26 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 17°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

CIA yalancıları iş başında

Türk Dışişleri, Uygur meselesiyle ilgili CIA yalanlarıyla dolu bir açıklama yaptı. ‘Abdurrehim Heyit öldü’ iddiasını doğrulatma gereği bile duymayan Türk Dışişleri’ne, Çin’den büyük tepki geldi.

CIA yalancıları iş başında
A+ A-
HABER MERKEZİ

Çin, Heyit’in sağlıklı olduğunu gösteren bir video yayınlamasına rağmen, Ak Parti, İyi Parti, MHP, HDP ve Saadet Partisi, yalan kampanyasını sürdürdü

Türk Dışişleri’nin Uygur halk ozanı Abdurrehim Heyit’in Çin’de bir hapishanede öldüğü iddiasına, Çin’den videolu yalanlama geldi. Videoda sağlıklı olduğu görülen Heyit, “Bugün 10 Şubat 2019. Şu an sağlığım iyi. Hiçbir şekilde kötü muameleye maruz kalmadım” ifadelerini kullanıyor.
Türkiye’de bir süredir CIA’nın Uygur yalanları sistematik biçimde pompalanıyor. Çin’in Sinciang Uygur Özerk Bölgesi’nde Nazi benzeri toplama kampları kurulduğu, buraya zorla getirilen Uygurların sistematik işkenceye maruz kaldığı, ölümler ve tecavüzler yaşandığı gibi pek çok iddia ile Türk-Çin ilişkileri dinamitlenmeye çalışılıyor.
Bu kampanyaya önceki gün Türk Dışişleri de katılarak, iki ülke arasındaki ilişkileri derinden sarsacak bir açıklama yayımladı. Sinciang Uygur Özerk Bölgesi’nde yaşayan ve ulusal güvenliği tehdit ettiği gerekçesiyle soruşturma sürecinde olan halk ozanı Abdurrehim Heyit’in öldüğü yönündeki asılsız iddialara ilişkin açıklama yapan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy, “Keyfi tutuklamalara maruz kalan bir milyondan fazla Uygur Türkünün toplama kamplarında ve hapishanelerde işkence ve siyasi beyin yıkamaya maruz bırakıldıkları artık bir sır değildir” ifadelerini kullandı. Çin Büyükelçiliği’nin sert tepki gösterdiği bu açıklamanın ardından, Çin Devlet Televizyonu CCTV, Heyit’in görüntülerini yayınladı. Videoda Heyit’in, “Adım Abdurehim Heyit. Bugün 10 Şubat 2019. Ulusal yasaları ihlal ettiğim iddiasıyla soruşturma sürecindeyim. Şu an sağlığım iyi. Hiçbir şekilde kötü muameleye maruz kalmadım” dediği görülüyor.

‘RUS UÇAĞININ DÜŞÜRÜLMESİ GİBİ’
Uluslararası ilişkiler uzmanları, Dışişleri açıklamasındaki dil ve üslubun diplomatik teamüllere uygun olmadığına dikkat çekti. Sözkonusu açıklamadaki ifadelerin, Türkiye ile Çin arasında derin bir güven bunalımı yaratacağına dikkat çeken uzmanlar, iki ülke arasındaki bütün iyi ilişkileri tahrip etme potansiyeli taşıdığını vurguladı.
Uzmanlar bu olayı, 2015 yılında Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkilerin ciddi düzeyde bozulmasına neden olan Rus uçağının Türk hava sahasını ihlal iddiasıyla düşürülmesi olayına benzetti.
Aydınlık’ın diplomatik kaynaklardan edindiği bilgilere göre, Türkiye’nin Pekin Büyükelçiliği’nden gelen “Abdürrehim Heyit’in öldüğüne dair iddialar konusunda teyit almadan yapmayalım” uyarısına rağmen Dışişleri açıklaması yayımlandı.
Dışişleri açıklamaları Bakan’ın onayı alınarak yapılıyor. Dolayısıyla doğrudan Hükümet’in politikasını yansıtıyor.

CIA’NIN YALANCILARI
Çin Devlet Televizyonu’nun yayınladığı videoya rağmen Türk basını yalan kampanyasını sürdürmeye devam etti. Dün Yenişafak gazetesi “Doğu Türkistan Yalnız Değil” manşetini atarken, Gül ve Davutoğlu’na yakınlığıyla bilinen Karar gazetesi de “Zulme Karşı Tek Yumruk” manşetiyle çıktı. Nurcuların gazetesi Yeni Asya ise “Uygur Türkünden Sitem Var” başlığını kullandı. Star, Güneş, Takvim, Yeniçağ, Yeni Akit gibi Hükümet’e yakınlığıyla bilinen pek çok gazetenin haber sitesi de “Abdurrehim Heyit işkenceyle katledildi” iddiasına yer verildi.

