20 Nisan 2024 Cumartesi
İstanbul 14°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

CHP’nin Ortadoğu’da olması elzem

Mehmet Yuva

Mehmet Yuva

Gazete Yazarı

A+ A-

CHP Genel Başkanı, 14 Kasım 2010 Pazar günü CNN Türk’te “Ankara Kulisi” programına konuk olmuştu. Gazeteciler Fikret Bila ve Murat Yetkin’in, CHP’nin açılım ve dış politikalarıyla ilgili sorularına muhatap olmuştu. Muhterem Kemal Kılıçdaroğlu, CHP’nin, Erdoğan-Davutoğlu sultasının iddia ettiğinin aksine, Ankara’ya kapanmış bir parti olmadığını, içteki açılımlarla birlikte yurt dışında da önemli çalışmalar icra ettiğini söylemişti. O tarihte CHP adına Avrupa ve Tunus’a giden heyetlerin faaliyetlerine ve bu ziyaretlerin ihtiva ettiği öneme işaret etmişti. 5 ve küsur sene önce hâsıl olan o önemli mülakatı, Suriyeli akademisyen dostlarımla birlikte, Şam’daki evimde müşahede etmiştim. “Bu ilişkilerin CHP’ye ve Türkiye’ye muhakkak ki olumlu katkısı olur, ama bu kadarı yeterli değildir” diye yazmıştım.
Erdoğan sultası herkesten yasalara saygılı olmayı talep ederken kendisi Anayasa Mahkemesinin kararlarına saygı duymamakta, üstelik suç teşkil etmesine rağmen, tanımamaktadır. Erdoğan, bu yasa tanımaz gücünü AKP sultasının artık devleti ve toplumu “mutlak” kontrol eden ve yöneten sulta konumuna gelmiş olmasından almaktadır.
Bu “mutlak” kontrol tamahının doğuracağı sonuçlar ülke ve bölge için felaket derecesinde olacaktır. Türkiye’nin içinde bulunduğu açmaz ve başta Suriye, Irak Rusya ve hatta İran ile yaşadığımız savaş hali tüm çıplaklığı ile ortadadır. Şüphesiz Vatan Partisi’nin Rusya, İran, Mısır ve Suriye ile tahrip edilen ilişkileri düzeltme çabaları hürmet, tazim ve takdire şayan. Ancak yeterli değildir. Dini-dar ve bölücülüğün kıskacı altında tahrip edilen bölgemiz halkları mazlum milletlerin umudu olarak doğan Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran CHP’nin temsil ettiği Altı Ok cazibe merkezi olmalı ve rol model olarak temsil edilmelidir.
Gerçek şudur ki, Suriye, Mısır, Libya, Filistin, Irak, İran ve Rusya ile ciddi sıkıntılar yaşayan AKP ve Erdoğan-Davutoğlu sultası halen Ortadoğu’da en çok konuşulan ve tartışılan taraftır. Ortadoğu’da, AKP’nin iktidara gelmesiyle, Türkiye’nin komşularıyla dostluk ilişkileri tesis ettiği inancı halen yaygındır. AKP öncesi Türkiye’nin, Soğuk Savaş konseptine ve güvenlik algısına uygun olarak hareket ettiği ve ABD ile İsrail’in taşeronu gibi davrandığı inancı birçok kesim tarafından dile getirilmektedir.
Dış politika konseptinin AKP ile kırıldığı ve Türkiye’nin tarihi komşularıyla bütünleştiği ve Ortadoğu’nun kanayan yaralarına merhem olmaya çalıştığı inancı yaygındır. AKP’nin “muhafazakâr” doğulu hayat tarzını yaşayanları ve muhafazakâr değerleri temsil ettiğine dair yapılan vurgular, ihmal edilen “Anadolu Kaplanlarını” siyasi-ekonomik olarak Ortadoğu’ya taşıdığı ve bu pazarlardan bu kesime önemli bir pay sağladığı, ayrıca Türkiye’nin Güney ve Güneydoğu vilayetlerini komşu ülkelere açtığı inancı, AKP’ye iç ve dış piyasada yadsınmayacak boyutta bir politik-ekonomik kazanım sağlamıştı. Bu geçmişte yaşanan örnekler CHP tarafından nazar-i dikkate alınmalı ve bugün yaratılan boşluk doldurulmalıdır.
Türkiye’nin dış politikaları sadece bir partinin güdümü ve tekelinde olmamalıdır. Türkiye dış politikasının farklı renklere gereksinimi vardır. Kaldı ki, bu coğrafyanın önemini ilk keşfedenler, esas olarak, Ortadoğu halklarıyla birlikte hareket etmenin zorunluluğunun bilincinde olan ve mazlum halkları için canlarını feda eden Türkiye’nin laik Cumhuriyetçileri ve yurtsever devrimcileri olmuşlardır. Mustafa Kemal önderliğinde başarılan Türkiye Cumhuriyeti devrimi, sömürgeci ve böl-yönet anlayışının temsilcileri Batı emperyalist devletlerine karşı mücadelelerinde Ortadoğu’nun mazlum halkları arasında büyük umutlar yaratmıştı.
Ortadoğu’nun Türkiye’ye, CHP’nin de Ortadoğu’ya ihtiyacı var. CHP’nin, dinamik diplomatik ilişkiler ve ziyaretlerle, mihenk taşları Altı Ok ile döşemesi elzemdir. Ortadoğu’yu keşfeden ve onunla kucaklaşan CHP, Türkiye’nin her yerinde takdire şayan bir atılıma öncülük eder.