20 Nisan 2024 Cumartesi
İstanbul 12°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

‘Brütüs’lerin darbesini biz gördük, devlet görmedi mi?..

Mehmet Faraç

Mehmet Faraç

Eski Yazar

A+ A-

Tam da “darbe”nin olduğu gün, yani 15 Temmuz 2016 günü bu köşede yayımlanan “TSK darbeyi atlattı mı” başlıklı yazı şu satırlarla sona ermişti;
“... Nasıl oldu da cemaat müritleri Atatürk’ün ordusunda tümamiral ya da daha yüksek rütbelere kadar yükselebildi?.. En az 700 subay-astsubay ile yüzlerce sivil memur Genelkurmay istihbaratı, emniyet ve MİT soruşturmasını nasıl aşabildi de, devletin en kritik kurumuna yerleşiverdi?..
Son 30 yılda Türk Silahlı Kuvvetleri’ni yönetenler uyuyorlar mıydı, yoksa onlar da zaten ezelden beri mürit miydi?.. Kim göz yumdu ve ortak oldu bu “gaflet, dalalet ve hatta ihanet”e?..
Ey cumhuriyet evlatları; memleketin direkten döndüğünü bir kez daha anladınız mı şimdi?.. Vah ki ne vah, vatanın ve ulusun rejim açısından zora düştüğü en kritik dönemlerde kimlere de güveniyormuş bu mazlum millet?.. Peh... peh... peh!..
Genelkurmay, MİT ve emniyete rağmen, ellerini kollarını sallayarak TSK’da üslenen şeriatçılar demek ki ordu bünyesinde tamamladıkları bürokratik darbeyi tanklara, uçaklara binerek taçlandırma aşamasına kadar gelmişler de bizim anlı şanlı genelkurmay başkanlarımız uyumuş!..
Yazıklar olsun Atatürk’ün kemiklerini sızlatan gafillere de cumhuriyete yönelik “kumpas”ın eninde sonunda kendilerini de yutacağını öngöremeyen zavallılara da... Bu saatten sonra ne diyelim ki; Hadi hep beraber marş marş!!!”

Tuhaf, şaşkın bir darbe!..
Kimse “darbe”nin olduğu gün, “darbe” olacağına işaret eden yukarıdaki yazıyı bir rastlantı falan sanmasın...
Çünkü göz göre göre gelen bir “darbe”yi hem de aynı gün öngören o satırlar, yalnızca sinsi bir tehdidi haber vermiyordu, “gaflet, dalalet ve hatta hıyanet”in devletin derinliklerine kadar nasıl sızdığına da çok net biçimde dikkat çekiyordu...
Evet; söyler misiniz, darbeci zihniyet daha nasıl sızsın ki devletin kritik merkezlerine?.. Biz şimdi burada “darbe”nin nasıl yapıldığını, kimlerin katılıp katılmadığını, içeriğini, gidişatını, “bir numara”sı ya da son katılımcısını sorgulamayacağız... Çünkü dört gündür bilgi kirliliğinin adeta teslim aldığı medyada yer alanları okuyor, izliyor ve şaşırıyorsunuz...
“Darbe bir senaryo”, “kalkışma bir tiyatro”, “Hükümetin haberdi vardı”, “Erdoğan daha güçlensin diye darbeye göz yumuldu” şeklinde, perde gerisi ancak tarihin ileriki dönemlerinde anlaşılabilecek tartışmalara da şimdilik girmeyeceğiz...
Velakin bu tuhaf, şaşkın ve de “acayip darbe”nin örgütlenmesine, hazırlanmasına, zeminine, başlatılmasına, büyümesine, gidişatına ve cesaretine göz yuman çarka ve devletin içinde en az 40 yıldır süregelen bir karanlık örgütlenme ihanetine karşı gaflet uykusunda olanlara dikkat çekmek, “gelecek” açısından çok daha gerçekçi olacaktır!..
Devletin içine sızanlar, sızdırılanlar, korunup kollananlar, büyütülenler ve rütbe bahşedilenlerden çok, bunlara göz yumanlar ya da sözde bunlardan habersiz olanların gafleti-ihaneti çok daha tehlikeli değil mi sizce de?..

‘İNleten, dinleten!..
Baksanıza; TSK’daki bu cemaat sızması, öyle köşede-bucakta “uyku” halindeki askeri lise öğrencileri, Fethullahçıların devşirdiği köy çocuğu uzman çavuşlarla “abi”lerinin himayesinde sınav kopyacılığıyla orduya yerleşmiş astsubaylardan ibaret değil ki...
Onlarca “general”, yüzlerce subay ve astsubayın TSK’da kangrenleşmiş varlığı da değil asıl mesele... Devlet zevatının en “yakın”ındakinden bile habersiz olduğunu gösteren bu vahim örgütlenme, aynı zamanda istihbarat sisteminin haber alma konusunda yaralı olduğunu da kanıtlayıveriyor!..
Baksanıza; genelkurmay başkanının yanında, en yakınında, belki de günde en az 12 saat birlikte mesai yaptığı, yediği-içtiği ayrı gitmeyen, makam odasının dibinde oturan, attığı her adımda onu gölge gibi takip eden ve de ne vahim ki, çantasını taşırken evine bile girebilen emir subayı Yarbay Levent Türkkan Fethullah militanı çıkmış!..
Yani darbeciler, aylardır belki de yıllardır devletin genelkurmay başkanının ensesinde, attığı her adımda yanı başında ve aldığı her nefesi bile cemaat organizasyonuna bildirmeye devam etmiş... “Darbe”ciler genelkurmayın başındaki ismin gölgesi gibiymiş ey dostlar!!!
O da bir şey mi?.. Milli Savunma Bakanı Fikri Işık’ın “Özel Kalem Müdürü” Kurmay Albay Tevfik Gök de “darbe” operasyonunda gözaltına alınmış...
Ve de en vahimi, özellikle son üç yıldır Fethullahçılara terörist, “haşhaşi”, çete ve hain diye taarruz eden, FETÖ’nün bürokrasiden yok edilmesi için en ağır operasyonları yaptıran Erdoğan’nın yaveri albay Ali Yazıcı bile Fethullah militanı çıkmış ki, darbe sırasında ilk iş olarak Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Fahri Kasırgayı kaçırdığı söyleniyor!..
Velhasıl, “Fuat Avni”nin gölgesi yalnızca Genelkurmay Başkanı ile Milli Savunma Bakanı’nın değil, aynı zamanda Fethullah’ın en büyük düşmanı haline gelen eski ortak Erdoğan’ın yanı başında sinsi bir radar gibi dolanıp durmuş... “Fuat Avni” adlı Twitter organizasyonunun kimlerden haber aldığını da anladınız mı şimdi?..
15 Temmuz “darbe”sinin nasıl kullanıldığını, Türkiye’nin geleceğini nasıl etkileyeceğini, AKP ve Erdoğan’ın bundan nasıl yararlanacağını yarın anlatacağız ama şu soruyu sormadan da bu yazıyı bitirmeyelim;
Erdoğan ve AKP kurmaylarının “İNlerine gireceğiz” dediği cemaat, devletin en tepesinin tam da yanı başına nasıl sızabildi acaba?.. “Britüs”ler ülkeyi yönetenlerin ensesinde dolaşırken, kim kimin “İN”indeymiş be kardeşim?..