25 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 18°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Doğal dostlar: Türkiye, Rusya ve İran

Birgül Ayman Güler

Birgül Ayman Güler

Eski Yazar

A+ A-

Amerikan yazar ‘Türkiye, Rusya, İran yapay dostlar’ diyor. Dediğine göre, Türkiye ile İran’ın arasında 150 yıldır bir çatışma yok ama biri Sünni öbürü Şii Müslüman olarak hep mesafeli ve birbirine karşı temkinliler. Yine onun dediğine göre Türkiye ile Rusya, başta kim olursa olsun hep kavgalı olmuşlar. Yazının sahibi, bu üçlünün şimdi birbirlerine yakın görünmeleri “ABD’nin Suriye siyaseti yüzünden” diyor. ABD, Suriye siyasetini, bu üçünün arasındaki yapay dostluğun güçlenmesine yol açmayacak şekilde yürütmeli uyarısında bulunuyor.
Yazıda Dov Zakheim imzası var. Yazı, Foreign Policy adlı dergide bu ay -Eylül’de- yayımlanmış. Aynı günlerde üç ülkenin askeri yöneticileri ortak toplantılar yapmışlardı, belli ki yazıya neden olan olay bu toplantılar.
***
Yazarın dikkat çektiği üç ülke ve üçünün arasındaki dostluğun yükselmesi, açıkça anlaşılıyor ki, Amerikan çıkarlarına uygun değil. Bu açıdan gerçekçi ve bizim için de uyarıcı olması gereken bir yazı. Ama bu üç ülke arasında zorlama dostluk yaftası gerçeğe uygun değil. Yalnızca, üçünün arasını bozma siyasetinin kolayca başarılı olabileceğini göstermek gayretinin ürünü. Asıl yapay ve zorlama olan, uygar Atlantik imalatıyla hepimizin aklına çakılmak istenen “doğal düşmanlar” yaftası.
***
İyi de, bunların aralarında savaş olmadan geçmiş zaman mı var diyenlere, öncekileri koyun bir tarafa, şu son yüz yıl içinde birbirlerini iki kez ‘dünya savaşı’ ölçüsünde boğazlamış olan Avrupa devletlerinin tek devlet haline gelme gayretlerini anımsatmak yetmez mi? Bence yeter de öteye bile geçer.
***
Ama bunu söylemekle yetinmemekte yarar var.
Türkiye, Rusya, İran arasında ortak ve komşu olunan coğrafyanın bin yıla uzanan büyük tarihsel ve kültürel etkileşimini, bu üç büyük uygarlığın öğrenip birbirlerine öğrettiklerini karşılaştırmalı olarak bir güzel irdeleyip iyice bilinir hale getirmeliyiz.
Farklı abecelerin, farklı dinsel iddiaların, imparatorluk mücadelelerinin, son iki yüzyıl içinde de Batı merkezli dünya siyasetinin etkisiyle birbirinden çok uzakmış gibi algılanan bu üç uygarlığın gerçekte birbirlerine ne kadar yakın olduklarını görmeli ve dünya aleme de göstermeliyiz.
***
Şimdi tam zamanı değil mi?
Bu üç ülke Suriye için bir araya gelmişken, yapılabilecek en zor işlerden biri olan şey, askeri ortak hareket masası kurmak başarılmışken akademiler, uzmanlar, sanatçılarlayazar-çizerler, dostluk toplulukları, dernekler, iş dünyası konseyleri... neyi beklerler?
Akıllarında ve masalarında devasa bilgi yığılmış, ne var ki her biri kendi uzmanlık alanlarına gömülmüş kürsüleri bir araya getirip harekete geçirmek, bunun için Türkiye Araştırma Gündemi’ni belirlemek görevi omuzlarında olan YÖK’ler TÜBA’lar neyi beklerler?
Kamu yönetimimizde Rusya ve İran ile ilgili bunca daire, kurum, uzman var. Bunlar durumdan vazife çıkarma özgüvenine sahip değillerse, siyaset kurumu ne güne durur?
***
Kendimize, konumumuza, ilişkilerimize isim takma işini başkaları yaptıkça, biz de başkalarının elbette kendi çıkarına göre taktıkları yaftaları olduğu gibi kabul ettikçe, her adımda biraz daha derine gömüldüğümüz bir bataklıkta yürümeye çalışıyoruz.
Bu yazıdaki sahte yaftayı söküp atmalı.
Türkiye’nin zorlama ‘yapay dostluk’ hali, olsa olsa Atlantik ötesi dünyayla ilişkilerini anlatır. Herhalde en çok Türkiye - ABD ilişkilerine yakışır. Öyle ya, ne ortak tarih var ne de coğrafya... Ne benzer destanlar, ne ruh hali... Akılcılığımız da birbirine benzemez, tasavvufumuz da... Hele sofralarımız hiç!
Biz, hiç kuşkusuz, Rusya ve İran ile zorlama değil, zorunludoğal dostlarız. Şimdi zaman, bu dostluğu emekle, bilimle, kültürle, siyasetle besleme zamanı.