CHP adayları, AKP militanıyla yemek kuyruğunda!..

Bu köşede önceki gün yayımlanan "Sarıgül'ün kılavuzu CHP düşmanı ROK" başlıklı yazı, CHP tabanında şaşkınlık ve öfke yarattı. Doğrusu, AKP'li Rasim Ozan Kütahyalı'dan medet uman ve Erdoğan'a onun üzerinden selam gönderen Sarıgül, zaten zayıf olan inandırıcılığını tamamen yitirdi...

Bilmem farkında mısınız; Kütahyalı ve kendisinden yardım isteyen Sarıgül'le ilgili haber CHP'li Gürsel Tekin'e yakın bir internet sitesine sızdırılmıştı!.. ROK ile Sarıgül'ü aynı karede gösteren fotonun habere iliştirilmesi de, ikili arasındaki kavganın medya üzerinden yürütüldüğünü gösteriyordu!..

Dün bir kaynak, kulağıma ilginç bir yakınlaşmadan daha söz etti... Meğerse Sarıgül'ün ROK'la buluşmasından bir gün sonra Tekin de; her fırsatta CHP'ye, İşçi Partisi'ne ulusalcılara, Kemalistlere hakaretler yağdıran AKP militanı ROK'u yemeğe davet etmiş!.. Hem de Tekin'in Bağdat Caddesi'ndeki bürosunda...

İkilinin ne konuştukları henüz çok net değil ama Tekin'in de tıpkı Sarıgül gibi, "Ben cemaate daha yakınım, hayır asıl ben yakınım... ABD en çok beni seviyor; yok yok, beni çok seviyor" şeklinde vahim muhabbeti yinelemesi ihtimali çok yüksek!..

Sarıgül-ROK buluşmasını haber yapan internet sitesi; Tekin-ROK muhabbetini haberleştirir mi pek sanmıyorum!..

Bildiğimiz tek bir şey var; CHP'den İstanbul adayı olmak isteyenler de tıpkı partiyi yönetenler gibi ya AKP kalemşoru CHP düşmanlarıyla ya cemaat unsurlarıyla ya da BDP çevreleriyle sıkı fıkı olmaya çalışıyorlar!..

Ne için acaba, CHP'nin geleceğinde birileri (!) uğruna etkin olmak için mi?.. Peki söyler misiniz; bir ayağı cemaatte, bir ayağı ABD'de, bir kolu Sarıgül'de, bir kolu da BDP'de olan bir CHP; AKP karşısında halkın umudu olabilir mi acaba?..

Kılıçdaroğlu; cemaat sempatizanı, AKP'li kalemşorların dostu Tekin ve Sarıgül'ün asıl amacının CHP liderliği olduğunu anladığında çok geç olacak!.. Tabii ortada CHP diye bir şey kalırsa?

İl başkanları Kılıçdaroğlu'na gidecek

TTekin-Sarıgül kısırdöngüsünün yanı sıra Celal Doğan ve gazeteci Can Ataklı da İstanbul'dan CHP adayı olmak istiyor... Tekin-Sarıgül olacağına, "Ataklı olsun" diyen de var; şaibeliler yerine yepyeni, gerçek bir CHP'li bekleyenler de...

CHP'nin İstanbul'da görev yapmış 10 kadar il başkanı bu kargaşa ve kısırdöngünün partiyi yaraladığını ve AKP karşısında güçsüzleştirdiğini görünce harekete geçmiş...

Öğrendiğime göre, önümüzdeki günlerde hep birlikte Kılıçdaroğlu'nu ziyaret ederek partinin gidişatıyla ilgili öneri ve uyarılarda bulunacaklar.

Aldığım haber şu; il başkanları Kılıçdaroğlu'na İstanbul'da 220 bin üye için her ilçede sandık kurulmasını ve büyükşehir adayının da üyelerce belirlenmesini önerecekler...

Bence de en doğrusu bu; böylece hem şaibeli zavallılar sandığın dibine çöker hem de halk, gerçek bir partiliyi kendi eliyle belirlemiş olur...

İlhan Kesici aday mı?..

