na da geçti. Rusya’yı hedef alıp, “Şöyle yaparız, böyle ederiz!” havalarında konuşuyor. Bir de elbette, “Misliyle...”si var bu arkadaşların...
Bu bombaları da misliyle iade ederler umarım...
Hey dostum! Uluslararası arenada konuşabilmen için elinde güçlü bir ordun olmalıdır.
Siz ne yaptınız?
Yanınıza Fethullahçı çeteyi alarak 10 yıldır orduyla cenk ettiniz; yok etmeye uğraştınız.
Başarı için ordunun çok iyi bir istihbarat ağı olacak. Şimdi soruyorum; var mı elinizde İsmail Hakkı Pekin gibi bir istihbaratçınız? Bu değerli istihbaratçıyı Silivri’ye tıkıp boğmaya çalıştınız da Hakan Fidan’ı MİT’in başına getirdiniz.
Ne bekliyordunuz yani? Ankara’da patlayan bombalar, sizin yaptığınız Ergenekon ve Balyoz operasyonlarının imalatıdır...
Türkiye’de Kürt sorunu vardır, demekle Sayın Erdoğan da çok haklıdır. Bundan büyük sorun mu olur?

NAMAZ SEVDASI
Durumunuz böyle berbat iken bir de Müslüman Kardeşler liderliğine kalktınız. Suriye’yi Müslüman Kardeşler çizgisinden gelen Sünni mezhepçi terör örgütlerine teslim etmek için oynanan oyunları bilmeyen mi var?
Kaç kez yazdık: Bırakın şu yanlış dış politikayı. Suudiler ve Katar’dan başka dostunuz kalmadı. Bu mezhepçi siyasetiniz, Türkiye’yi Pakistanlaştırır. Suriye kargaşaya itilirse bu kavga sınırımızı aşar; bize gelir... Dedik dedik ama onlar çok bilmişler ya; Müslüman Kardeşler’in bayrağını Mısır’dan sonra Türkiye’de de dalgalandıracaklar ya; dinlemediler. Eset, Eset diyerek didinip durdular.
Bu cihatçı kardeşler, Şam’daki Emevi Camii’nde Cuma namazı kılacaktı...
Şimdi durmadan cenaze namazı kılıyorlar...

BAYKAL VE PERİNÇEK
Doğrudur, Türkiye’nin bugün içine yuvarlandığı terör bunalımının birinci derecede sorumlusu AKP iktidarlarıdır. Ama AKP’nin yanlışlarına bakarak terör saldırısı karşısında “İyi oluyor!” diyebilir miyiz? Bunun adı pireye kızıp yorganı yakmaktır.
İşte bu yanlış muhalefet anlayışına Deniz Baykal açıkça karşı çıktı. Sayın Baykal’ın bakış açısı ile Vatan Partisi Lideri Doğu Perinçek’in bakışı hemen hemen aynı. Bunlar; Türkiye’nin geleceğini düşünerek konuşuyorlar.
Ve Sayın Perinçek’e saldıran gerici-bölücü-Amerikancı odaklar şimdi de Deniz Baykal’ı kötülüyorlar...
Durun bakalım! Türk milletinin AKP’ye ihtiyacı yoktur ama bu vatana ihtiyacımız vardır. Yapılan vatan savaşında AKP’nin değil devletin yanındayız. Vatan savaşı sonunda AKP de gidecektir.