24 Nisan 2024 Çarşamba
İstanbul 25°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Bu soruyu çok soracaksınız: El Kaide pusudan niçin çıktı?..

Mehmet Faraç

Mehmet Faraç

Eski Yazar

A+ A-

Örgüt-mekân-eylem... Çeyrek asırdır terör örgütlerini izleyen bir gazeteci olarak analizler yaparken bu üçgeni oluşturan paradoksa hep dikkat ettim...

Şiddetin 30 yıldır hâkim olmaya çalıştığı bir ülkede; kim, nerede, nasıl eylemler yapabilir, nasıl bir kapasiteye sahiptir acaba?..

Bu sorunun yanıtı için Ulukışla’da devlete saldıran El Kaide kuşkulusu militanların davranış biçimleri de çok çarpıcı ipuçları veriyor...

O El Kaide ki, 15-20 Kasım 2003’te İstanbul’da, 4 bombalı intihar saldırısıyla 60’tan fazla yurttaşı öldüren örgüttür...

O El Kaide ki, 25 Ocak 2008’de, Gaziantep’te polisle 12 saat çatışabilecek pervasızlıkla eğitilmiştir... Bir polisi şehit eden 4 terörist öldürülmüştü...

O El Kaide ki, 9 Temmuz 2008’de, İstanbul’daki ABD Konsolosluğu’nu basarak üç güvenlik görevlisini şehit edebilecek kadar sinsidir... Çatışmada 3 militan da öldürülmüştü...

Türk El Kaidesi’nin Anadolu topraklarındaki şaşırtıcı ve ürkütücü eylemlerine onlarca örnek verebiliriz... Hem de radikal dinci Hizbullah terör örgütünün, 17 Ocak 2000’deki çöküş başlangıcıyla birlikte, “Hizbulkontra”nın El Kaide saflarında yönetici konumuna kadar yükseldiği bir süreçte!..

KASETTEN İKİ GÜN ÖNCE!..

El Kaide de, 15-20 Kasım 2003’te İstanbul’da gerçekleştirdiği eylemin ardından dağılma sürecine girmişti... Ta ki Suriye’deki emperyal taşeronluk başlayana kadar...

Çünkü Suriye’deki iç savaş kışkırtıcılığı yalnızca El Kaide’nin Ortadoğu ve Afrika kaynaklı türevlerinde değil, Türk El Kaidesi’nin pusudaki birimlerinde de bir devinim yarattı...

Güvenlik birimleri, 500’den fazla Türk militanın Suriye’de çatışmalara karıştığını, en az 50’sinin öldüğünü saptamıştı...

Peki, Ulukışla’da, 2 güvenlik görevlisi ile bir sürücüyü katleden dinci militanlar kimdi?.. El Kaideci cihatçılar kuşkusuz başı çekiyor... Aslında PKK’nın Amanos birimlerinin eylem sınırında, ağır mühimmatla seyir halindeyken saptanan teröristlerin söz konusu bölgede barınmaya gitmediği çok net biliniyor?..

Peki, geçen yıl Cilvegözü

ve Reyhanlı’daki bombalı saldırılarda onlarca yurttaşı katleden örgütün “Alman pasaportlu” bu tehlikeli eylem hücresi nereden gelip nereye gidiyordu?.. Güvenlik birimleri, hedefin Ankara olduğunu söylüyor... Kimi kaynaklar ve hükümet yetkilileri ise ısrarla “İstanbul’a dikkat”

çekiyor...

Teröristlerin iki metropolden birini hedef aldığı çok net... Ancak belli ki, barınmanın ve lojistik destek almanın çok daha kolay olacağı İstanbul ilk hedefti...

Neresi peki?.. Bu soruyu kuşkuya bulaştıracak o kadar karmaşa var ki... AKP’nin, “Haşhaşi” dediği cemaate yönelik taarruzunun zirve yaptığı bir dönemdir bu günler!..

Beşar Esad’ın El Kaide saflarını dağıttığı bir dönemde Türkiye’ye sızmıştır bu teröristler!.. Ve de en

önemlisi; Türkiye’nin “kaset-şantaj-örgüt” üçgeninde, yerel seçimlerin bile tehlikede olduğu bir süreçte...

