28 Mart 2024 Perşembe
İstanbul 18°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Daha önceleri neredeydiniz?

Ufuk Söylemez

Ufuk Söylemez

Eski Yazar

İçişleri Bakanı Efkan Ala, geçen gün Anadolu Ajansı’nın Editör Masasında açıklamalar yaptı. Bakan Ala, “...2002 yılında 506.522, 2013 yılında ise 433.887 dinleme kararı alındığını, bir kişi hakkında birden fazla dinleme kararı alınabildiğini o yıl 250 bin kişinin dinlendiğini...” söyledikten sonra, “...bir karar alınıyor ama onlarca insan bu kişiyle konuşuyor. Onlar da dinleniyor. Bir kişi yaklaşık 20 kişiyle konuşsa 5 milyon insan eder. Hedef kitleler Cumhurbaşkanı, Başbakan, Genelkurmay Başkanı, Anayasa Mahkemesi, Bakanlıklar, Sivil toplum örgütleri, kamu bürokratları, valiler, savcılar, ileri gelen işadamları, gazeteciler, yani akıl almaz bir durum. Bunlar hep depolanmış, kimine şantaj, kimine tehdit...” diyor ve “...Böyle bir şey olabilir mi?” diye soruyor.

İçişleri Bakanı’nın Şubat 2015 tarihinde sorduğu soruyu biz yaklaşık 6 yıl önce sormuş ve uyarmışız. 12 Mayıs 2009 tarihinde o dönemde köşe yazıları yazdığım Sözcü gazetesindeki köşemde “1.5 milyon dinleniyor, AB ve MGK seyrediyor” başlıklı bir yazı kaleme almıştım. Ne ilginçtir ki ben de İçişleri Bakanının bugün söylediği gibi “bir kişinin en az 20-25 kişi ile konuştuğunu varsayarsak dinlemeye takılan insan sayısının milyonları bulduğunu” vurgulamıştım. Ama o tarihte emniyet ve yargıda yuvalanan, “ne istediniz de vermedik” dedikleri, CIA destekli cemaat görünümlü F tipi örgütle “kanka” olan iktidar, muhaliflere, vatanseverlere, TSK’nın şerefli mensuplarına ve milli aydınlara yönelik “dinleme terörünü” ve bizim ikazlarımızı görmezden geldi. Bu kirli ve karanlık dinleme, izleme faaliyetleri tam bir çeteciliğe ve keyfiliğe dönüşerek, demokrasi ve insan haklarını tehdit eder boyutlara ulaştı son 7-8 yıl içinde. Zararın neresinden dönülürse kardır. Yasadışı telefon dinleyen, insanların özel yaşamlarını röntgenleyen, şantajcı-kirli ve karanlık F tipi örgütün bütün bu kötülükleri ve hukuksuzluklarının hesabı, acilen ve hukuk çerçevesinde sorulmalı, deşifre edilmeli, sorumluları da hesap vermelidir.

***

12 Mayıs 2009 tarihinde kaleme aldığım o yazıyı ibret ve ders olsun diye kısaltarak  bir kez daha yayınlıyorum. “...Geçtiğimiz günlerde, tele kulak iddiaları gerçeğe dönüştü. Önceki Adalet Bakanı görevden alınmadan önce, tam 70.000 (yetmiş bin) kişinin yasal olarak telefonlarının dinlendiğini açıkladı. Çağdaş demokrasi, tam ve eksiksiz demokrasi olma iddiasındaki, AB üye adayı Türkiye’deki manzarayı umumiye de böylece ortaya çıkmış oldu. Çocukların ve öğrencileri dışarıda bıraktığımız takdirde 35 milyon yetişkinin, 70.000 tanesinin telefonlarının dinlendiğini söyleyebiliriz. İnsanlar, telefonları ile kendi kendileriyle konuşmuyorlar elbette. Yani her telefon sahibinin, işi, ailesi, sosyal çevresi vb. ile asgari 20-25 kişi ile konuşuyor olması çok doğal bir durum.

70.000 dinlenen telefon sahibinin ortalama 20 kişi ile bir şekilde konuştuğu düşünülürse yaklaşık 1.5 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının dinlemeye takılacağı aşikârdır. Yani 1.5 milyon insanımız yasal olarak dinlenen 70.000 telefon sahibi ile belki de sadece tanışıyor olmaları, işleri veya hatır sormaları sebebiyle dahi. “dinleme” mağduru ve kurbanı oluyorlar. Yaklaşık 35 milyon yetişkin insanımızın, en az 1.5 milyonun iş-özel-sosyal veya siyasal konuşmaları, sohbetleri, masuniyetleri, iş ve meslek sırları, dedikoduları, özel yaşamları vb. potansiyel olarak dinleniyor, kayda alınıyor ve yeri geldiğinde aleyhlerine kullanılabiliyor.

Ne güzel demokrasi, ne çağdaş ülke, ne medeni devlet düzenimiz var değil mi? Bir de buna yasal olmayan keyfi, kasti dinlemeleri de eklerseniz, nasıl bir despotik, baskıcı sivil, faşist bir yönetime doğru sürüklendiğimizi çok daha iyi anlarız. Ama AKP yandaşlarının buna çok pişkin bir cevapları da yok değil, ne diyorlar biliyor musunuz: “yasal olmayan, çekineceğiniz bir durum yoksa niye dinlenmekten rahatsız olasınız ki”. İşte demokrasi, insan hakları, bireysel özgürlükler, AB standartları diye diye, bizi getirdikleri nokta, sivil diktatörlüğe doğru sürüklenme noktasıdır. Dinleme sayısı arttıkça, demokrasimizin ve insan haklarının daha da gelişeceğini düşünüyorlar herhalde...”