25 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 16°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Devlet Teorisi dersi değil, AKP iktidarını yıkma dersi

Doğu Perinçek

Doğu Perinçek

Gazete Yazarı

A+ A-

Devletin diğer örgütlenmelerden farkı, zor gücüdür.

Her devlet, yaptırım gücüne sahiptir. Bu açıdan her devletin “sopası” vardır. Sopası olmasa devlet olamaz. Sopanın varlığını göstermek, diktatörün varlığını kanıtlamaya yetmez.

Diktatörlük için kullanabileceği özel sopa

Diktatörün sopası ise, yönettiği devletin zor gücünden farklıdır.

Diktatörün sopası, diktatörlük için kullanabileceği özel sopadır. Diktatör, devletin polis ve asker gücünü, kendi kişisel diktatörlüğünün sopası olarak kullanılır hale getirmek durumundadır. Başka deyişle asker ve polis, devletin sopası olmanın ötesinde diktatörün sopası olmayı kabul edecek ve uygulayacak.

Herhangi bir zorbalık, herhangi bir şiddet, kişisel diktatörlüğe işaret etmez.

Diktatörün şiddeti ile devletin zoru farklıdır. Devletin sopası, elbette sınıfsaldır ve devlet yönetimi için şarttır. Diktatörün sopası ise, kendi kişisel diktatörlüğü için kullanabileceği sopadır. Bu ayrım çok önemli.

Her devlet sınıfsal diktatörlüktür

Her devlet bir diktatörlüktür. Ancak tartışılan konu bu değil. Sınıfsal diktatörlük ile kişisel diktatörlük birbirine karıştırılmamalıdır. Sınıfsal diktatörlük de elbette bir tür zorbalıktır. Ancak kişisel diktatörlük, zorbalığın bir kişi elinde toplanmasıdır. Herhangi bir kimse, bir yerde zorbalığın veya sopanın varlığından söz ederek kişisel diktatörün varlığını kanıtlayamaz. Hele 13 yaşındaki kızları evlendirmek gibi binlerce yıllık gelenekleri, diktatörün varlığının kanıt aracı olarak göstermek, Devlet Teorisinde bugüne kadar bilinmeyen bir diktatörlük tanımı yapmaktır.

Bugün AKP iktidarının elbette kumanda ettiği bir devlet gücü var. Polis ve ordu hükümetin yönetimi altındadır. Ancak 2014 yılının polisi ve askeri, Tayyip Erdoğan’ın kişisel diktatörlük heveslerinin polisi ve askeri değildir. Tayyip Bey’in bu polis ve asker dışında özel bir silahlı gücü de bulunmuyor. Özetlersek Tayyip Erdoğan’ın diktatörlük yürütebilmek için özel sopası yoktur.

Tayyip Erdoğan’ın gücünü parlatma görevi

Kuşkusuz burada Devlet Teorisi dersi vermiyoruz. Tayyip Erdoğan yönetimini yıkmak için en gerekli bilgileri sunuyoruz.

Tayyip Erdoğan’a muhalefet adı altında iki tavır gözüküyor.

Bir kısım muhalifleri, sürekli Tayyip Erdoğan’ın ne kadar güçlü olduğunu anlatıyorlar. Böylece Tayyip Erdoğan’ı halkın gözünde karaladıklarını düşünüyorlar. Oysa halk, güçlü olanları yıkmayı düşünmez. Yandaş muhalif, Tayyip Erdoğan’ın gücünü parlatıyor. Böylece halkı korkutuyor. İstemese de, Tayyip Erdoğan’ın bir tür muhafızlığını yapıyor.

Tayyip Erdoğan’ı yıkma kararındaki devrimciler ise, onun güçsüzlüğünü, çaresizliğini vurguluyorlar. Son örnekler, onun Danıştay salonundan kaçması ve Soma’da markete sığınmasıdır. Bu olaylar, Tayyip Erdoğan’ın Danıştay salonunda ve Soma sokaklarında iktidarını yürütemediğini gösteriyor.

Tayyip Erdoğan’ı yıkma mevzisi

Şu anda Türkiye, Tayyip Erdoğan yönetimini yıkma sürecine girmiş bulunuyor.

Dikkat buyurulsun: Tayyip Erdoğan, devlet kurumlarının hepsine hükmedemiyor. Dahası kendi partisi içinde bile önemli bir muhalefetle karşı karşıyadır.

Diktatörler, devlet kurumları üzerinde tartışılmaz otorite sahibidirler. Tayyip Erdoğan’ın verdiği manzara öyle değil. Onun dizginleri elinden kaçırdığını göstermek, onun yönetemez duruma düştüğünü kavratmak, bugün iktidar mücadelesinde belirleyici iştir.

Yönetenler yönetemez hale gelmektedir, yönetilenlerin çoğunluğu ise bu yöneticileri göreceksiniz bu yılın sonlarına doğru istemeyeceklerdir. Süreç bu yöndedir.

Halk, yıkabileceğini gözüne kestirdiği yönetimlere karşı ayağa kalkar.

Devrimciler de gazetecilerden farklıdır. Gazetecinin sırtında yumurta küfesi yoktur.

Konuya Tayyip Erdoğan’ı yıkma mevzisinden bakarsak, gerçeklere ulaşırız.