25 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 24°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Bu mu yerli bu mu milli

Soner Polat

Soner Polat

Eski Yazar

A+ A-

İngiltere’de bir kuruluş var! Adı, “Democratic Progressive Institute (Demokratik İlerleme Enstitüsü)!” Bu kurum gayrı resmi olarak, “PKK’nın İngiltere temsilciliği” olarak adlandırılıyor. Yerli (!) ve milli (!) AKP, bu kuruluşta kuvvetli bir heyetle adeta gövde gösterisi yaptı. Bir dönemin güçlü bakanları Taner Yıldız, Mehdi Aker ve Efkan Ala’dan oluşan heyet Londra’yı salladı! Ama bence iki isim daha ilave edilseydi, daha büyük sükse yaparlardı. Ahmet Davutoğlu ve Beşir Atalay bu heyete çok yakışırdı! AKP, acaba emperyalist başkentlere niçin göz kırpmaya başladı? Ne gibi mesajlar vermeye çalışıyor? Oslo’nun dereleri bu saatten sonra yukarı akar mı?

SİYASİ, SOSYAL VE HUKUKİ TEOREM

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Erzurum’da ortaya ilginç ve dikkat çekici bir sosyal, siyasal ve hukuki teorem koydu: “Başkalarına uyguladıkları kıstaslar kendilerine uygulansa, AKP’lilerin yüzde 75’i FETÖ’den hapse girerdi!” Bu teoremi ispatlamak için deney gerekir. Ama yine de bu satırları okuyunca insanın aklına ilk önce, “Ne istediniz de vermedik!” geliyor. Tabii ki Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ’ın, “Meclis kürsüsünden yaptığı edebiyat şaheseri olan sular seller gibi FETÖ güzellemeleri de” unutulmamalı! “Büyük bir kıymettir; bilgedir; milli ve manevi değerlere bağlı nesiller yetiştirmektedir; her şeyi açık olarak devlet denetiminde yapıyor; çete diye itham ederseniz, ona haksızlık yaparsınız...” Sakın hemen beni demokrasi düşmanı olarak nitelemeyin! Kürsü dokunulmazlığına ben de saygı duyuyorum! O kürsüden gülen de övülür, ağlayan da! Bu gibilerin yerlilik ve milliliğinden hiç şüphe edilir mi?

TEVBE-İ NASUH! (EN KALBİ TEVBE)

Yeni Akit gazetesinin bilgi küpü (!) yazarı Yusuf Ziya Kavakçı tarihi (!) bir yazı kaleme aldı: “Gülen Türkiye’ye dönmelidir. Açık bir beyan ile ‘... Erdoğan ve arkadaşlarının iyiliğini aldık, suiistimal ettik, yanlış ettik, tevbe, hem de tevbe-i nasuh ile tevbe ediyorum’ demelidir. Ve Türkiye’de köyüne dönmelidir.” Bu arkadaşların genel zihniyeti budur! Kendilerini dev aynasında gördüklerinden, tevbe ile sonsuza dek adaletten kaçacaklarına inanırlar. Her türlü naneyi yiyip, “Rabbim beni affetsin.” derler. Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner.

Bu zat-ı muhteremin muhterem kızı Ravza Kavakçı AKP Genel Başkan Yardımcısıdır. 28 Şubat davasındaki vicdanları yaralayan karardan sonra sevinç içinde, “Demokrasi için önemli bir gün!” demişti. Bu zihniyetin hukuktan anladığı budur: “Gülen’e tevbe, vatanseverlere müebbet!” Diğer muhterem kızı Merve Kavakçı, üstün nitelikleri (!) nedeniyle Malezya’ya büyükelçi olarak atanmıştır. Merve Kavakçı’nın ABD vatandaşı olduğu iddia edilmişti. Ne önemi var? Nasıl olsa patronlar yerli ve milli değil mi? Görüldüğü gibi, Kavakçı soyadı ile AKP ayrılmaz şekilde iç içe geçmiştir. Kavakçı soy isminin yerlilik ve millilik ile olan bağını okurlarımın takdirine bırakıyorum...

TEK BİR DENEYE BAKAR!

Aristo (MÖ 384-322), “bir cismin düşme hızının o cismin ağırlığına bağlı olduğunu” ileri sürmüştü. Diğer bir ifade ile “belirli bir yükseklikten aynı anda bırakılan iki kilo ağırlığındaki demirin bir kilo ağırlığındaki demirden daha önce yere düşeceğini” iddia ediyordu. Deneyle tanışmadığından insanlık bunu neredeyse 2000 yıl sorgulamadan doğru kabul etti. Ta ki Galilei Galileo (1564-1642) eğik Pisa kulesinin tepesine çıkıncaya kadar! Galileo elindekileri aşağı bırakınca şunu gördü: “Benzer cisimler, ağırlıklarına bakılmaksızın aynı anda yere ulaşıyor!” Temel Karamollaoğlu’nun teoreminin doğruluğunu ya da yanlışlığını öğrenmek için insanlık 2000 yıl daha mı bekleyecek? Bence bu kadar uzun sürmez! Çünkü o dönemde deney yoktu. Tek bir deney bile yeterli olur. Ama yine de bu soruya en doğru cevabı bizler değil, ancak hukukçular verebilir.

AKP’de rimeller dökülmeye, gözaltı şişlikleri açığa çıkmaya başladı. Yerlilik ve millilik balonu hızla sönüyor. FETÖ ile mücadelede geniş gri alanlar oluştu. Haçlı’ya alkış ve şeker fabrikalarının satışı Türk milletini uyandırdı. Zaten iktisaden milli olmayan hiçbir yerde milli olamaz! Bakalım, bu bozuk düzen daha ne kadar devam edecek?