Unutmayınız ki; bizzat Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler’in de bile dört gün önce, “Çok önemli olaylar yaşanabilir” dediği bu süreçte, tam teçhizatlı teröristler, pervasızca metropol yoluna düşmüşlerse, kuşkunun ivmesini sakın ola indirmeyin!...

Çünkü hedefin, İstanbul’da, siyasi partilerin yapacağı son ve en büyük mitinglerden biri olduğu kuşkusu ağır basıyor!.. Peki; “25 Mart’ta çıkacak şok bir kaset”le sarsılacağı iddia edilen AKP’nin 23 Mart Pazar günü İstanbul Yenikapı’daki mitingi mi acaba?.. Yoksa önemli bir hedefe suikast mı?..

SUİKAST TİMİ KİMİN TAŞERONU?..

Bir El Kaide grubunun tam teçhizatla Türkiye’ye sızması ve metropol yollarında kaos haberi vermesi, radikal dinciliğin sıradan hücrelerinden birinin kontrolsüz eylemi olamaz...

El Kaide böylesi bir girişimde pek bulunmadı... Dinci grup her eylemini en ince ayrıntısına kadar planladı, sabırla çalıştı ve pervasızca uyguladı...

O yüzden Ulukışla’da kan akıtan militanlar, aralarında “susturucu” bile bulunan teçhizatlarını hangi karanlık kaos için kullanacaklardı sorusu ne kadar önemliyse “kimin taşeronu” sorusu da bir o kadar vurucudur...

Türk güvenlik birimleri gaflete düşerek yalnızca bu grubun, belki de yakında unutulacak bu eyleminin hedefini saptamaktan çok, arkasındaki kışkırtıcı iradenin pusulasını ele geçirmeli...

Aksine El Kaide’de eylem yapacak hücre çok... Onlara lojistik destek verecek birimler de ne yazık ki yurdun dört bir yanında pusudalar...

AKP’nin yeniden başarı, muhalefetin ise alternatif yarışçı halinde olduğu bir ülkede, herkesin kafasında “yerel seçim yapılabilecek mi” sorusu dolaşırken; El Kaideciler’in bu girişimini “kim planladı”, “kim finans etti” ve “düğmeye kim bastı” sorusu aydınlanmadıkça önümüz, çok daha karanlıklara gebedir...

PERİNÇEK 6 YIL SONRA NE DİYECEK?..

İşçi Partisi lideri Doğu Perinçek “Ergenekon tertibi”yle zindana atıldıktan sonra hücresinde hiç boş durmadı... Kolları zincirliydi ama kalemini hiç bırakmadı...

Perinçek, küçücük bir odada Türk ve dünya siyaseti için önemli pencereler açtı, çarpıcı analizler yaptı, öngörülerde ve uyarılarda bulundu...

İşte bu sırada; son 6 yılda Türkiye’de çok şey değişti... İnternet yaşama egemen oldu, 6 yıl önceki çocuklar artık “Gezi” gençliği... Yani bu dönemde siyaset, toplumun her kesiminde neredeyse birinci sıradaki tartışma konusu haline geldi...

İşte Türk siyasetinin farklı bir penceresi olan İşçi Partisi de bu süreçte ciddi bir devinim yaşadı; hem AKP’ye hem de kumpaslara karşı direncin öncüsü oldu...

Perinçek’in bugün saat 15.00’te, Kadıköy İskelesi’nde, Pazar günü ise saat 14.00’te İzmir Gündoğdu Meydanı’nda yapacağı mitingler bu nedenle de çok önemli...

Doğrusu siyasetin yeni seçeneklere gebe olduğu bir Türkiye’de; tam 6 yıl sonraki ilk mitinginde ne diyecektir Perinçek?.. Ben de bu “Birlik ve Dirlik Mitingi”nde verilecek mesajları çok merak ediyorum...

30 Mart’tan sonraki siyasi karmaşada, yeni güzergâhlar açılırken Perinçek’in söyleyecekleri hiç kuşkunuz olmasın AKP’den kurtulmak isteyen, cumhuriyetçi bir duruşu gözleyen herkesi çok ilgilendirecektir...