20 Nisan 2024 Cumartesi
İstanbul 14°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Bu kafayla ‘dış cephe’ zor kurulur

Rafet Ballı

Rafet Ballı

Gazete Yazarı

A+ A-

Darbe girişiminden birkaç gün sonra.
Üst düzey bir isimle sohbet ediyoruz. Tayyip Erdoğan’la çok yakınlar.
Konu: Darbenin amacı ne?
Tespitimi aktardım: Darbe, ABD’nin Türkiye’ye açık saldırısıdır.
Bakıyorum. ABD geri adım atmaya niyetli değil. FETÖ’yü koruyor hâlâ.
Görülüyor ki, ABD Türkiye’yi hesaplaşmaya zorluyor.
Sordum: Nasıl göğüsleyeceksiniz?
***
Muhatabım, duymak istediklerimi iyi biliyor. Söyledikleri fazlasıyla makûl:
“Batıyla hesaplaşacağımız kesin.”
“Fakat, önce dış cephede bir ittifak sistemi inşa etmeliyiz.”
“Dış cephe”den kastettiği “Asya cephesi”.
Ülkelerin adını da saydı: Rusya, Çin, Hindistan, İran.
Türkiye’ye biçtiği rol cazip: Asya Cephesi’nin liderleri arasında yer almak.
Hani derler ya: Ağzından bal damlıyor.
***
Anladığım: AKP liderliği zaman kazanmak istiyor.
Özellikle ekonomik kriz çıkarma silahına karşı.
Sonuç: Dış cephede mesafe almadan Batıyla hesaplaşmaya girmek istemiyorlar.
Anlaşılır bir duruş.
***
“Asya cephesi”nin inşasına nereden başlanacak?
AKP liderliği bu konuda pratik.
Anahtar olarak Rusya’yı görüyorlar.
Bana anlatılan yol haritası: Önce Rusya’yla yola çıkılacak. Ardından adım adım Asya’nın derinliğiyle.
***
Bu yüzden 9 Ağustos kritik tarih.
Malûm: Tayyip Erdoğan’la Vladimir Putin Petersburg’da buluşacak.
AKP’nin stratejik aklı ikili zirveden çok şey bekliyor.
***
Sordum: Gazetelere bakıyorum. Zirvenin hedefi çok mütevazı. En büyük proje “Türk akımı”.
Oysa: Bir boru hattından Asya stratejisi çıkmaz.
Muhatabımın kafası net görünüyor.
“Türk Akımı, teferruat. Büyük gösteren gazeteler.”
“Zirveden şaşırtıcı kararlar çıkacak.”
“Türkiye’nin yeni stratejik yolculuğu başlayacak.”
Anladığım: AKP’de bir “damar” yönünü Asya’ya dönmüş.
***
Turnusol kağıdı Suriye.
AKP liderliği Suriye’de dönüş yapmaya hazır mı?
Mesela: Esad’la da barışacaklar mı?
Muhatabım doğrudan “hayır” ya da “evet” demiyor.
Bir çerçeve çiziyor:
“Petersburg zirvesinde hepsi masada olacak.”
Anlamı: AKP, Rusya’yla kapsamlı bir paketi müzakere edecek.
Esad’ı kabul etmeye razılar. Fakat, “ılımlı” dedikleri muhalifleri iktidara ortak ederek.
Kim bu “ılımlı”lar: Ahrar-üş Şam gibi El Kaide türevi gruplar. Hatta El Nusra.
Yani: IŞİD’in biraz ehveni.
Rusya, İran ve Suriye kabul eder mi?
Türkiye’nin en baştan önerisi zaten böyleydi.
Şimdi de “evet” demeleri mümkün görünmüyor.
***
G 20 zirvesiyle devam edelim. 4-5 Eylül’de Çin’de yapılacak.
AKP, bu zirveden de umutlu.
Söyledikleri: Özellikle Çin ve Hindistan’la ileri adımlar atılacak.
***
Stratejik soru şu: AKP’nin kafası “Asya Cephesi”ne hazır mı?
Gördüğüm: Ciddi bazı adımlar atacaklar. Özellikle Rusya’yla.
İkinci soru: Nereye kadar? Batıyı Rusya ile dengeleyip uzlaşma mı arayacaklar?
Cevap: AKP liderliği sanırım bunu tercih eder.
Fakat: ABD/FETÖ darbesi de gösterdi. Çelişmeler keskin.
Batının mecburiyetleri fazla sadeleşti. Ara çözümlere, denge arayışlarına yer yok.
Bakalım: AKP, nesnel durumun ne kadarını kavrıyor?
Süreç dinamik. Gelişmelere bakacağız.
***
Ancak, bilmemiz lazım.
AKP’nin ortalama “kafa”sı fazla sorunlu.
“İç”teki ve “dış”taki hassasiyetlerin üzerinde tepiniyorlar.
Fırsatçılar. Kibirliler. Birikimsizler.
Bir örnek: Adalet Bakanı Bekir Bozdağ.
Bakınız, Fethullah Gülen’le kimleri eşitliyor?
“Humeyni Paris’ten nasıl döndüyse Fethullah Gülen de Türkiye’ye öyle dönecekti...”
“Türkiye’de sadece anayasa rafa kaldırılmış olmayacaktı, bana göre rejim de değişecekti.”
“Nasıl Atatürk ile beraber yeni bir Türkiye varsa, Fethullah Gülen’in gelişiyle beraber yeni bir Türkiye ortaya çıkacaktı” (28.7.2016).
***
Bekir Bey, Fethullah rejimiyle Atatürk’ün cumhuriyet rejimini aynı sepete koyuyor.
Bu hadsizliğe söyleyecek çok söz var. Şimdilik şu kadarını kaydedeyim.
Hepsi, tarihin sicilinde kayıtlı duruyor.
Bir: Fethullah’la aynı bağın mahsulüsünüz.
İki: Yeşil kuşak projesinin çocuklarısınız.
Tayyip Bey’in deyimiyle, “Allah sizi affetsin”.
***
Gelelim Humeyni benzetmesine.
İki şey noksan: Siyaset bilinci, diplomasi terbiyesi.
Tanrı, Bekir Beylere biraz nasip eder inşallah.
***
Humeyni evet şeriatçıydı. Fakat anti-emperyalistti.
ABD’nin İran’daki hakimiyet zincirini parçaladı.
Gülen’i illa birilerine benzetecekseniz, fazla uzağa gitmeyiniz. Ankara’da bolca var.
***
İşin bir de diplomasi boyutu var.
AKP, komşularımızla barışmayı gerçekten istiyor mu?
Cevabın “evet” olduğunu farzediyorum.
Öyleyse, komşumuzun liderine küfretmeyin lütfen.
Çünkü: Gülen’i Humeyni’ye benzetmek İran’da öyle anlaşıldı.
Bu yol Asya Cephesi’ne değil, yine Washington’a götürür.
***
Sonuç: Darbeye karşı Türkiye’nin devlet ve millet birikimi harekete geçmişti.
AKP liderliği yine başarıyor! Elinde balyoz, milli birliği parçalıyor.
Bakar mısınız: ABD’nin hesaplarını konuşmamız, yazmamız gerekiyor. Türkiye’nin nasıl direneceğini de.
Fakat: AKP, Cumhuriyetçileri iç hesaplara zorluyor.
Son söz: Türkiye’yi böyle yönetemezler.