ORTAK KORO
Uygur ayrılıkçılarına verdiği destekle bilinen İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, yalan kampanyasının başını çekenlerden oldu. Akşener Twitter hesabından “Türk Milleti bir büyük değerini daha Çin zulmüne kaybetti” mesajını paylaştı. İyi Parti Grup Başkanvekili Yağız Ağıralioğlu “Çin zindanlarında işkence ile şehit edildi” ifadelerini kullandı.
Saadet Partisi lideri Temel Karamollaoğlu “Doğu Türkistan’ın meşhur ozanı Abdurehim Heyit’in işkenceye maruz kalarak şehadet şerbeti içtiğini büyük bir teessürle öğrenmiş bulunmaktayım” paylaşımında bulundu.
AK Parti İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, “Uygur Türklerinin maruz tutulduğu insanlığa karşı suçlar Amerikan propagandasıymış vs... İnsanın bu cümleyi kurarken utanması lazım” derken, HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, “Dışişleri Bakanlığı sonunda Çin Devleti zulmü altındaki Uygur Türkleri için bir adım atmış ve kampların kapatılması gerektiğini söylemiş. ‘Günaydın’ diyoruz, illa Abdurrahman Heyit’in ölmesi mi gerekiyordu?” diye yazdı.
MHP Genel Başkan Özel Kalem Müdür Yardımcısı Akın Yavuz ise “Çin zindanlarında iki yıldır tutsak olan Doğu Türkistanlı sanatçı Abdurrehim Heyit, gördüğü işkenceler neticesinde şehit oldu” mesajını paylaştı.

İddialar çok çirkin resmî girişimde bulunduk
Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hua Chunying, Türk Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü’nün Uygur müzisyen Abdurrehim Heyit’in hapishanede öldüğünü iddia etmesini “çok çirkin” olarak niteledi ve Çin’in Türkiye nezdinde resmî girişimde bulunduğunu söyledi.
Sözcü, dün yaptığı açıklamada, “Abdurrehim Heyit, hayatta olduğu gibi çok da sağlıklı; internette dün ona ait bir video izledim” dedi.
Sözcü Hua, “Türkiye’nin ‘hayattaki kişilerden ölmüş diye bahseden’ saçma yalanlara dayanarak mesnetsiz ithamlarla Çin’i suçlaması çok yanlış ve aşırı sorumsuzca. Buna kararlılıkla karşı çıkıyoruz” ifadesini kullandı.

Türkiye, Çin sermayesini kaybetmeyi göze alıyor
Türkiye ile Çin arasındaki Uygur tartışmasının üzerine Alman basınından çarğıcı yorumlar geldi.
DW’nin haberine göre, Frankfurter Allgemeine Zeitung’da yayımlanan yorumda Uygurlara yapılan baskıyı protesto eden ve bu duruma son verilmesini talep eden ilk Müslüman ülkenin Türkiye olduğuna dikkat çekildi. Yorum şöyle devam ediyor:
“Türkiye’nin protestosuna tanınmış bir Uygur sanatçının cezaevinde ölmesi neden oldu. Türkiye böylece Gazze’deki Filistinliler gibi Türki halkların da koruyucu gücü olma iddiasını ortaya koydu. Türkiye giderek artan bir şekilde, çok ulusluluktan uzaklaşmaya başlayan dünyamızda dış ve güvenlik politikalarında kendi çıkarlarına göre hareket eden bağımsız bir aktör gibi davranıyor. Kendisi insan haklarını tam olarak uygulamayan Türkiye’nin Çin’den insan haklarına saygılı olmasını istemesi, Çin’in ülkedeki yatırımlarını azaltmasını göze aldığını da gösteriyor. Avrupa’ya kıyasla Türkiye’deki Çin yatırımları zaten fazla sayılmaz. Anlaşılan Türkiye kendini Çin sermayesine muhtaç hissetmiyor.”

‘EKONOMİK İLİŞKİLERİN SOĞUMASINI GÖZE ALDI’
Süddeutsche Zeitung da Türkiye’nin Çin’deki Uygur azınlığa yapılan baskıyı kınamasını konu alan yorumunda, şu satırlara yer veriyor:
“Ankara Uygurların kapatıldığı kampların kaldırılmasını talep ediyor. Bu, uluslararası topluma verilmiş önemli bir mesajdır. Birleşmiş Milletler’in verilerine göre çalışma kamplarına kapatılan Uygurların sayısı bir milyonu buluyor. Gerçi Batı, Pekin’in tutumunu son haftalarda daha fazla eleştirmeye başladı. Ancak haksızlığın boyutları karşısında bu eleştiriler cılız kaçıyor. Çin yönetimi terörizm ile mücadele amacıyla bu önleme başvurduğunu savunuyor. Ancak bu politika sadece İslam karşıtlığı anlamına gelmiyor. Camiler kapatılıyor. Müslümanların ibadet etmesine izin verilmiyor. Uygur aydınları, bilim insanları ve sanatçıların tutuklanması Çin yönetiminin bu bölgenin dil ve kültürünü ortadan kaldırmaya çalıştığı şüphesini doğruluyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 2009 yılında Uygurlara yapılanları ‘soykırım’ olarak nitelemişti. Ancak ekonomik ilişkiler geliştikçe protestoların dozu azaldı. Oyunun kuralı belli: Çin’in insan hakları ihlallerine ses çıkartmayan ekonomik bakımdan kazançlı çıkıyor. Erdoğan’ın ekonomik ilişkilerin soğumasını göze alması diğer devletleri Çin politikalarını düşünmeye sevk etmelidir.”

Son Dakika Haberleri