26 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 17°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

CHP’deki ideolojik değişim durmuyor!..

Mehmet Faraç

Mehmet Faraç

Eski Yazar

A+ A-

Cumhuriyet tehdit altındayken, CHP de diğer kurumlar gibi sinsice dönüştürüldü mü?..

Bu sorunun yanıtını artık herkes biliyor; birçok çevre, Deniz Baykal’a yönelik iğrenç kaset tezgâhının asıl amacının CHP’nin lideri değil, ideolojisi olduğunda hemfikir...

Ancak kimse sakın ola bunun yalnızca bir ideolojik değişim-dönüşüm dayatması olduğunu söylemesin!... Çünkü Kemal Kılıçdaroğlu’nun, kendisini genel başkanlık koltuğuna oturtan il ve ilçe başkanları, milletvekilleri ve delegelerin neredeyse yüzde 80’ini değiştirmesi de çok düşündürücüydü!.. Bunun vahim sonuçları 12 Haziran seçim sonuçlarındaki şok yenilgiyle zaten dışa vurdu...

Ancak CHP’deki asıl sıkıntı ideolojik şaşkınlık... Yani Atatürk’ten hızla uzaklaşmak!.. Kılıçdaroğlu ve eki-

binin göreve gelmesinin yarattığı umut dalgası fazla sürmedi... Son dönemde bu umudu ne pahasına olursa olsun gerçeğe dönüştürme anlayışıyla, ne yazık ki her türlü vahim zikzak da yapılabiliyor!..

Örneğin; Diyarbakır’daki kendi köyünden bile oy alamayan PKK’lıların avukatı Sezgin Tanrıkulu’nun, CHP’ye başta İstanbul olmak üzere birçok bölgede nasıl oy kaybettirdiği seçim sonuçlarında yazıyor... Tanrıkulu’nun, CIA’nın yan kuruluşuyla ilişkisi de tabandaki eroz-yonun üzerine tüy dikti!..

Muhalefetin cemaati!..

Peki, CHP’deki bu cemaat aşkına ne demeli?.. Faik Tunay adlı Nurcunun, partide yüz binlerce umut veren genç varken, adeta CHP tabanına hakaret edilerek vekil yapılması utanç verici değil mi?

Fethullah Gülen hayranı Muhammed Çakmak’ın cemaate övgü düzmesi, milletvekili adayı gösterilmesi ve ardından CHP Meclis grubunda maaşlı danışman yapılması CHP’deki ideolojik erozyonu hızlandırmadı mı?..

Parti tabanı bir baktı ki, Kılıçdaroğlu da cemaatin dış ülkelerdeki okullarını dolaşıyor, ABD’deki cemaat uzantıları parti genel merkezini ziyaret ediyor!..

Bu gelgitlerin ardından CHP li-deri ne yazık ki “polis ve yargı içinde cemaat örgütlenmesi olduğuna inanmadığını” bile söyleyebildi!..

Kılıçdaroğlu böyle davranınca Gürsel Tekin ve Erdoğan Toprak gibi sempatizanlar, cemaatin toplantıları, gazeteleri ve televizyonlarından çıkmaz oldular.

Peki, son vahim olaya ne demeli?.. AKP, emniyet içinde cemaat unsurlarının tayinlerini bile çıkartırken, Kılıçdaroğlu’nun AKP-cemaat çatışmasından rahatsız olmasına ne demeli?..

Bakınız, Kılıçdaroğlu, önceki gün Vatan gazetesinin “Gülen cemaati ile hükümet arasında bir gerginlik var deniliyor. Bu konuda bilginiz var mı?” sorusuna nasıl karşılık vermiş:

“Birisi bir iktidar, birisi hizmet (!) denilen bir taraf... Hizmet grubunun eğitim alanında, başka alanlarda ciddi bir yapılanması var. Bu yapılanmadan hükümet rahatsız anlaşılan, dershaneleri kapatacağız dediler. Neden rahatsızlar onu bilmi-yoruz. Eğer siz Gülen cemaatinin iş dünyasının gücünü kıracağım der-seniz Türkiye bundan zarar görür.”

Bunları ne yazık ki; “Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar memleketi olamaz. En doğru ve en gerçek tarikat, uygarlık tarikatıdır” diyen Atatürk’ün koltuğunda oturan CHP lideri söylüyor!.. Hem de tarikat ve cemaatleri legalleştirme pahasına!..

CHP örgütleri de, tabanı da büyük şok yaşıyor!.. Altıok adına gerçekten çok yazık!..

AKP’nin jandarması!..

Aydınlık’ın pazar günkü manşetinde çok vahim bilgiler vardı... “Polis yetmedi sıra jandarmada” başlıklı haber yalnızca AKP’nin, kendi iktidarını korumak için aldığı şoke edici yöntemleri anlatmıyordu...

