16 Nisan 2024 Salı
İstanbul 25°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Bombacı izleniyor muydu?...

Mehmet Faraç

Mehmet Faraç

Eski Yazar

A+ A-

Sultanahmet’teki IŞİD saldırısının ardından kamuoyuna şaşırtıcı bilgiler yansımaya başladı...Almanya’nın etkili gazetelerinden Der Spiegel, MİT’in Alman Hükümeti’ni IŞİD’in saldırıda bulunabileceği konusunda 2 kez uyardığını yazmış...Sultanahmet’te katliam yapan canlı bomba Suudili Nabil Fadlı’nın Suriye’den Türkiye’ye giriş yaptıktan sonra yanındaki 4 kişiyle birlikte, 5 Ocak Salı günü “sığınmacı” olarak Zeytinburnu Göç İdaresi Başkanlığı’na giderek parmak izi verdiği sonra da kaybolduğu anlaşılmış!..Ve de canlı bombanın en son görüştüğü telefonun sahibi olduğu belirlenen turizmci bir kadın İstanbul’da gözaltına alınmış!.. Zanlı, telefonunu uçakla Kapadokya’dan İstanbul’a gelirken iki havaalanından birinde kaybettiğini söylemiş...Tüm bunlar terörün artık sıradanlaştığı bir ülkede sıradan bilgiler bile sayılabilir... Ancak İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın dün yaptığı açıklama, canlı bombanın takip edildiği, ancak izinin kaybedildiği kuşkusuna yol açtı... Bakınız Ala neler söylemiş;“Sultanahmet saldırısından bir hafta öncesinde IŞİD mensubu olduğu değerlendirilen 220 kişi gözaltına alınmıştır. Olaydan sonra yapılan soruşturma sonucunda, dün akşam 1 kişi gözaltına alınmıştır. İnceleme son derece ciddi biçimde devam etmektedir...”İki IŞİD militanın 15 gün önce Ankara’da yakalanması ve devlet binalarına intihar saldırısının önlenmesi, istihbaratın uzun zamandır teyakkuzda olduğunu gösteriyor... Ancak polisin Sultanahmet saldırısından “bir hafta önce” onlarca kentte operasyon düzenleyerek 220 IŞİD’liyi gözaltına alması, polisin yeni bir intihar saldırısından kuşkulandığını ve Suudili Nabil Fadlı’nın peşinde olduğu ihtimalini de güçlendiriyor...En kaygı verici sorular da şunlar; Türkiye’de, eylem için pusuda bekleyen kaç IŞİD hücresi var?.. Devlet bunların kaçının farkında?.. Ve en önemlisi de devletin PKK terörüne odaklandığı şu kargaşa döneminde IŞİD ne kadar takip edilebiliyor?..
İntihar zinciri!..Terörün kendini intihar eylemleriyle dışa vurması, şiddet gruplarının yalnızca çatışmadan kaçarak risksiz ve etkili eylemlere yönelmesinden kaynaklanmıyor...İntihar eylemlerinin asıl amacı; şiddeti dayatan dinci ideolojinin hem kendi eylemcileri üzerinde inanç baskısı yaratmak hem de bu tür pervasız saldırılarla toplumları sürekli diken üstünde tutabilmek...Yani intihar saldırıları sokaklarda kafa kesen El Kaide türe-vi IŞİD gibi yapıların terör kanını olabildiğince en uzağa sıçratabilmesinin acımasız ve en ürkütücü yöntemi...Bağnazlığı adeta afyon olarak kullanan IŞİD gibi örgütler Suriye’de sıkıştıkça şiddet Ortadoğu dışına taşmaya devam edecek...Yalnızca Türkiye’nin yaşadığı riskle değil; dinci terörün asıl kaosu, kendini feda etmekten çekinmeyen şeriatçı militanların “taarruz yeleği” pimlerini Avrupa’nın ortasında çekmesiyle yaşanacak...Suriye’deki kaos büyüdükçe ve IŞİD’in bölgedeki hareket alanı daraldıkça, intihar eylemlerinin yol açacağı tehdit Türkiye ve Avrupa’yı daha çok hedef almaya çalışacak...
Bürokratik açmaz!..Peki, Türkiye etkisini giderek arttıran IŞİD terörüne karşı ne yapacak?.. Türk Hizbullahı ve El Kaidesi gibi IŞİD de etkisiz hale getirilebilecek mi?..Evet; Türk güvenlik birimleri, radikal dinci terör hücreleriyle ilgili dünyadaki en deneyimli birimlerden oluşuyor...PKK ile de savaşan Hizbullah’ın 1990’larda iyice büyümesi ve 17 Ocak 2000’deki Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan suikastından sonra namlularını devlete çevirmesi, emniyet ve istihbarat kurumlarında etkili birimlerin kurulmasını gerektirmişti...15-20 Kasım 2003’te El Kaide’nin İstanbul’da bir banka, iki sinagog ve İngiltere Başkonsolosluğu’nu hedef alarak 60’tan fazla kişiyi katletmesi ise güvenlik birimlerini “Selefi” gruplarla da karşı karşıya getirmişti...Ancak AKP ile cemaat savaşının 2 yıl önce başlaması Fethullahçıların en etkili olduğu emniyet teşkilatında önemli değişikliklere yolaçınca, terörle mücadele birimleri de dağınıklık ve “yeniden yapılanma” karmaşasından payını aldı...İşte bu durum her terör eyleminin ardından şu soruyu da gündeme getiriyor: “Devletin güvenlik birimleri son yıllarda özellikle radikal dinci terörle ilgili, uzman yapılanması ve hafızasını etkili biçimde koruyabiliyor mu?..”
Sınır şiddeti bitmez...Sonuçlardan anlaşılıyor ki, devletin terörle mücadelesi son aylarda dikkat çekiyor...Yalnızca Güneydoğu’nun 13 ilçesindeki “özyönetim” kuşatmasına yönelik operasyonlar değil, Diyarbakır, Suruç ve Ankara saldırıları devletin dinci terörle mücadeleye ağırlık vermesini de sağladı... AKP iktidarı anladı ki, Esad’ı devirme uğruna verilen tavizler kanlı bir bumeranga dönüştü ve bunun yarattığı tehdit Türkiye’yi artık daha fazla kuşatıyor... Ancak tüm bunlara rağmen toplumu ürküten soru üzerindeki kuşkular giderilemiyor: “IŞİD durdurulabilir mi?..”Soru en çok da Türkiye’yi ilgilendirdiği için AKP iktidarının Suriye diplomasisindeki gafletine bakmak gerekiyor... Kimse kendini kandırmasın; sınırlar halen delik deşik, yalnızca sınırdan geçen IŞİD lejyonları değil, yurt içindeki IŞİD hücrelerinin sayısı da inanılmaz ölçüde artıyor. Sadece “bir hafta içinde 220 militan”ın yakalanmış olması da bunu kanıtlıyor...Başta Türkiye olmak üzere ABD ve koalisyon ortakları Şam politikasını acilen değiştirmedikleri sürece, radikal dincilerin savaş alanına dönüşen Suriye’deki kaos IŞİD’i ayakta tutmaya devam edecek...