28 Mart 2024 Perşembe
İstanbul 19°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Darbenin asıl lideri kimdi?

Rıza Zelyut

Rıza Zelyut

Eski Yazar

12 Eylül, bir asker darbesi gibi gözükse bile özünde farklıdır. Arkasında büyük bir siyasi kadro vardır. Bu kadro, 1950’lerden başlayarak komünizmle mücadele derneklerinde yetiştirilmiştir.
Sıra 12 Eylül 1980’e geldiğinde bu kadro artık askerde, poliste, ticarette egemen hale gelmiştir. Bunları örgütleyen de NATO şemsiyesi altına saklanan ABD derin devleti olmuştur.
12 Eylül darbesinin askeri kanadının başında Kenan Evren vardır. Bu dönemin generalleri artık ABD tarafından kontrol edilen Gladyo elemanları konumundadırlar. MİT de böyledir. Polisi uzaktan yönetenler de bu çetenin elemanlarıdır.

Darbenin yapılabilmesi için işin ekonomik ayağının ayarlanması gerekiyordu. Darbe sonrasında ekonomik sorunlar patlak verirse, amaca ulaşılamazdı. İşte bu işi de Turgut Özal üstlendi. ABD’li casuslarla görüşerek işi garantiye aldırdı.
Yani, darbenin ekonomik ve siyasi ayağını oluşturan isim Turgut Özal’dı. Ve gerçek darbeci de oydu. Kenan Evren ise aptal bir piyondan öte birisi değildi.

ABD, 12 Eylül öncesinde, darbe sonrasının siyasi geleceğini de planlamıştı. Bu plana göre, Kenan Evren’den sonra iktidara Turgut Özal getirilecekti. Bunu sağlamak için de darbeci Kenan Evren’in Turgut Özal’ı istemediği gibi bir hava yaratılacak; o demokrasi kahramanı haline sokularak oyları toplaması sağlanacaktı.
Daha o dönemde ABD’li yetkililer 1983 seçimlerinde Turgut Özal’ı desteklediklerini açıkladılar ama bu Türk medyasında yer almadı.
Amerikancı Gladyo’nun seçkin elemanı Turgut Özal, ilk seçimde Türkiye’yi teslim aldı. Ve ülkemizi tarikat-cemaat yapılanması için bir cennet haline getirdi; cumhuriyet değerlerini yerle bir etti.

12 Eylül operasyonu ile; solcu ve milliyetçi kadrolar kırılmış, meydan bugünkü deyişle Ak Gençler örgütüne yani döneminin Akıncılar’ına bırakılmıştı.
Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül, işte o özellikle korunan kadronun içinden süzülüp ortaya çıkartıldılar.
Sözün özü:
*12 Eylül darbesinin asıl yetkilisi Turgut Özal’dır.
*Tayyip Erdoğan, bugünkü iktidarını 12 Eylül darbesine borçludur.
Darbenin nimetini yiyen ilk lider Turgut Özal, ikincisi de Tayyip Erdoğan’dır.
*12 Eylül’ün yumruğunu yiyenler solcular ve milliyetçiler, nimetini yiyenler de İslamcılar oldular. Çünkü İslamcı kadrolar, ilk dönemlerde İngilizci, son dönemde ise Amerikancı olmayı geleceklerinin bir garantisi olarak gördüler.
BELEDİYECİLİKTE AKP Mİ CHP Mİ BAŞARILI?
Sorunun cevabı pek açık: İstanbul’u 24 yıldır Tayyip Erdoğan çizgisi yönetiyor. Kendi adamları bile İstanbul’u rezil ettiklerini söylüyor. Ülkeyi 16 yıldır yöneten Tayyip Erdoğan bile İstanbul’a ihanet ettiklerini itiraf etti.
Bugün o canım İstanbul, ata yadigârı bu güzel şehir bir beton yığını... Yolların kavşaklarına bile gökdelen dikerek yağmayı sürdürüyorlar.
Özele gelelim: İstanbul’da AKP’li ve CHP’li belediyelere bakın. CHP’liler açık fark atıyor. Bir örnek: Şehrin içinden geçen E-5’in sağı Bahçelievler, AKP’li belediyenin elinde. Afganistan gibi... Pislik dizboyu... Sokakları kaportacılar işgal etmiş. Sol taraf ise Bakırköy; Avrupa gibi...
Aynı kıyaslamayı Avcılar, Sarıyer, Kadıköy, Kartal için de yapın; CHP’nin fark atmış olduğunu göreceksiniz. Hem de hükümetin engellemesine karşın. Çünkü, buralarda sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliği ve halka hesap verme sorumluluğu var. Sadece Maltepe biraz geride kalmış gibi... Çünkü STK’ler ile bağ zayıf.
Gelelim Ankara’ya... Başta Çankaya belediyesi... Çok başarılı... Yenimahalle de öyle... Bu yerler Avrupa gibi... Para içinde yüzen AKP’li belediyeler ise beldelerini Arabistan’a çevirme peşindeler.
Bir örnek de Anadolu’dan... Tokat-Niksar’ın Yazıcık kasabası... Burası dağ başında büyük bir köy aslında... Ama bu zor beldeyi CHP’li Başkan Tuncer Uzunoğlu mamur hale getirmiş... Parasızlık ve olanaksızlığı aşarak...
O yüzden, önümüzdeki yerel yönetim seçimlerinde CHP’nin daha başarılı olmasını bekliyorum. Elbette ki parti yönetimi başkan adaylarını belirlerken “Bizden olan- olmayan” ayrımı yapmaz ise...
Son not: AKP’liler şimdiden cami cemaatine CHP İstanbul İl Başkanı ile ilgili propaganda yapmaya başladı bile... Domuz pirzolalı o fotoğraf, “İşte CHP bu!” denilerek örgüt üyeleri arasında dolaştırılıyor. CHP, İstanbul’da başarılı olmak istiyorsa bu il başkanını acilen değiştirmelidir.