23 Nisan 2024 Salı
İstanbul 16°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Demokrat Parti’nin ‘küçülme’ kongresi!

Ufuk Söylemez

Ufuk Söylemez

Eski Yazar

A+ A-

Geçen pazar Demokrat Parti’nin (DP) “9’uncu Olağanüstü Büyük Kongresi” yapıldı. Kongrenin adı “büyük” ama, kendisi adeta bir küçülme kongresiydi.  

Kamuoyunda ve medyada hiçbir yankısı olmayan ve karşılık bulmayan bu kongrede parti yönetimi “büyümek” yerine “küçülmeyi” tercih etmiş anlaşılan. Yaklaşık 1500 kişilik küçük bir salonda yapılan bu kongrede, salon ve tribünlerin büyük ölçüde boş kaldığı belirtiliyor. 

Vatan Partisi’nin 15 Şubat 2015 tarihinde, MHP’nin ise, 21 Mart 2015 Cumartesi günü Ankara Arena Spor Salonu’nda 15 bini aşkın büyük ve coşkulu kalabalıklarla yaptıkları kongrelerle karşılaştırıldığında, DP Kongresi’nin son derece sönük, küçük kaldığı söyleniyor. 

Yine partiye gönül ve emek vermiş ve kongreye katılmış vefakar partililer, salonda, partinin ve misyonun kurucu ve büyüklerinin tek bir resminin dahi olmadığını üzülerek söylediler. 

Bunların ötesinde, kongre gündemine Genel Başkan seçiminin konulmayarak, sadece Genel İdare Kurulu seçiminin yapılmasının ise garip bir anti-demokratik uygulama olduğu iddia ediliyor. 

Esas itirazlar ise, 60 kişilik Genel İdare Kurulu’nun, bu kongreyle 40 kişiye düşürülmesine karar verilmiş olması.  

Gerçekten de, normalde muhalefet partileri, partilerini büyütmek ve yönetimlerini güçlendirmek amacıyla hareket ederler. DP yönetiminin, parti Genel İdare Kurulu’nu seçim öncesi küçültmesi son derecede yadırgatıcı bir durum. 

Ülkede demokratik merkezin (merkez sağın) en köklü temsilcisi olan, böyle bir partinin bugünkü yönetim anlayışı ve uygulamaları ile kamuoyunda giderek silikleştiği bir gerçek maalesef. 

AKP önünde etkili bir muhalefet yapamayan ve yapmayan DP yönetimi, son kamuoyu araştırmalarında yüzdelerle değil, bindelerle anılır hale geldi. Koca misyon partisi adeta bir “tabela partisine” dönüştü. Demokrasinin çimentosu olan bir misyon ve geleneğin bu hale düşmesi, partiye gönül ve emek verenleri son derecede üzüyor. 

Öte yandan büyük mali sıkıntı içinde, tartışmalı gayrimenkul satışlarının peşinde olan yönetimdeki küçük bir grubun, partiyi seçimlere sokmayarak, 2-3 kişiyi mebus yapmak amacıyla CHP ve MHP’yle pazarlık yapmaya çalıştıkları, ancak randevu almakta dahi zorlandıkları konuşuluyor. 

Eğer bunlar doğruysa, yazık ki çok yazık. 

Ne ülkenin meseleleri, ne partinin geleceği, varsa-yoksa şahsi ikbal peşinde koşanların mebusluk hevesi. 

Koca misyon, barajlarda-köprülerde imzası olan bir hareket, terörle mücadelede kararlı milli duruş sergileyen bir gelenek; Cumhurbaşkanları, Başbakanları ve Bakanlarıyla millete hizmet etmiş olan büyük bir partinin bu duruma düşürülmesi herkesi, hepimizi hem üzüyor, hem de düşündürüyor doğrusu. 

Türkiye’nin AKP iktidarıyla bugün sürüklendiği noktada, muhalefet partilerinin yetersiz, etkisiz, başarısız yönetimlerinin, pasif ve cılız sözde muhalefetlerinin hiç mi rolü yok diye düşünmek lazım biraz.  

‘MİLLİ ORDU’ BUDUR İŞTE! 

Nevruz bayramını bölücü-kürtçülerin ve terör örgütü PKK’nın azgınlık şovuna dönüştürenlere ve onlara bu tavizleri verip şımartan işbirlikçilerine TSK’dan “tokat” gibi bir cevap geldi. 

23 Mart 2015 tarihli basın açıklamasıyla Genelkurmay Başkanlığı, TSK’nın PKK/PYD bölücü terör çeteleriyle işbirliği yaptığı yolundaki çirkin ve alçakça iddialara son derecede ağır bir karşılık verdi. 

Açıklamada, TSK’nın “Milli Ordu” vasfına vurgu yapılarak, anayasanın başlangıç hükümlerinde yazılı olan ilkelerine kararlılıkla bağlı olduğu ve bağlı kalacağı dosta düşmana -bir kez daha- ilan edilmiş oldu. 

TSK’nın bu açıklamasıyla, ülkemizin kurucu değerlerine, milletin birliğine, ülkenin bölünmez bütünlüğüne yönelik iç ve dış hain saldırılar karşısında kan ağlayan, onuru incinen, varlık ve beka endişesi içine giren milletimizin ezici bir çoğunluğu rahat bir nefes aldı. 

Atatürk Cumhuriyetinin kurucu, koruyucu ve anayasal en güçlü ve saygın kurumu olan TSK’yı, Genelkurmay Başkanı Org. Sn. Necdet Özel’in şahsında bu açıklaması ve duruşundan ötürü tebrik ediyorum. 

Ve tekrar ediyorum. İyi ki Milli Ordumuz TSK var. TSK’nın gölgesi bile bu milleti ve Cumhuriyeti korumaya ve kollamaya yeter.