AAdı CIA'nın yan kuruluşu "Stratfor"la anılan Sezgin Tanrıkulu ve kankaları partide yarattıkları erozyonu, kendi ideolojik çevreleriyle gidermek için CHP'yi BDP'yle seçim ittifakına zorluyorlar...

Faik Tunay gibi Nurculuk sevdalısı zavallılarla Erdoğan Toprak gibilerin derdi de bir cemaat dayanışması...

Kılıçdaroğlu'nun danışmanları ise 2011'deki genel seçimde, oy beklentisi açısından sonuç vermeyen sağa açılma planını tekrarlamak için çırpınıyorlar...

Ankara'da Mansur Yavaş, İzmir'de Aytun Çıray'ı aday göstermek için medyanın bir kesimi kampanya yürütüyor... İstanbul için öne çıkartılmaya çalışılan isim de eski CHP Milletvekili İlhan Kesici...

Kesici'nin geçen hafta Uğur Dündar'ın "Arena" programındaki performansı, CHP tabanının ve medyanın dilinde... Deneyimli siyasetçi, AKP'nin ekonomik çıkmazını rakamlarla deşifre etmiş...

Dün Kesici'yi aradım; kendisi CHP'den herhangi bir adaylık teklifi gelmediğini ve bu konuda hiç kimseyle bir görüşmesinin de olmadığını söyledi...

Erzen, İlgezdi ve çöküş!..

Onlarca anket kanıtladı; CHP'ye oy veren kitlenin yüzde 80'i, kendisini "Atatürkçü, ulusalcı, Kemalist" olarak tanımlıyor...

CHP; İstanbul'da, yetersiz bir il başkanının elinde, programsız projesiz vahim gidişatı seyrederken, bir yandan da partili bile olmayan Sarıgül'ün dümen suyunda bocalıyor...

İlçeler ise kaynıyor... Bakırköy'de Ateş Ünal Erzen ve Ataşehir'de Battal İlgezdi gibi kamuoyunun artık yoğun tepkisini çeken isimler, iki bölgede de partide derin erozyon yaratmaya devam ediyorlar.

Yeşil alanların yağmalanması, tuhaf ihale işleri ve bürokratlar, mahkemelerdeki kuşkulu dosyalar Bakırköy ve Ataşehir'de, CHP tabanında infial yaratıyor.

CHP'nin; AKP karşısında ancak 3 bin oyla alabildiği Ataşehir Belediyesi'nin, İlgezdi ile birlikte büyük risk içerdiğini tüm parti tabanı konuşuyor.

Belediyenin kültür merkezini bile satan halktan kopuk, başarısız başkanlar arasında liste başı olan Erzen ise şifreli makam kapısının ardında purosuyla keyif çatarken, "burayı nasıl olsa CHP alır" gafletiyle tabandaki erimeyi körüklüyor.

Umut güçbirliğinde...

İşçi Partililer, geçtiğimiz haftalarda CHP liderini de ziyaret ederek cumhuriyetin tehlikede olduğunu ve

ilk yerel seçimlerde bir "güçbirliği"nin AKP karşısında ciddi seçenek yaratacağını söylediler.

İdeolojik erozyon, her kafadan bir ses çıkması, muhalefet yetersizliği, bölücü-gerici çevreleri küstürmeme uğruna cumhuriyet karşıtı planlara yönelik sessizlik CHP tabanında tepki yaratırken; "yeni platform" arayan kitleler "güçbirliği"ni artık daha da önemsiyor...

CHP; küstürdüğü ulusalcı-Atatürkçü kitlelerden gidecek oyları BDP-cemaat çevreleriyle kapatacağı gafletine düşerse partinin vay haline...

CHP acilen özüne dönmeli... Bunu yaparken de ilk yerel seçimde AKP'nin kıl payı kazandığı belediyeleri geri alabilmek için de, cumhuriyetçi partiler ve örgütlerle işbirliğine gitmeli...

Sonradan pişmanlık hiç fayda etmeyecek... Kitleler bu konuda beklenti içinde ama şaibeli adayların yarattığı yıkımdan bir türlü kurtulamayan CHP yöneticileri bakalım ne zaman uyanacak?..