29 Mart 2024 Cuma
İstanbul 18°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Bundesliga'da sevinç ve gözyaşı

Yaşar Arslan

Yaşar Arslan

Gazete Yazarı

SAYIN Aydınlık okurları ve futbolseverler, Almanya 1'inci Futbol Ligi yani "Bundesliga"da 2020-2021 sezonunun şampiyonu Bayern Münih oldu. Bayern Münih, ardı ardına 9'uncu toplamda 31'inci Bundesliga şampiyonluğunu büyük bir coşkuyla kutladı. Onlar mutluluğun tadını çıkarırken; Suat Serdar, Mehmet-Can Aydın, Can Bozdoğan ve Kerim Çalhanoğlu gençlerimiz, forma giydikleri Schalke 04'ün lig sona ermeden küme düşmesi sonucu gözyaşlarına hakim olamadı. Seneler önce Mesut Özil ile Hamit ve Halil Altıntop ikiz kardeşlerin de top koşturduğu ve hatta 1998-99 sezonunda Trabzonsporlu milli futbolcumuz Hami Mandıralı kardeşimizin de futbol oynadığı Schalke 04 kulübü Bundesliga'ya veda etti.

ÇOCUKLUK YILLARIMDAKİ FUTBOL...

Bayern Münih camiasına şimdi sevinç ve coşku hakim. Schalke 04'te ise hüzün var. Futbolun güzel ve acımasız bu iki yanını düşünürken aklıma çocukluğumda mahalle aralarındaki arsacıklarda oynadığımız futbol maçları geldi. Anne, baba, abi, amca ve/veya yoldan geçenlerin durup da seyrettiği maçlarda bağırış çağırışla top peşinde koşmanın mutluluğunu bir kez daha yaşarmış gibi oluyorum sayın okurlarım. Özlüyorum da.

GENÇLİK YILLARIMDAKİ FUTBOL...

Mahalle aralarında öğrendiğimiz futbol kulüp bazına dönüştüğünde, büyük kulüplerin genç takımlarında futbol oynamak mutluluğun en mükemmeli ve ilerisi için büyük bir ümit oluyordu hepimize. "Menajer" kelimesinin ne olduğunun henüz bilinmediği o dönemde transfer görüşmeleri antrenör ve kulüp başkanları ile futbolcuların yakınları arasında yapılır ve para hiç konuşulmazdı. Sonunda hayırlısı olsun deyip el öpülür, eve gidilirdi. Sonradan kulüpte bir yöneticinin, "kulübe uğra maaşını al" sözleri bütün vücudumuzda tutukluk yapardı. O zamanlarda aldığımız 375 lira aylıkla mutluluktan uçardık. Gençlik zamanımızın en popüler futbolcularından milli takım ve Fenerbahçe kaptanı rahmetli Lefter Küçükandonyadis abinin kulübünden aldığı 53 bin lira, gazete manşetlerinden büyük puntolarla verilerek sayfaları doldurmuştu günlerce.

O GÜN BU GÜN DERKEN...

Günümüzde masaya oturmayı angarya görerek transfer görüşmelerine menajerlerini gönderip sonradan foyası meydana çıkan futbolcular ve bu futbolculara verilen milyon avrolar var kulüplerimizin gündeminde. Bizim kulüp futbolumuzda olmasa da dünya ve Avrupa'da birçok futbol kulübünü satın alan büyük şirket sahipleri ve prenslerin, hem gösteriş hem de paralarını ikiye, üçe katlama istekleri var; spora yolsuzluk getiren. FIFA ve UEFA'nın yolsuzluklarının yanı sıra para yarışından kopmamak amacı ile kavgaya soyunan kulüpler, futbolun ilk dönemi ile kıyaslandığında hayal kırıklığına uğratıyor bizi.

"Sen yaparsın da ben yapamaz mıyım" düşüncesi ile futboldan daha fazla para kazanmayı amaçlayan, yeni yeni futbol oluşumlarını gündeme getirmeye çalışan, sporun ve futbolun ruhundan yoksun birtakım sömürücüler...

Eskiden bir laf vardı, "Olacaksan ya popçu ya da topçu ol" diye. Ancak sayın okurlarım, bunlarda her ikisi de var maalesef.

Kalın sağlıcakla...