CNN-Türk’ün neresi Türk?

Türkiye’de kendisini bağımsız-tarafsız bir haber kanalı gibi gösterip de, böylesine Kürtçü-Amerikancı ve gayrı milli çizgide yayın yapan bir medya kuruluşu var mıdır bilemem.

Halk arasında adı artık ‘’Cnn-Kürt” olarak anılan, Cnn-Türk TV kuruluşunun özellikle “prime time” denilen, yoğun izlenme saatlerindeki programlarına konuk ettiği ve görüşlerine başvurduğu şahısların çok büyük bir çoğunluğunun gayrı milli çizgideki kişiler olmasından bahsediyorum.

Kamuoyunda, bölücü-kürtçü, dinci, iktidar yandaşı, 2’inci Cumhuriyetçi, dönek solcu-liboş ve Amerikancı etki ajanı olarak bilinen isimleri, ısrarla ve yoğun bir biçimde ekranlarına taşıyan Cnn-Türk’ün, ne yapmak istediğini anlamakta güçlük çekiyoruz.

Cnn-Türk’ün Genel Yayın Yönetmeni Sn. Ferhat Boratav’ın, CIA-Ned bağlantılı Soros’un fonlarıyla finanse edilen Açık Toplum Enstitüsü isimli etki ajanı kuruluşun yöneticisi olması nedeniyle mi böyle bir yayın politikası gerçekleştiriliyor onu da tam bilemiyoruz.

Türk milletinin ortak milli değerlerini, Atatürk Cumhuriyetinin kurucu ilkelerini, laikliği ve milli ordumuzu seven, sayan, inanan, Türk yurttaşlarının ezici çoğunluğuna ve ortak milli değerlerine  karşı, bir nevi psikolojik harekat merkezi gibi yayın yapılması herkesi şaşırtıyor ve üzüyor doğrusu.

Programlarına “eser” miktarda, çoğu zaman “düşük” profilli milli duruşu olan Atatürkçü bilinen isimlerin de ara sıra davet ediliyor olması, genel olarak Cnn-Türk’ün yürüttüğü gayrı milli yayın politikalarının ayıbını örtmeye yetmiyor elbette.

Cnn-Türk’ün yöneticilerine samimi bir önerim var. Adınızı bu büyük milletin zekasıyla alay eder gibi Cnn-Türk olarak muhafaza etmekten vazgeçin. Yayın politikalarınıza uygun olarak “Cnn-Kürt” yapın. Hiç değilse kimin ne olduğu görülmüş olur.

Biz de en azından “kediye kedi” diyebiliriz.

Ne dersiniz?

Bunları protesto edelim!

CNN-Kürt böyle de, diğer “sözde” bağımsız ve tarafsız olduğunu iddia eden haber kanalları farklı mı?

Bunlar güce tapan, çıkarları için her kılığa giren, ulusal çıkar ve milli değer duyguları erozyona uğramış yapılara dönüşmüşler maalesef.

O nedenle, her akşam ekranlarına taşıdıkları bölücü, gayrı milli psikolojik savaş unsuru programlarıyla, insanları evlerinde, salonlarında, “ikna odalarına” alıyorlar adeta.

Demokratik, geniş, kitlesel, barışçı ve yaratıcı tepkiler ve protestolar yapılmadığı sürece, bunlardan doğru-tarafsız ve bağımsız yayıncılık beklemek bana göre hayal.

O nedenle, Atatürk’te birleşen milliciler, yurtseverler ve demok-ratlar -meşruiyet ve hukuk içinde kalınmak kaydıyla- bu tür yayınlara ve kanallara dönük itiraz, tepki ve protestolarını daha fazla gecikmeden ortaya koymalıdır.

Susmayalım, kabullenmeyelim, seyretmeyelim. Artık yeter diyelim!