19 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 14°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Bu medyanın başına daha gelecek var!

Ufuk Söylemez

Ufuk Söylemez

Eski Yazar

A+ A-

Geçen gün (10 Ocak 2016) “10 Ocak Çalışan Gazeteciler” günüydü.Yazılı ve görsel medya çalışanlarının ve basın emekçilerinin halkın haber alma ve ifade özgürlüğü yolunda katlandıkları zorlukların, karşı karşıya kaldıkları baskı ve haksızlıkların giderek arttığı ve tahammül edilemez boyutlara ulaştığı gerçeği bir kez daha gündeme getirildi.Ama medyaya egemen olan patronaj ve editöryal zihniyet bu haliyle sürdüğü müddetçe gelecek için umutlanmamız için hiçbir sebep gözükmüyor.Neden mi?Geçen hafta İstanbul’daydım. Basın Konseyi ve Milli Merkez tarafından müştereken, düzenlenen “Basın ve ifade özgürlüğü” paneline katıldım.Panelde eski TBMM Başkanı Sn. Hüsamettin Cindoruk’un açılış konuşmasını takiben, Basın Konseyi Başkanı Sn. Pınar Türenç, İstanbul Barosu Başkanı Sn. Ümit Kocasakal, Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu ve Prof. Dr. Süheyl Batum’un birbirinden önemli bilgi-tespit-değerlendirme-öneri ve yorumlarını izleme fırsatını bulduk.Ama gelin görün ki, “Basın ve İfade Özgürlüğü” paneli artık “medya” başlığı altında tanımladığımız yazılı ve görsel basın tarafından görmezden gelindi, sansür edildi, haber ambargosuna uğratıldı maalesef.Bu panele her zamanki demokrat ve dürüst tutumuyla, televizyonlar ve yazılı basın arasında sadece ve yine Ulusal Kanal ve Aydınlık Gazetesi geniş biçimde yer verdi. Merkez medya televizyonlarından ise bir tek FOX TV geniş ve ayrıntılı biçimde haber yaptı. Köşe yazarları içinde ise, yalnızca Hürriyet gazetesinin değerli yazarı Sn. Yalçın Bayer bu paneli köşesinden duyurdu.İnternet medyasında ise, Oda TV her zamanki duyarlı ve dikkatli haberciliği ile paneli okurlarına yansıttı. Yine İnternet medyasında birkaç İnternet sitesi de panele haberleri arasında yer verdi.Ama ne yazık ki, adına “Merkez medya” denilen ve hala kendisine büyük bir güç ve önem vehmeden medyanın bu panele kayıtsızlığı, tek kelime bile yer vermemesi, sansür etmesi ve haber ambargosu uygulaması karşısında, insan yazacak kelime, edecek söz bulamıyor.Ülkenin millici-yurtsever-demokrat önde gelen aydınları, siyaset ve devlet adamları, akademisyenleri, gazeteci ve yazarları “Basın ve İfade Özgürlüğü” adına gayret sarf edip, gündem oluşturmaya çalışıyor. Basın ve medya kuruluşları ise bunu -haberleri olmasına ve davetli olmalarına rağmen- görmezden geliyor, yok sayıyor, sansür ediyor. Ne büyük çelişki değil mi?Artık ülkeyi geriye götüren, içi boşaltılmış, bu basit sözde sandık demokrasisi içinde bile medyanın 4’üncü kuvvet olma halinin ve ihtimalinin kalmadığını da bu vesileyle, ibretle ve üzüntüyle görüyoruz.Gözleri kısa vadeli çıkar ve menfaatlerinden başka bir şey göremeyen, çıkarcı holding patronlarının elinde, her gün iktidardan tabiri caizse “dayak” yiyip, baskı gören, aşağılanan, haksızlığa uğrayan medya, cumhuriyetçi-millici ve demokrat aydınların medya lehine verdikleri ve aydın özverisiyle-risk alarak mücadele ettikleri konularda bile suskun, seyirci kalabiliyor ve hatta hasmane olabiliyorlar.Ne direnebiliyorlar, ne de direnen yürekli yurtseverlere ekranlarında ve sayfalarında yer verebiliyorlar.Bu gidişle, havuza-yandaşlığa-partizanlığa-yobazlığa ve gericiliğe teslim olan, medyanın neredeyse tamamının bu bataklığa sürüklenmesi kaçınılmaz görünüyor.Bu medyanın da, bu medya patronlarının da daha başlarına gelecek var bence.Çünkü, bu kafayı değiştirmedikleri sürece, kasaba kurnazlığı, tavşana kaç, tazıya tut uyanıklığı ve/veya idarei maslahatçılıkla gidebilecekleri bir yer kalmadı artık.