26 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 17°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Çin'in büyük stratejisi

Hüseyin Vodinalı

Hüseyin Vodinalı

Eski Yazar

A+ A-

Çin'in büyük stratejisi - Resim : 1

Asya’nın çalışkan ve sabırlı halkı Çinliler, ABD’ye adeta Çin işkencesi uyguluyor.

Adım adım, damla damla Amerikan hegemonyasını yıkarken, hiç bağırmıyorlar.

Hep nazik ve ağırbaşlılar.

Amerikan Savaş makinasının en temel fonksiyonu, doların hakim rezerv para olarak tüm dünyaya hükmetmesini garanti altına almaktır.

2. Dünya Savaşı sonrası Bretton Woods anlaşması NATO’nun ikiz kardeşidir.

ABD dolarının rezerv para olması, IMF ve Dünya Bankası’nın kurulması burada kararlaştırıldı.

Avrupa Birliği’nin de projelendirilmesi aynı tarihlere rastlar.

Almanya – Fransa arasındaki Versailles anlaşması ve ardından Avrupa-Amerikan sermayesinin ortaklaştırılması amaçlı Kömür Çelik Birliği de İkinci Dünya Savaşı sonrası ilan edilen Atlantik zaferinin sonuçlarıdır.

ABD’nin tüm dünya denizlerinde savaş gemisi gezdiren, tüm mazlum bölgelere asker indiren savaş politikası da bu sistemin özü itibarıyla korunmasını içerir.

1989’da SSCB’yi de halledince bunlar sandılar ki, tarihin sonu geldi, medeniyetler çatışması bitti.

Ama hesaplamadıkları bir faktör vardı: Çin Halk Cumhuriyeti.

Konfüçyus, Buda, Sun Tzu ve daha pek çoklarını daha milattan önce yetiştiren bir uygarlıktan söz ediyoruz.

Pusulayı, kağıdı ve barutu bulan bir milletten bahsediyoruz.

İpekyolu vasıtasıyla bunları tüm insan uygarlığına armağan edenler Çinliler.

İşte onlar bugün artık ABD’nin emperyalist hükümranlığını yıkmanın incelikli ve barışçı yollarını arıyor, buluyor.

Şanghay İşbirliği Örgütü, BRICS ve son olarak Yeni İpek Yolu bunların başında geliyor.

2013 yılında Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping tarafından Kazakistan’da önerilen projeye göre, biri denizden diğeri ise karadan olmak üzere iki ticaret rotası üzerinden Çin’in Orta Asya, Orta Doğu ve Avrupa ile bağlanması hedefleniyor.

Yaklaşık bir trilyon dolarlık hükümet fonu bu proje için ayrılmış durumda.

Xi Jinping, bu proje kapsamında kamu firmaları ve finansal kurumlarının ülke dışında altyapı ve inşaat projelerine yatırım yapması için teşvik edileceğini söylüyor.

Yeni kurulan Asya Yatırım Bankası da “Bir Kuşak Bir Yol” güzergâhı üzerindeki altyapı projelerine finansman sağlayarak önemli bir kredi mekanizması olarak işlev görecek.

Proje kapsamındaki kara ve deniz güzergâhları, Asya Avrupa ve Afrika kıtalarını geçerek Çin ekonomisi ile gelişmiş Avrupa ekonomisinin birbirine bağlanmasına olanak tanıyor. Bu girişim aynı zamanda diğer ülkelerle kurulan ekonomik ve kültürel işbirliği nedeniyle Çin’in dünya sorunlarının çözümünde başat bir oyuncu konumuna gelmesinin önünü açarak çok kutuplu bir dünyanın oluşmasına katkı sağlayacak gibi gözüküyor.

Çin'in büyük stratejisi - Resim : 2

Türkiye de bu projenin en önemli ayaklarından biri. Hem kara, hem de deniz yolunda, Yeni İpekyolu’nun yani Kuşak ve Yol’un, Orta Doğu ve Avrupa’ya ulaşımında kritik önemde.

ABD de bu projenin nihayetinde kendisinin ve doların hükümranlığını bitireceğinin farkında ve eyleme geçti.

Kuzey Kore, Japonya, Tayvan, Hindistan üzerinden Çin’i kuşatmaya, ona nükleer de dahil, silah göstermeye başladı.

Çin de cevabını başta Rusya olmak üzere bölge ülkeleri ile işbirlikleri üzerinden veriyor.

