CHP nasıl iktidar olur?.. İşte strateji...

Türkiye'nin ana sorunları belli... Bu ülkede işsizlik, ekonomik sorunlar, eğitim karmaşası, gençliğin bunalımları, terörün yarattığı kaos ciddi boyutlarda ama tüm bunlardan önemlisi de cumhuriyet, siyasal bir kuşatmanın sinsi karanlığında hızla elden gidiyor...

Döneği, liboşu, işbirlikçisi her ne kadar "gitmez bir yere" densizliğiyle, yıkım ekipleriyle kolkola yürümeye devam etse de, ülkede dikkatli bir kitle cumhuriyetin geleceğiyle ilgili olumsuzlukları kaygıyla izliyor, umudunu yitirmeden çözüm yolu arıyor...

Ve tüm bu siyasal ve ideolojik çıkmaz içinde; çözüm arayanların, rota gösterenlerin tamamı, Meclis'teki en büyük muhalefet partisi olan CHP'nin daha etkin olması, daha dik durması ve daha donanımlı bir yapıya kavuşması için de çaba harcıyor...

Herkes biliyor ki; CHP son dönemde bu beklentilere yanıt veremediği için sürekli seçim hezimetleri yaşıyor ve ne yazık ki kitlelerden de uzaklaşıyor...

Oysa toplum, etkin bir direnç merkezi ararken, 4 seçimdeki 4 hezimete rağmen CHP'ye halen kurtuluş misyonu yüklüyorsa, Genel Merkez yönetiminden parti örgütlerine ve en önemlisi de duyarlı delegelerine kadar ana muhalafetin her birimine büyük görevler düşüyor...

CHP, tıpkı 1970'in sonlarındaki gibi yeniden umut olmak istiyorsa, kendi köklerine bağlı, rotasında yürüyen, değerlerine ve kadrolarına sahip çıkan AKP'ye karşı dik ve kararlı mücadele eden bir yapıya bir an önce kavuşmalıdır...

DELEGE KURTULUŞ ROTASINDA...

Artık herkes kabul ediyor ki; toplumun umut gördüğü bir ana muhalefetin içinde, partinin ideolojisine ters duranların olması yalnızca CHP'ye zarar vermiyor, kitlelerde büyük bir yılgınlık da yaratıyor...

Türkiye'de milyonlarca insan "cumhuriyet, Atatürk; laiklik ve ülke bütünlüğü" kaygılarıyla, tüm hezimetlere rağmen CHP'ye oy veriyorsa, ana muhalefet yönetiminin bu beklentileri tersine çevirecek bir yapıdan kaçınması gerekiyor...

CHP; iktidara yürüyebilmek için sağdan, soldan, her türlü inanç ve etnik yapıdan cumhuriyete bağlı her kesimleri kucaklarken, kendi ideolojisinden sapmadan hareket etmeli ve "sol, emek, özgürlük" diyen gerçek bir sosyal demokrat parti olarak yapılanmalıdır...

Haftasonu yapılacak kurultayda, CHP'nin duyarlı delegeleri her türlü kaygılarını bir tarafa bırakarak CHP'yi büyütecek bir yönetimi göreve getirirlerse, hiç kuşkunuz olmasın yalnızca ana muhalafetin değil, ülkenin geleceği açısından da çok önemli bir iş yapmış olacaklar...

İÇİŞLERİ BAKANLIĞI UYUYOR MU?..

Adana'nın Ceyhan ilçesinden IŞİD terör örgütüne katılan 28 yaşındaki Orhan Dağ, Suriye'de çıkan bir çatışmada öldürülmüş... Baba Fadıl Dağ Suriye'ye gitmiş ama oğlunun cesedini alamamış...

Kocaeli'nden IŞİD'e katılan ve "Türkiye İslam devleti olana kadar dönmeyeceğim" diyen Ahmet Beyaztaş'ın annesinin öyküsü ise dünkü Aydınlık'taydı... Fezile Beyaztaş, "Devlet oğlumu bulmak için bişey yapmıyor" diye isyan etmişti...

IŞİD'in katliamları dünyanın duyarsızlığı nedeniyle nasıl sıradan hale geldiyse, örgüte Türkiye'den katılımlarla ilgili haberler de bir o kadar sıradanlaştı...

Bu konuda çelişkili ancak vahim bilgiler var... Kimi kaynaklar IŞİD saflarında en az bin Türk militanın savaştığını ve yüzlercesinin de öldürüldüğünü söylerken, dün Konya'dan gelen bir haber de çok ürkütücüydü...

Oğlunu IŞİD'in elinden kurtaran bir baba, "Konya'dan yüzlerce gencin terör örgütüne katıldığını, ancak polisin bunları önlemek için çaba göstermediğinden" yakınıyordu...

Türkiye'nin; hücreleri, binaları, birimleri ve lojistik koridor tartışmaları nedeniyle IŞİD'in önemli bir üssü haline geldiği anlaşılırken, acaba İçişleri Bakanlığı bu örgütün yurt içindeki yapısı ve dış bağlantılarıyla ilgili ne yapıyor?..

Yaşamın bu kadar içine giren bir terör örgütünün tıpkı geçmişte Hizbullah ve El Kaide'nin yaptığı gibi büyük katliamlara imza atması mı bekleniyor?..

Diyeceksiniz ki, Hizbullah liderlerinin salıverildiği, PKK'nın ise neredeyse terör örgütü listesinden çıkarılmak istendiği bir ülkede, "IŞİD'in lafı mı olur?.."

ADANA'DA ALTIN KOZA HEYECANI...

2014, Türk Sineması'nın 100. yılı... Türkiye'nin önemli bir sinema etkinliği olan 21. Altın Koza Uluslararası Film Festivali, 15 Eylül'de "100. yıl" temasıyla başlayacak...

Festivalin tanıtım toplantısı dün İstanbul'daki Çırağan Sarayı'nda yapıldı... Basın mensupları, yazarlar, oyuncular, sinemacılar ve Adana medyası toplantıya akın etmişti... Heyacanlarını bizzat gördük...

Altın Koza'ya bu yıl uzun metrajlı film yarışması için 45 film başvurmuş, 12'si finale kalmış...

Ulusal uzun metrajlı film, ulusal öğrenci filmleri ve Akdeniz ülkeleri kısa film yarışmasının yapılacağı festivalde toplam 630 bin lira ödül dağıtılacak...

Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü'nün sinemaya kişisel ilgisi de bu yılki festivalin daha coşkulu geçmesini sağlayacak gibi görünüyor...

Film gösterimleri, konserler, yarışmalar, sinema atölyesi, ve sergilerle dopdolu geçmesi planlanan festivalle ilgili bilgi veren Sözlü; "Popüler kültürün egemen olduğu dünyada, kendi kültürünü yaşatmak isteyen bir ülke için sinema önem taşıyor"dedi.

Altın Koza A.Ş. Başkanı Candan Yaygın ise "Özel hazırlanmış salonlarda engelli vatandaşlarımıza sinema izleteceğiz. 70 bin öğrencinin filmleri izlemesi için çalışıyoruz. Festivalde 205 film gösterime girecek" diye bilgiler verdi...

İstanbul'daki basın toplantısından da anlaşıldı ki, Adana Belediyesi, Altın Koza'ya iyi hazırlanmış...

Belediyenin Kültür Dairesi Başkanı Ozan Aksu'nun "organizasyon için 150 kişi çalışıyor" demesi de projenin önemini gösteriyor...