16 Nisan 2024 Salı
İstanbul 26°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Bunlar mı Anayasa yapacak?

Soner Polat

Soner Polat

Eski Yazar

A+ A-

Hürriyet manşetten girdi! AKP 12 kişilik bir Anayasa Yazım Komisyonu kurmuş... Bir otelde kampa alınmışlar. Sızan bilgiler bir felaket! Yangından mal kaçırmaya hazırlanıyorlar. Cadde ve sokaklarda görmüşsünüzdür! “Gençler yeni anayasa istiyor!” ilanlarını her yere yapıştırmaya başladırlar. Gördüğüm her kesimden gence soruyorum: “İstiyor musunuz?” Boş gözlerle yüzüme bakıyorlar. “Kafayı mı yedin?” der gibi!

KİM BUNLAR?
Başbakan Davutoğlu’nu biliyorsunuz... Dicle Üniversitesi’nde “Ulus devletlerle hesaplaşma vakti geldi!” demişti. Ayrıca “parçalayıcı ulusçuluk” diye bir kavram ortaya atmıştı. Siyaset bilimciler ve sosyologlar hâlâ tartışıyor! Ama korkarım ki burada da kendisini “değerli yalnızlık” bekliyor... Meclis Başkanımızın dediklerini yazsam, dudağınız uçuklar! O kadar çoklar ki hangi birini yazayım! İyisi mi ortalama bir AKP’li siyasetçi ile durumu masaya yatıralım...

BAKAN’DAN ANAYASA DERSİ
Aşağıdaki açıklamayı hem de Meclis kürsüsünden yapan herhangi biri değil, TC. Hükümeti’nin İçişleri Bakanı! Ülkedeki tüm polisler ve jandarmalar ona bağlı! Yani zor kullanan bir kurumun başında! Bu nedenle sözlerin niyet, anlam ve maksadı daha da kuvvetleniyor. Bakan’ı dinleyelim: Anayasa diyor ki, “Milletindir egemenlik, millet bu egemenliği devletin anayasal kurumları eliyle kullanır.” Katılıyor musunuz buna Allah aşkına! “Millet egemenliği milletvekilleri eli ile kullanır; referandum yoluyla kullanır. Hiçbir anayasal kurum millet egemenliği kullanma yetkisine sahip değildir; tanımıyorum!”

BAKAN’A NAÇİZANE KATKIMIZ!
Türkiye Cumhuriyeti’nde hiçbir kişi ya da organ kaynağını Anayasa’dan almayan bir yetkiyi kullanamaz! Efkan Ala ve tüzel bir kişilik olan İçişleri Bakanlığı meşruiyetini Anayasa’dan almaktadır... Bakanlık, kaynağı Anayasa’ya dayanan yetki ile devletin zor kullanan bir organı olarak görev yapmaktadır. Bizler hem Bakan olarak Efkan Ala’yı hem de Bakanlık olarak T.C. İçişleri Bakanlığı’nı tanıyoruz! Ama görüyoruz ki Efkan Ala hem kendisini hem de başında olduğu Bakanlığı tanımamaktadır. Bu öylesine güçlü ve yaman bir çelişkidir ki Hegel’in ünlü diyalektik “tez-anti tez” yöntemi bile bu konuya bir çözüm bulamaz!

BİR MANTIK SORUSU: TANINMAYANA UYULUR MU?
Ülkedeki anayasal kurumları tanımayan Efkan Ala, tanımama alışkanlığını bu kez anayasanın bütününü hedef tahtasına koyarak sürdürüyor: “Anayasa’ya yemin ediyoruz; uyuyoruz. Bu Anayasa’nın kötü bir anayasa olduğunu söylememize engel bir durum yok, olsa da tanımıyoruz! Milletin iradesini gasp etmiş, satır aralarına gizlemiştir, söküp çıkartıp millete teslim etmek bizim görevimizdir!”
Basına yansıyan metni inceleyince, bir kafa karışıklığı olduğunu görüyoruz. Yemin ettikten sonra “Anayasa’ya uyuluyor mu, yoksa tanınmıyor mu” sorusu iyot gibi açıkta duruyor! “İnsan tanımadığı bir şeye nasıl uyar?” konusunu mantık ve felsefe uzmanlarına bırakalım... Acaba, ifade etmekte bir güçlük çekilmiş olabilir mi? Türkçe garip bir lisan! Bazen yanlış anlamlar çıkarılabiliyor! Eğer, tüm kamu görevlileri Bakan gibi düşünseydi, ülkede kargaşa hâkim olmaz mıydı? Bakanlığa bağlı polis ve jandarmalar, “Bakın Bakanımız bile Anayasa’yı tanımıyor; biz de tanımayalım!” derlerse ne yaparız?

GÜRBÜZ YASALAR!
Herhalde bilinmiyor! Biz gündeme getirelim. Çıkaralım bütün yasaların Anayasa’ya uygun olması gibi zorunluluk var! Anayasa’yı tanımayan bir zihniyetin yasaları adam yerine koymasını herhalde bekleyemeyiz...Anayasa’nın ve yasaların nadasa yatırıldığı bir yönetim şekli mi arzu ediliyor? “Merak etmeyin, iki yıl sonra daha gür çıkar mı” diyorsunuz! Gürbüz yasalar! Osmanlı’nın son dönemlerinden kopya edilen “yok kanun yap kanun” dönemimden “yok kanun” dönemime mi geçiyoruz? “Şu okullar olmasaydı maarifi gül gibi idare ederdim!” diyen idareciler ilham kaynağı mı oldu?

DEMOKRATİK YARGILAMA!
Yine biz gündeme getirelim. Açıklamalardan bilinmediği anlaşılıyor! Ülkedeki yargı erki de anayasal bir kurumdur ve Anayasa’dan yetki alarak faaliyetlerini yürütür. Efkan Ala’ya göre millet egemenliğini, “milletvekilleri eli ile ya da referandum yolu ile” kullanacağına göre mahkemelerde hâkim, savcı ve mübaşir görevleri vekiller tarafından mı yapılacak? Ya da mahkeme kararları referandum ile halkoyuna mı sunulacak? Benim fikrimi soruyorsanız, bence muhteşem olur! İleri demokraside Demokratik Yargılama!

ANAYASA NEDİR, NE DEĞİLDİR?
Ulus devletle hesaplaşanlar önce onun anayasasına saldırır! Ancak unutulmasın ki anayasalar dünyanın her yerinde toplumu bir arada tutan kurucu ve kutsal mukavelelerdir. ABD, Fransa, Almanya, Rusya, aklınıza gelen her ülkede bu böyledir. Eğer bu kutsal sözleşmeler bizzat yönetenler tarafından tanınmıyorsa, diğer bir ifade ile ülkenin tarihe açılan seyrinde, ileri doğru akışı durduracak sıra dışı fırtınalar ortaya çıkmışsa, “toplumsal sözleşme” bozulmuş demektir. Bu gibi durumlarda bazı ülkelerde açık olarak belirtilen, bazı ülkelerde zımnen kabul gören yurttaşların direnme hakkı doğar...