20 Nisan 2024 Cumartesi
İstanbul 13°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

‘Çingene miyiz?’

Metin Tükenmez

Metin Tükenmez

Eski Yazar

A+ A-

Gençlerbirliği’nin koltuğa yapışmış başkanı İlhan Cavcav, Yılmaz Vural ve ekibinin görevine altı gün içinde son verdikten sonra gönderilen hocalarla parasal sorunu çözmek için öneride bulunur. Yılmaz Vural’a derki “Yardımcılarına birer maaş sana da birkaç kuruş veririz”. Bu yaklaşım Yılmaz Vural’ın tepesini attırır. Bu doğaldır. Çünkü Vural’ı birkaç kuruşluk adam konumuna düşürür. Ama öbür yandan Yılmaz Hoca’da “biz Çingene miyiz” diyerek bir etnik köken üzerinden insanları aşağılama konumuna gelmiştir. Zaten Edirne Roman Dernekleri Federasyon Başkanı Erdem Güyümgüler, Vural’ın yaklaşımına tepki göstererek kendisi hakkında yasal işlemler başlatılacağını açıklamıştır.Yılmaz Vural’ın ‘Biz Çingene miyiz?’ yaklaşımı yanlış olduğu kadar ağzından çıkanı kulağının duymaması, sözünün nerelere varacağının hesabına yapamaması anlamına da gelir. Kamunun önündeki insanların söylediklerine özen göstermesi gerekir. Biz bu tür söylemleri hep hafife alarak nerelere geldiğimizin ayırtında bile değiliz. Çoğu insan bunu bir şaka olarak bile algılayabiliyor. Tıpkı zamanında Trabzonspor başkanı Mehmet Ali Yılmaz’ın futbolcusu Campell’a ‘yamyam’ demesi gibi. Yılmaz Vural gibi Spor Akademisi mezunu, Koln Spor Akademisi’nden teknik direktörlük diploması almış, uzun süre Almanya’da yaşamış birinin böyle bir açmaza düşmesi içinde bulunduğu duruma bağlanamaz. Kültürlü insanlar böylesi zamanlarda bile lafını, sözünü bilen, söylediklerinin nereye varacağını yadsımayan insanlardır. Demek ki her şey diplomayla olmuyor. Olsaydı bugün futbolumuzun en tepe noktalarından birinde Yılmaz Vural olurdu. Mustafa Denizli’nin diploması yokken Galatasaray’a ve Ulusal takıma hoca oldu. Neden? Onun diplomadan çok daha önemli bir güç vardı arkasında.Diplomadan söz açılınca, geçen gün okuduğum bir haber aklıma geldi. Bir meşrubat firmasının insan kaynakları müdürü Harward ve Stanford üniversitelerinden binlerce başvuru aldıkları halde çoğuna bakmadığını söylemiş. Çünkü bu üniversitelerin mezunları kendilerini öylesine yüceltiyor ki diplomalarının her şeye yeteceği duygusuna kapılıyorlar. Oysa büyük firmalar diplomanın niteliğine değil de başvuru sahiplerinin sosyal durumuna, araştırma yapabilme yeteneğine, insan ilişkilerine, hobilerine, spor ile ilişkilerine bakıyorlar. Bunlar yoksa başvurular bir daha bakılmamak üzere bir kenara bırakılıyor.Bizim Yılmaz’ın diplomalarına ilişkin belki bir 15 yıl önce yazmıştım. Onca zaman geçmesine karşın diplomaları sevgili arkadaşım Yılmaz’ı bir yere vardıramadı. İlhan Cavcav tamam da, insan biraz da kendine dönüp nerelerde kusuru olduğunu düşünmeli. Ben teknik direktörlüğü bıraktığımda Yımaz Vural’dan daha iyi konumdaydım. Ancak bu yöneticilerle bu işin yürümeyeceğini henüz 30 yaşında anlayıp, köşeme çekildim. Şimdi dışarıdan teknik adamların durumunu öğrenek (ibret) ile izliyorum. Kanımca biraz da Cavcav’a kulak vermek gerekir...