24 Nisan 2024 Çarşamba
İstanbul 25°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Çanakkale Savaşı'nın keskin nişancı Türk kadınları

'18 Mayıs 1915 günü keskin nişancı bir Türk kızı, pusuda çarpışıyordu. Gizlendiği yerden gün boyunca ateş etti ve çok sayıda adamımızı vurdu. Ancak ...

Çanakkale Savaşı'nın keskin nişancı Türk kadınları
A+ A-

İNCİSEL AYTAR / İZMİR

Tarihin her döneminde Türk kadını erkeğinin yanında yer almıştır. Kurtuluş savaşında da cephede elinde silahı ile düşmana aman vermeyen kadın kahramanlarımızın öyküleri tarihçilerin anılarında yer bulmuştur.
Kadınlarımız silah kullanmış, yaralı askerlerin, tedavisine yardımcı olmuş ve yiyeceğini, giyeceğini de temin etmiştir.
“Kalır mı Mustafa Kemal’in kağnısı bacım
Kocabaşın yerine koştu kendini Elifçik,
yürüdü düşman üstüne,
yüceden yüceden”
Elif ile özdeşleşen binlerce kadınımız, cepheye çok zor koşullarda sırtında, kağnılarında silahı, mermiyi bebeğini, kendini feda etme pahasına taşımış milli mücadelenin kazanılmasında destan yazmıştır.
Çanakkale Gelibolu yarımadasında Mehmetçik’le birlikte omuz omuza savaşan onlarla aynı kaderi paylaşan kadınlarımızın sayısı yadsınamayacak kadar fazladır.
O dönemde keskin nişancı kadınlarımızın varlığını işgal kuvvetlerinin arşivlerinden öğreniyoruz.
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) kurucu rektörü Prof. Dr. A. Mete Tunçoku’nun, yaptığı açıklamada, daha önce inceleme fırsatı bulduğu Avustralya ve Yeni Zelanda arşivlerinde bu konuyla ilgili pek çok belgeyle karşılaştığını söyledi. Özellikle o dönemde askerlerin “Keskin nişancı Türk kadınları”, “Türk kadın savaşçıları” konularını anlatan mektup ve günlükleriyle karşılaştığını belirten Tunçoku, Avustralya Piyade Er J. C. Davies’in annesine yazdığı şu mektupta kahraman Türk kadın savaşçılarından bahsedildiğini ifade etti:
“Benim de vurulduğum 18 Mayıs 1915 günü keskin nişancı bir Türk kızı, pusuda çarpışıyordu. Gizlendiği yerden gün boyunca ateş etti ve çok sayıda adamımızı vurdu. Ancak gün batmadan bir Avustralyalı tarafından vurulmasına gene de üzüldüm. Güzel, yapılı ve tahminen 19-21 yaşlarında bir genç kızdı.”
Prof. Dr. Tunçoku, Mısır’da yayınlanan “The Egyptian Gazette” adlı gazetede yer alan ve bir askerin İskenderiye’den ailesine yazdığı mektubunda, Türk kadın savaşçılardan şöyle bahsedildiğini söyledi:
“15 Ağustos 1915 Pazar günü savaşa katıldık ve büyük bir tepeyi ele geçirme görevi aldık. Bu arada çok can kaybı verdik. Şarapnel parçaları, makineli tüfek mermileri yanı sıra, pusuda ateş eden keskin nişancı Türk kadın savaşçıların ateşi altında adeta cehennemde ilerlemek gibi bir şeydi bizimkisi. Burada çarpışanların çoğu kadın ve kız. Kendilerini yeşile boyayıp, ağaç ve bodur bitkilerle uyum sağlamış.”
Yeni Zelanda’dan savaşmak için gelen Otago Birliği’ne mensup bir askerin de savaştan sonra ülkesine döndüğünde, kendisiyle yapılan ses kayıtlı görüşme sırasında, “Bir keskin nişancı Türk savaşçısını yakalamak için operasyon düzenlediklerini, bu nişancıyı ele geçirdiklerinde şaşırıp, kadın olduğunu gördüğünü” söylediğini ifade eden Tunçoku, tüm bu örneklerin Çanakkale Savaşları’nda bazı kadın savaşçıların da rol aldığını, bunun bireysel birkaç olaydan çok örgütlü bir eylem olduğu kanısına varıldığını kaydetti.
Bütün bunların ışığında, Türk insanının direniş ve vatanseverlik aşkının kaynağının; Türk kadını ve Türk annelerinin varlığından var olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Özgürlüğümüzün ve Cumhuriyetimizin temelleri bu fedai kadınlar sayesinde atılmıştır.

Son Dakika Haberleri