29 Mart 2024 Cuma
İstanbul 18°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Demokrasi mücadelesinin bugünkü merkezi görevi

Doğu Perinçek

Doğu Perinçek

Gazete Yazarı

Öncelikle saptanmalı: FETÖ’nün temizlenmesi, Türkiye’nin Kemalist Devrimi tamamlama programının görevlerindendir. Bu program, Vatan Partisi’nin programıdır.

DEMOKRASİNİN ÖZÜ

“Türkiye şeyhler, dervişler, müritler ve mensuplar ülkesi olamaz.” 150 yıldır bu mücadelenin içindeyiz. Silivri duvarlarının önünde 2014 yılının 14 Mart günü ilan etmiştik: “Kınından çıkmış bir kılıç gibiyiz. Türkiye cemaatler ve tarikatlar ülkesi olamaz.”

Vatan Partisi, FETÖ’ye karşı neredeyse yarım yüzyıldır cepheden ve kararlı olarak mücadele eden tek kuvvettir. Bu mücadele, Türkiye’nin Millî Demokratik Devrim mücadelesinin önemli bir başlığıdır. Demokrasinin özü, Ortaçağ ilişkilerinden kurtulmaktır. Ve bugün Türkiyemizde demokrasi için mücadelenin merkezî görevi, FETÖ’nün temizlenmesidir. Çünkü FETÖ, yalnız bir Ortaçağ kuvveti ve terör örgütü değil, daha önemlisi ABD emperyalizminin Türkiye’deki en önemli aletidir. Türkiye’yi hedef alan diktatörlük, şiddet ve esaret tehdidinin merkezinde bu örgüt bulunmaktadır.

Türkiye’nin son iki yüzyıllık tarihi göstermiştir ki, emperyalizme yaklaştıkça demokrasiden uzaklaşırsınız ve emperyalizmden uzaklaştıkça demokrasiye yaklaşırsınız.

“CADI AVI” SUÇLAMASININ İŞLEVİ

FETÖ’nün devletin ve toplumun içinden temizlenmesi için yürütülen mücadeleyi şu ya da bu yöntemle baltalamaya çalışanlar, Türkiye’nin Ortaçağdan kurtulma mücadelesinin karşısında dikilmişlerdir. Başta PKK olmak üzere ABD’nin güdümündeki bütün kuvvetler ve bu arada ne yazık ki CHP yönetimi de bu konumdalar. FETÖ’yü kurtarmak için çırpınma halindeler. Türkiye’nin Fırat Kalkanı Harekâtı’na iç cepheden yöneltilen baltalama böyle yürütülüyor. Fırat Kalkanı’na karşı olanlar, FETÖ’ye kalkan oluyorlar. Çağdaşlık, lafta değil, eylemdedir.

FETÖ’ye siper olanlar, Ordu, Yargı ve Polis içindeki temizliği “Cadı avı” gibi suçlamalarla önleme çabasındalar. Bu siyasete alet olanlar, “Tayyip Erdoğan diktatörlüğüne karşı mücadele” maskesi takıyorlar. Dahası FETÖ artıklarının oylarını toplayarak seçim başarısı umudundalar. Son günlerdeki “Mağdur” edebiyatının açıklaması böyle yapılıyor.

DİKTATÖRLÜK TEHDİDİNİN ADRESİ

Türkiye’de demokrasinin önündeki öncelikli tehdidi doğru saptamak, siyaset yapabilmenin birinci koşuludur. Bugün Türkiye’nin önündeki birinci tehdit, ABD güdümlü planlardır. Çünkü Terör Koridorunda ABD ile cephe cepheye gelmiş bulunuyoruz. O cephede Tayyip Erdoğan karşı tarafta değil, Türkiye tarafındadır.

15 Temmuz darbe girişiminin saflaşması bir gecenin olayı değildir. AKP iktidarı FETÖ’ye karşı mücadele ediyor. Bir iki yıl önce kimsenin aklına gelmeyecek çapta temizlik harekâtı yürütülüyor ve milletin büyük çoğunluğu bu mücadeleyi destekliyor. Bu nasıl oldu sorusunu bu köşede çok tartıştık. Türkiye’nin mecburiyetlerinin ve dinamiklerinin üstünde bir kuvvet ve kanun yoktur.

FETÖ ve PKK ise karşı cephededir. Türkiye’de diktatörlük tehdidi, Tayyip Erdoğan’dan değil, ABD cephesinden geliyor. Yatıp kalkıp “Tayyip Erdoğan diktatörlüğü” üzerine nutuk atanlar, aslında ABD güdümlü kuvvetlerin iktidar planlarında görev yapıyorlar. Çünkü ABD’nin dikta girişimi, Tayyip Erdoğan diktatörlüğü propagandasıyla yürütülüyor. Açın ABD gazetelerini ve Avrupa’daki Atlantik basınını, her gün bu propagandayı işliyorlar. Unutulmasın Amerikancı 15 Temmuz Darbesi de o propagandanın yarattığı zeminde tezgâhlandı. FETÖ Darbesi, başarılı olsaydı sabahleyin sokağa dökülenler, Vatanseverlerin ve Atatürkçülerin kanları dökülürken “Tayyip Erdoğan diktasından kurtulma” şenliği yapacaklardı.

SUİKAST KIŞKIRTMALARI

Bugün “Tayyip Erdoğan’a suikast” kışkırtmalarıyla Türkiye’yi savunan cephede kargaşalık çıkartmak isteyenler, 15 Temmuz Darbesini tezgahlayanlardır. Ders çıkartmışlardır. Vatan Partisi, darbeye cepheden karşı koymasa, başarıya ulaşacaklardı. Bu durumda ABD’nin iç ve dış tehditlerine karşı mücadele edenler arasına nifak sokmaktan başka çareleri kalmamıştır.

FIRAT KALKANI’NDA CEPHE BİRLİĞİ

Şunu yazın lütfen defterinize: Bağımsızlık hedefi açısından da demokrasi mücadelesi açısından da önümüzdeki süreci belirleyen çarpışma, Musul’dan Doğu Akdeniz’e uzanan Terör Koridorunda veriliyor. İç cephedeki saflaşmayı da o Koridordaki savaş belirliyor. Yarın daha kuvvetle belirleyecek. Orada doğru mevzilenmek, vatanseverliğin ve ilericiliğin biricik denek taşıdır. Ve cephede birliği güçlendirmek bugünün yakıcı görevidir.