Bugün gelinen noktada ABD’ye açıkça karşı duran AKP ve Tayyip Erdoğan da Avrasya çizgisine geliyor.

Şartlar bunu dayatıyor çünkü.

Çin'in büyük stratejisi - Resim : 3

Çin’de geçen Mayıs ayında düzenlenen “Kuşak ve Yol” Zirvesi’nde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın aile fotoğrafında durduğu yere bakarsanız Türkiye’ye verilen önemi anlarsınız.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun son Çin ziyaretinde de, CIA destekli “Doğu Türkistan İslami Hareketi”ni terörist örgüt sınıfına alacaklarını açıklaması gelinen noktanın son örneğidir.

Bu örgüt, Afganistan, Pakistan, Suriye ve Irak’ta IŞİD ve El Kaide terörüyle işbirliği içindedir.

Türkiye’nin bölgesinde güçlü olabilmesi, ekonomisinin sağlam olması demek, tüm bölgede komşularıyla iyi geçinmesi demek.

Onlarla ekonomik ve siyasi işbirlikleri yapması demek.

Avrupa ile de, Rusya ile de, Çin ve İran, Irak, Suriye ile de dostça ilişkiler içinde olmak lazım.

GÜMRÜK BİRLİĞİ NASIL KARA GEÇER?

Türk-Çin İş Geliştirme ve Dostluk Derneği Başkanı Adnan Akfırat, siyasi engellerin kalkmasıyla, Kuşak ve Yol projesinde Türkiye’nin somut çıkarlar elde edeceğini vurguluyor.

Akfırat’ın açıklamasından aynen aktarıyorum:

“Sayın Çavuşoğlu'nun Pekin'de dile getirdiği politikalar, Ankara'da uygulamaya konulduğunda, Çin tarafından güvenlik nedeniyle konulan engellerin hızla aşılacağı kanısındayız. Üretim ekonomisi kurmak için Çin ile, karşılıklı yarara dayanan, her iki ülkenin de kazandığı ekonomik ilişki kurmak zorundayız. Çin'in sanayideki üretim fazlasını ülkemize çekerek, Batı Asya'da bir üretim üssü inşa edebiliriz. Teknolojik olarak ileri Çin ürünlerinin Türkiye'de üretilerek Avrupa'ya ihraç edilmesi her üç tarafın da yararına olacağı gibi, Çin ile işbirliği yapıldığında AB Gümrük Birliği'ni ilk kez lehimize kullanmak da mümkün olabilecektir.”

Atlantik düzeninde sıcak para ve mafyatik ekonomik yapılanmalara mahkum edilen Türkiye’nin artık bir an önce üretim ekonomisine geçerek, sabit sermaye yatırımlarını çekmesi gerekiyor.

ABD tarafından güzel vaatlerle “kandırılarak” bağlandığımız Avrupa Birliği kapısında elde ettiğimiz tek şey, yüzde 90’a yakını ithal girdiden oluşan montaj sanayi ve “Kürdistan’a özgürlük” baskı ve öğütleri oldu.

Çin’in Türkiye’ye kuşkuyla bakmasını sonlandırırsak ve Rusya ile yaptığımız gibi dostluk ve işbirliğimizi geliştirirsek, bunun olmaması için bir neden yok.

Aydınlık’ın 10 Ağustos 2017 tarihli manşetinde de görüldüğü üzere, “Batı borçlandırıyor, Çin ise (Afrika ülkelerinin) borç ve faiz siliyor”

Adnan Akfırat’tan devam ediyorum:

“Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu'nun, yıllardır savunduğumuz, "Çin'in güvenliği, Türkiye'nin güvenliğidir" politikasını Pekin'de Çin Dışişleri Bakanı ile görüşmesinde dile getirmesi son derece yerindedir. Türkiye ile Çin'in ilişkilerini geliştirmenin anahtarı, teröre karşı kararlı ve ortak tutumdur dahası toprak bütünlüklerini koruma konusunda etkin dayanışma içinde olmaktır.”

Çin’in gelişen ve gelişmiş dünya arasındaki farkları ortadan kaldırmayı hedefleyen, tek kutupluluğa karşı bu büyük stratejisini daha iyi anlamak ve somut adımlar atmak gerekiyor.

Orada artık Batı’ya hakim olan mafyatik sömürü ilişkileri değil, emek ve dostlukla kazanmak var.