25 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 22°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

‘Cennetteyim, çünkü halkıma hizmet ettim’

Tunca Arslan

Tunca Arslan

Gazete Yazarı

A+ A-

Yıllar önce, henüz 76 yaşındayken “Vakit daraldı” demiş ve mutlaka yapmak istediği bir resimden söz etmişti Fikret Otyam. Doğu Perinçek’in “Ağabey nolur bu resmi yap” dediğini de belirterek... Lenin’den Abraham Lincoln’e Mao’dan Mustafa Kemal’e Orhan Peker’den Aşık Mahzuni’ye kadar, insanlığa hizmet etmiş kim varsa görülecekti o resimde ve adı da “Cennetin Resmi” olacaktı. “Hatta Peygamber Efendimiz de yer alacak” diye vurgulamış, ölümün atına binmiş tüm o güzel insanları, kuşlar, çiçekler, böcekler, tavuskuşları arasında resmedeceğini belirtmişti. “Ben rakıcıyım ama şarap da akacak resimde, böbreğime dokunmasına rağmen şaraba da razıyım... Giderken iki şişe Tekirdağ rakısı götüreyim diyorum ama kime yetecek!” demeyi ihmal etmemiş ve eklemişti: “Ben de yer alacağım o resimde, çünkü ben de insanıma, halkıma hizmet ettim.”
‘MUSTAFA KEMAL’İN İPİNE SARILIN’89 yaşında sonsuzluğa uğurladığımız devrimci ressam, gazeteci, yazar, heykeltraş, fotoğrafçı, Aydınlık yazarı büyük usta Fikret Otyam, kara gözlü Anadolu kadınının, keçilerin, kedilerin, Taksim’de biber gazına boğulmuş Atatürk heykelinin ve kitlelerin çizeri, şimdi o resmin içindeki yerini aldı. Kimlik kartı, hayatından, ailesinden, çocukluğundan söz ederken her seferinde altını çizdiği “Biz Cumhuriyet ve Mustafa Kemal ülküsüyle büyüdük” sözlerinde gizliydi. “Bazı din büyükleri, ‘Allahın ipine sarılın’ diyor. Ben de Mustafa Kemal’in ideallerine, ilkelerine sarılalım diyorum. Her kim ki Mustafa Kemal’in ipini bırakır, yabancıların kapılarında dilenir, ülkeyi onursuzluk çizgisine getirir” diyordu ısrarla.Dostları, mücadele arkadaşları, sanatçılar, politikacılar her yönüyle anlatacak Fikret Otyam’ı. Dağ, taş, çiçek, böcek, Akdeniz, Çukurova, Güneydoğu dile gelecek... Bir de Kapıcı Süleyman anlatacak eminim ki. Antalya’daki apartmanında 11 yıl boyunca kapıcılığını yapan, yoksulluğun da dibini görmüş, konuşma ve yürüme rahatsızlığı bulunan, üç çocuk babası kapıcı Süleyman Yürük yani... Bir gün, “Hayatını bir yaz lan bakalım Süleyman, ama yalan katmadan” demiş “Üst kattaki ressam abi.” Sonuçta da “Devam Süleyman, hiç yılma, çok güzel gidiyorsun” diye diye Kapıcı Süleyman’dan bir yazar çıkarmış ortaya. 2012’de yayımlanan “Ben Kapıcı Süleyman” kitabında (Doğan Kitap) hiç adı geçmez Fikret Otyam’ın, çünkü kendisi istememiş, yasak koymuştur ama Süleyman’la, eşiyle, çocuklarıyla yakından ilgilenen, zorlukları aşma iradesi aşılayan o iyi kalpli aydın çiftin Filiz-Fikret Otyam olduğunu da bilenler bilmektedir.
‘HERKES İNANÇLA YAPACAK İŞİNİ’Yaşam felsefesi, umuda ve çok çalışmaya dayalıydı Fikret Otyam’ın. Gazeteci-televizyoncu Sedef Kabaş’la bir röportajında, “Ben umudumu hiç yitirmedim. Zaten birey de toplum da umutsuzluğa geldi mi, koy gitsin, o ülke batar. Umutsuzluk yasak insanlara, umutsuzluğa düştün mü biter” demiş, insanın umutsuzluğa kapılmamasının tek yolunun da inançla çalışmak olduğunu söylemişti: “Piyano mu çalıyorsun, 10 saat çalmalısın. Kemancı mısın, davulcu musun, gitarist misin, kunduraca mısın, herkes inançla yapacak işini ve ülkeye bir şey kazandıracak.”
‘DOĞU’NUN KARASEVDALISIYIM’Çok görmüş geçirmişti ve çok şey biliyordu Fikret Otyam... En iyi bildiği şeyi, karasevdasını ise şöyle anlatmıştı: “1953’te, Falih Rıfkı Atay, Akademi’yi bitirdiğim yıl, Dünya gazetesinde yazıişleri müdür yardımcısıydım, ‘Kuzum Otyak -hep Otyak derdi bana-, sana bilet alalım vapurla Hopa’ya kadar git gel, yaz’ dedi. ‘Doğu’yu bilmiyorum, oraya gideyim’ dedim, gittim. Bu bir karasevda. 1953’ten beri Doğu’nun karasevdalısıyım. Birisi dedi ki geçenlerde, ‘Sen Edessa’nın ressamısın’. Edessa, bugünkü Urfa... Röportajda, resimde, fotoğrafta, ezilen, horlanan Doğu Anadolu kadınını, jandarma zulmünü, kızamığı, hastalığı yapıyorum, çünkü en iyi bunları biliyorum.”