O manşet hem Türkiye’nin sonbaharında yaşanabilecek olası kaosu haber veriyordu hem de Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ne hallere getirildiğini anlatıyordu.

Haberdeki bilgilere göre, “halk hareketi korkusu büyüyen AKP, PKK ile mücadele etmesi gereken 6 jandarma taburunu İstanbul’a” kaydırmıştı...

Vahim olan en önemli bilgi ise İstanbul’a kaydırılan birliklerin tamamının PKK ile mücadele edilmesi gereken Güneydoğu bölgesinden olmasıydı!..

İstanbul’daki “Gezi” eylemlerini polis içindeki cemaat unsurlarının tetiklediği iddiasının ardından cemaatin bunu bir açıklama ile yalanlaması tartışılırken, Aydınlık’ın pazar günkü haberi bu açıdan da, Türkiye’deki yönetim anlayışının hangi ellere teslim olduğunu ve tarikat-siyaset çatışmasının devlete neler yaptırdığını da yansıtıyordu...

Ne şaşırtıcı değil mi, devlet artık “cumhuriyet yıkılmasın” tepkilerinin odağı olan “Gezi” protestolarını bile PKK’dan daha tehlikeli bulmuş olacak ki, ayrılıkçı örgütlerin teslim aldığı bir bölgeyi jandarmadan arındırmaktan kaçınmıyor...

“Korku insana her şeyi yaptırır” derler ya; AKP de Haziran’da başlayan “Gezi” eylemlerinin “okulların açılmasıyla yeniden başlayacağı” endişesiyle, tehdit sıralamasını bile darmadağın edebiliyor...

Umarım Türkiye’de, jandarmayı kent merkezlerinde harekete geçirecek antidemokratik olaylar olmaz ama şunu da açıkça vurgulamak gerekir ki; ülkeyi “korku imparatorluğu”na çeviren AKP iktidarı, halkın demokratik tepkisini anlamadıkça ve cumhuriyetin idealleriyle oynamaktan vazgeçmedikçe bu ülkede “Gezi” sıkıntısı var olmaya devam edecek...

O yüzden jandarmayı oraya buraya çekmek yerine, AKP’nin kendine çekidüzen vermesi demokrasi açısından çok daha yararlı olacak...

Cumhuriyetin savcısı!..

Ne kadar onurlu bir unvan değil mi?.. Unvanında “cumhuriyet” adını taşıyan tek kamu görevlisidir savcılar... Çünkü onlar cumhuriyeti savunurlar...

Peki, cumhuriyeti cumhuriyet yapan nedir sizce?.. Ülkenin bölünmez bütünlüğü ve tabii ki bayrak...

Peki, cumhuriyeti savunması gereken bir savcı, bir resmi törende, önünden Türk Bayrakları geçerken istifini bile bozmadan ayağa kalmıyorsa, o kişi gerçekten cumhuriyetin savcısı mıdır?..

Türkiye’de bayraktan daha büyük, daha soylu ve daha şanlı bir simge olmadığına göre, Bergama Cumhuriyet Savcısı Hasan Yüksel kendini ne sanıyor acaba?..

CHP İzmir Milletvekili Birgül Ayman Güler, Bergama’daki 30 Ağustos törenlerindeki resmi geçit sırasında ayağa kalkmayan Yüksel’in saygısızlığına sert tepki göstermiş.

Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) harekete geçmesini isteyen Güler; “Ülkesinin bayrağına, Cumhuriyet’e saygısı olmayan biri, nasıl ‘Cumhuriyet Savcısı’ olabilir” diye sormuş...

Söyler misiniz; bir Türk yurttaşı, yarın Bergama Adliyesi’ne düştüğünde, kendini sorgulamaya kalkışan bu savcıya “Sen Türk Bayrağı’nı takmadın ben de seni takmıyorum” derse ne olacak acaba?..

Adalet Bakanı yanıt verecek mi buna?.. Yanıt vermezse bilin ki onun da bayrağa zerre kadar saygısı yok!..

/* Style Definitions */ table.MsoNormalTable {mso-style-name:"Normal Tablo"; mso-tstyle-rowband-size:0; mso-tstyle-colband-size:0; mso-style-noshow:yes; mso-style-priority:99; mso-style-qformat:yes; mso-style-parent:""; mso-padding-alt:0cm 5.4pt 0cm 5.4pt; mso-para-margin-top:0cm; mso-para-margin-right:0cm; mso-para-margin-bottom:10.0pt; mso-para-margin-left:0cm; line-height:115%; mso-pagination:widow-orphan; font-size:11.0pt; font-family:"Calibri","sans-serif"; mso-ascii-font-family:Calibri; mso-ascii-theme-font:minor-latin; mso-fareast-font-family:"Times New Roman"; mso-fareast-theme-font:minor-fareast; mso-hansi-font-family:Calibri; mso-hansi-theme-font:minor-latin;}