29 Mart 2024 Cuma
İstanbul 21°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Denizci Osman Muhtar’ı tanımazsınız...

Tunca Arslan

Tunca Arslan

Gazete Yazarı

Koç Üniversitesi Denizcilik Forumu’nun (KÜDENFOR), gazetemizin yazarı Amiral Cem Gürdeniz’in direktörlüğünde Haliç-Hasköy’deki Rahmi Koç Müzesi’nde 24 Şubat’ta gerçekleştirdiği “Türkiye’de Deniz / Denizcilik Kültürü Çalıştayı”, insana koca bir okyanusu aşmış gibi doygunluk veren, deniz kültürünün her boyutuyla ele alındığı, püfür püfür esen bir etkinlikti.
9 Şubat’ta düzenlenen “Türk Denizcilik Gücünün Durumsal Tespiti” başlıklı ilk çalıştayı, ne yazık ki izleyememiştim... Çok şey kaçırdığımı, bu ikinci çalıştayı izleyince net olarak anladım. Sabah 9.30’dan itibaren sırayla yelken açan 20 konuşmacının dört ayrı oturumda akşam 19’a dek süren sunumlarının, insanda, dünyanın en iyi denizcilik fakültelerinin birinde bir yıl eğitim görmüşçesine birikim yarattığını söylemem abartı olmaz. Denizcilik lisanından sualtı arkeolojisine, denizcilik müzelerinden anıtlara, edebiyattan müziğe, sinemadan deniz sporlarına, ekonomiden ulusal güvenliğe, ticaret gemileri ve tersanelerden arşiv ve koleksiyon çalışmalarına, kısacası tarihten geleceğe uzanarak deniz kültürünün derinliklerine çok keyifli bir dalış gerçekleştirmiş olduk deniz kıyısındaki salonda.
Benim de “Türk Sinemasında Deniz ve Denizciler” başlıklı bir sunum yaptığım çalıştay dokümanlarının kısa süre içinde KÜDENFOR’un internet sitesinde yayınlanacağını da duyurmuş olayım.
Buradan devamla bir öneride daha bulunmak istiyorum... Ulusal Kanal’da 28 Şubat akşamı yayınlanan, Hulki Cevizoğlu’nun sunduğu “Nuh’un Gemisi” programını kaçıranlar, kanalın internet sitesinden mutlaka izlesinler. Doğu Perinçek, Cem Gürdeniz ve Alper Pala’nın konuk olduğu programın konusu, geçen ay Kırmızı Kedi Yayınevi’nden çıkan “Uçak Gemisi” adlı çizgi roman-senaryo ve ardındaki tarihi gerçeklerdi.
Mehmet Perinçek ve Alper Pala’nın birlikte yazdığı, Yıldırım Örer’in resimlediği, Prof. İlber Ortaylı’nın önsöz kaleme aldığı “Uçak Gemisi”, 22 Ağustos 1922’de başlayan Büyük Taarruz öncesindeki süreçte Kurtuluş Savaşı’yla ilgili çok ilginç gerçekleri heyecan verici bir serüven tarzında aktaran renkli bir albüm çalışması...
Büyük Taarruz’a giden yolu anlatıp, aslında üstünde çok da düşünmediğimiz bir şekilde, havacıların ve denizcilerin nihai taarruza katkısını öykülüyor albüm. Elbette ki “hiç kimseye hiçbir şey sormaksızın bir türkü söyler gibi ölüme gidebilecek”, Rusya’dan Anadolu’ya malzeme, silah ve hatta uçak taşıyan Karadenizli Kuvayı Milliye’ci kaptanları da tüm cesaretleriyle çıkartıyor karşımıza.
Yaratıcıları, “Uçak Gemisi”nin öyküsünün kendilerinden çok çok önce, Kurtuluş Savaşı sırasında, meçhul askerler, pilotlar ve denizcilerce yazılmış olduğunu vurguluyorlar. O meçhul askerlerden biri kim mi?

‘BABAM ÇOK ANLATMAZDI...’
“Uçak Gemisi”ni okuduktan kısa süre sonra, gene Kırmızı Kedi Yayınevi bünyesinde çıkan, yayın kurulunu Enis Batur, Cem Gürdeniz, Emin Nedret İşli, Murat Koraltürk ve Ahmet Kuyaş’ın oluşturduğu üç aylık deniz kültürü dergisi “Yeni Deniz Mecmuası”nda rastladım o kahramanlardan birine...
“Askeri Casusluk ve Şantaj” adı verilen kumpas-komplo davanın sanıklarından Deniz Binbaşı Deniz Irak’ın, denizle iç içeliği bilinen deneyimli politikacı ve bilim insanı Mümtaz Soysal’la yaptığı söyleşi, dergide “Aslında Vakit Hiçbir Zaman Geç Sayılmaz” başlığıyla veriliyor. Babası Dnz. Yüzbaşı Osman Muhtar’dan söz ederken şunları söylüyor Soysal:
“Babam, İstiklal Harbi gazisidir. Trablusgarp Harbi’nde, savaştan sonra Yavuz’da bulunmuş. Alemdar’ın da çarkçısıdır. İstiklal Harbi’nde Rusya’dan malzeme getiriyorlarmış. Babam çok anlatmazdı ama, anlatılmazmış...”
Yüzbaşı Osman Muhtar (Soysal), çocuklarına bile pek anlatmamış o günlerdeki kahramanlık ve fedakârlıkları... Ama işte “Uçak Gemisi”nde de gördüğümüz üzere, yıllar sonra da olsa anlatanlar ve öyküleyenler bir şekilde mutlaka çıkıyor.