29 Mart 2024 Cuma
İstanbul 18°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Dijitalleşmek ya da dijitalleştiril(eme)mek: İşte mesele!

Melih Baş

Melih Baş

Gazete Yazarı

Sanayi 4.0 denilen kimilerine göre Dördüncü Sanayi Devrimi ama kimilerinin (bizim de katıldığımız) biçimde Sanayi Devrimi’nin 4. aşaması denilen evrede artık iş dünyasına egemen olan kavram şu oldu: Dijitalleşme.

Dijitalleşme her düzeyde yaşama geçmektedir. Örneğin, hükümet düzeyinde maliyedeki e-vergi dairesi, dış tecim işlemlerinde gümrük uygulamaları için tek pencere dizgesi gibi birçok örnek verilebilir. Şirket düzeyinde de son dönemde “dijital dönüşüm projeleri” uygulaması çok yaygınlaşmıştır.

DİJİTALLEŞME NEYDİ SAHİ?

Dijitalleşmenin iki unsurundan söz edilmektedir: Bağlı olmak (connectivity) ve akıllı olmak (intelligence). İlkine ilişkin “şeylerin interneti (IoT: Internet of Things)” teknolojisini, ikincisine de “yapay zeka (AI: Artificial Intelligence)” teknolojisini anabiliriz. Biri tahin diğeri pekmez, peki tahin-pekmez karışımı daha güzel olmaz mı? O da çıktı: Yapay zekalı nesnelerin interneti (AIoT).

İnternete bağlı ya da değil tüm dijital aygıtlar veri üretmektedir. Dünyada üretilen verinin ölçümü için ‘byte’ın katları kullanılmaktadır. Byte, elektronik ve bilgisayar bilimlerinde genellikle 8 bitlik dizilim boyunca 1 veya 0 değerlerini bünyesine alan ve kaydedilen bilgilerin türünden bağımsız bir bellek ölçüm birimidir. ‘Byte’ın katları Kilobyte (KB) ile başlıyor (=1.024 Byte); giderek mega (MB), giga (GB), tera (TB), peta (PB), eksa (EB), zetta (ZB) ve yotta (YB) ön adlarıyla tanımlanıyor. 1 Yottabyte 1024byte’a eşit olarak kabul ediliyor. Günümüz “Zettabyte çağı” olarak anılıyor ve uluslararası bir veri şirketi olan Amerikan IDC şirketinin 2019-2023 aralığı için hazırladığı rapora göre 2023’de üretilecek veri hacminin 103 ZB’a ulaşması bekleniyor. Bu olguya da büyük veri (bigdata) deniyor ve bu verilerin analizi için “analitik yazılımlar üretiliyor. Örneğin şirketlerde kullanılan bu tür yazılımlar için bir örnek olarak Oracle Analytics’i verebiliriz. Bu yazılımda hem yapay zeka hem de makine öğrenmesi içeriyor.

Bu verilerin depolanması ve paylaşımı için bir hizmet kesimi de ortaya çıkmıştır: Bulut bilişim (Cloudcomputing) hizmetleri. Bu hizmetle temel kaynaktaki yazılım ve bilgilerin paylaşımı sağlanmaktadır. Bileşenler ise, bilişim altyapısı (sunucular), depolama alt yapısı, iletişim teknikleri, yazılım teknolojileri (bulut yönetim) şeklindedir. Bulut bilişim kamuya açık, kuruma özel ve karma olabilmektedir. Bu konuda küresel tedarikçilere örnekse Google, Amazon, IBM, Microsoft; yerel şirketlere örnekse Turkcell, Türk Telekom, Koç Sistem verilebilir. Bilişim alt yapılarının çoğu bulut temelli çalışmaya başlamıştır. Elbette hem fiziksel (deprem vb.), hem de siber güvenlik (hacklenme) riskleri mevcuttur. Hani nasıl deriz: Havada bulut, sen bu işi unut!

Makine öğrenmesi, verilen bir sorunu soruna ilişkin ortamdan edinilen veriye göre modelleyen bilgisayar algoritmalarının genel ismidir. Bu konuda birçok yaklaşım ve algoritma mevcuttur. Bu yaklaşımların kimileri öngörü ve kestirim, kimileri de sınıflandırma yapabilme yeteneğine sahiptir.

Dijitalleşmenin bir diğer boyutu da robotiktir. Robotlar, mavi yakalıların (kol emekçilerinin) yapageldiği mekanik işlerden tutun, beyaz yakalıların (kafa emekçilerinin) yapageldiği işlere dek tüm işleri yapabilmektedir, hele de yapay zekalı ve de insansı (humanoid) robotlar! Ha bir de insan-robot birlikte işgörme başladı. Örneğin işbaşı eğitimi yapan insansı robot eğitmen Tonton Amca! Anımsarsanız arada robotların fişi bile çekilmek zorunda kalınmaktadır!

SONSÖZ

Aralanmış olan dijitalleşme kapısını Z kuşağı (2000-2018 doğumlular) sonuna kadar açacak. ADKAR Modeli çalışıyor: Farkındalık (Awareness) / İstek (Desire) / Bilgi (Knowledge) / Yapabilirlik (Ability-Capacity=Capability) / Pekiştirme (Reinforcement). Peki sizce C (Covid-19) kuşağı ne yapar? Konu hükümetin de, işletmelerin de çalışanların da yani bütün ekonominin en güncel ve en sıcak teması. Konuyu işlemeyi sürdürmek niyetindeyiz. Düşüncesi olanlar yazar mı bize?