29 Mart 2024 Cuma
İstanbul 21°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Çığlık çığlığa bir sevda

Tunca Arslan

Tunca Arslan

Gazete Yazarı

Yeşilçam’ın sayıları giderek azalan tipik temsilcilerinden Ülkü Erakalın’ı da kaybettik... “Veda Busesi”nden “Yabancı Olduk Şimdi”ye, “Siyah Gül”den “Bir Katil Sevdim”e, “İstanbul’u Sevmiyorum”dan “Elbet Bir Gün Buluşacağız”a açılan geniş ve mendil ıslattıran bir yelpaze... 1961’de başladığı yönetmenlik yaşamında 180’e yakın filme imza atmış; senarist, yapımcı ve oyuncu olarak da sinemamızın “melodram yılları”na adını yazdırmıştı Ülkü Erakalın. 82 yaşındayken, Onur Ödülü alacağı 35. İstanbul Film Festivali’nin açılış gününde yaşama veda etmiş olması ise tam anlamıyla trajik bir Yeşilçam finali gibi... Kütüphanemde “Film Karelerine Gizlenen Anılar” ve “Yeşilçam’dan Son Yapraklar / Belge ve Anılarla Türk Sinemasının Son 40 Yılı” adlı iki kitabı var Erakalın’ın... Yıllar önce Altın Portakal sırasında Antalya’da o kitapları imzalattığım günü çok iyi anımsıyorum. Kitaplarıyla ilgilenmiş olmama, üstelik de imzalatmak istememe biraz şaşırmış, her zamanki kibarlığı ve hep gülümseyen yüzüyle, “Siz eleştirmenler bizim değerimizi hiç bilmediniz...” demiş ve eklemişti: “Bu kitapları okuduğunuzda Türk sinemasına bakışınız değişecek.”
Doğrusu, samimi bir dille yazılmış renkli anılar aktarması ve müzisyenlikten sinemaya geçiş yapan Erakalın’ın pek çok sanatçıya ilişkin gözlemlerini içermesi dışında okuyanı dönüştürecek bir yanı yoktu her iki kitabın da... Ama yıllarını sinemaya vermiş emektar bir yönetmenin neredeyse tüm birikimini yansıtmaları bakımından çok değerliydiler elbette ki. 1970’li yılların seks filmleri furyasında “Fırçana Bayıldım Boyacı”, “İsmet Bu Ne kısmet”, “Ay Aman Of”, “Çalkala Yavrum Çalkala” gibi erotik komedilerde de şansını deneyen Ülkü Erakalın’ın anılarında bu döneminden hiç söz etmemesi ise dikkat çekiciydi.

“BOYNUMUN BORCU”
Seyrettiğim son Ülkü Erakalın filmi, (ki sonradan başka film çekmedi), 2009 yapımı “Çığlık Çığlığa Bir Sevda” oldu. Erakalın’ın, hayranı olduğu Zeki Müren’in yaşamından bir kesiti anlattığı, başrollerinde Ediz Hun ve Selma Güneri’nin bulunduğu digi-beta formatındaki bu film, ne yalan söyleyeyim, çok ama çok başarısız bir çalışmaydı ve ne yazık ki Erakalın’ı her anlamda hayli yordu, epeyce yıprattı.
Seyircinin gözyaşını şarap, gençliğini harap, her gününü azap etmeyi ama “Yine seni seveceğim” dedirtmeyi amaçlayan bir yapıya sahip “Çığlık Çığlığa Sevda”, hiçbir ticari şansı olmaması nedeniyle gösterilecek salon bulamadı. Ülkü Erakalın uzun süre banka borçlarıyla boğuştu, mide kanaması geçirip hastaneye kaldırıldı. Bir röportajında, “O borç benim boynumun borcu, borcumla gurur duyuyorum. Filmi kredi alarak çektim. İcralık oldum ama kimseden yardım istemiyorum. Bankalar bana biraz zaman tanısın yeter” diyordu, bir zamanlar gişe rekorları kıran filmlerin yönetmeni.
İstanbul Film Festivali bu yıl Onur Ödülü’yle birlikte, Ülkü Erakalın’ın 1964’te çektiği, başrollerini Türkan Şoray ve Cüneyt Arkın’ın paylaştığı “Gözleri Ömre Bedel” filmini de özel gösterim programına almış, 13 Nisan’da Ülkü Erakalın, Suzan Avcı, Murathan Mungan ve sinema yazarı Okan Arpaç’ın katılacağı bir sohbet etkinliği düzenlemişti. Ödülünü almak, filmini festival seyircisiyle birlikte seyretmek, anılarını bir kez daha anlatmak kısmet olmadı Erakalın’a.
Çoktan yitip giden Yeşilçam’a çığlık çığlığa bir sevdayla bağlı olan Ülkü Erakalın’ı saygıyla, sevgiyle anıyorum... Huzur içinde yatsın.