23 Nisan 2024 Salı
İstanbul 20°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Dostluklar paradan önemlidir

Rıza Zelyut

Rıza Zelyut

Eski Yazar

A+ A-

Türkiye’de dindarlık arttıkça insanlık ölüyor.
Namaza, oruca, Hacca yönelişle paralel biçimde bir maddiyatçılık ortaya çıktı.
Zıt gibi görünse de gerçek böyle…
Derinliği olmayan inanç, insanları putçuluğa götürür…
Bir yandan Kuran’daki tek Allah’a inanır…
Öbür yandan Allah’ın niteliklerini kendi liderine yükler; onu ululaştırır, putlaştırır.
Erdoğan için AKP’lilerin bu yönde söyledikleri sözleri hatırlayın, yeter.
Niçin?
Maddi beklentiler içinde olanlar böyle putçuluk yaparlar.
Mekke’de Kabe’nin içine Hübel putunu koyanlar da böyleydiler. Hübel’e kesilen kurbanlar, oradaki rahibe verilen fal paraları, o egemenlere gidiyordu.
Lat-Menat-Uzza gibi öbür putlar da belli Arap kabilelerinin halkı soymak için tasarladıkları sembollerdi.
Bu ilahlardan bir Allah gerçekliğini ortaya koydu Hz. Muhammet…
Soygun aracı putları yapanlar çok kızdılar…
Hz Muhammet’in dostları azdı ama gerçek yanındaydı. Yoksullara, kölelere, ezilenlere ve gençlere dayanıyordu. O yüzden başardı ve Hübel’in Mekke’deki saltanatına 630 yılında son verdi.
Hübel gitti ama onu kullanan egemen kesim daha sonra İslam’ı da kuşatarat 661 yılında teslim aldı. Muaviye’nin iktidara gelmesiyle birlikte Allah islamının yerine Muaviye (saltanat) islamı oturdu.
Artık eski dostluklar değil, Muaviye’nin cihat adı altında yürüttüğü yağmalarda ele geçirdiği altınların devri başlamıştı. Karşı çıkanlar, Kerbela katliamında olduğu üzere katledildiler.
***
Hz. Muhammet dostları sayesinde başarmıştı.
Gazi Mustafa Kemal de dostları ile birlikte başardı.
İkisi de en umutsuz anların liderleri olarak ortaya çıktılar; yeni bir dünya kurdular.
Siyasetçiler bunu bildikleri için dostluklara önem verirler. Parlayan liderlerde bu özellik vardır.
İnsanoğlu kendisine bu kuralı örnek almalı.
Dostlarını önemseyen insanlar yalnız kalmazlar.
Dostluk, vermeye dayanır. Hep alarak dost kazanamazsınız.
Dostluk, özellikle güç anlarda dosta el uzatmakla hayata yansır.
Güç anlarınızda size destek olanlara, durumunuz iyileşince mutlaka karşılık vermelisiniz. Yoksa siz dostluğu kötüye kullanan bir çıkarcı durumuna düşersiniz.
Şimdi kendi kendime soruyorum: Acaba bir dostuma yabancı birisiymiş gibi davrandım mı?
Kendimi yoklayınca içimin şimdilik rahat olduğunu görüyorum.

KAN KAN KAN

İslam dünyasını baştan başa Orta Çağ ruhu kapladı. Bu ruh giderek şiddetleniyor. Türkiye bile Arap ülkelerine döndü.
Tevfik Fikret’in yüzyıl önce “Kan kan kan!” diye tanımladığı hava azalmadı, arttı.
Sebebi çok açık:
Bu dünya yarışında geride kalan Müslümanlar, insanları mutlu edemeyince onları öbür dünya (ahiret) inancına yönlendiriyorlar. İlk çağ insanlarının kurban törenlerini parlatıyorlar. Allah’ı memnun etmek adına putperestlik çağlarından kalma törenler bile İslam’ın içine aktarılıp sürdürülüyor.
Bilimde geri kalırsanız ekonominiz çöker; çöken ekonomi yoksulluk ve kavgaya yol açar. Yöneticiler bu büyük sorunu çözemeyince insanlara “Cennet” vaat ederek onları kandırırlar.
Uyarıyorum: Değil bir kurban bin kurban bile kesseniz, aklınızı kullanmaz, bilime yönelmez iseniz Allah katında yaptıklarınızın bir değeri yoktur.

BAHÇELİ SANDIM

Bir köşe yazarı şöyle yazmış: “Oradan oraya savrulan, yönü-kıblesi bulunmayan, dün dediğini bugün tutmayan, duruma göre vaziyet almayı, renkten renge girmeyi politika zanneden…”
Bunu okuyunca ben Devlet Bahçeli’yi anlatıyor sandım.
Meğer AKP’den söz ediyormuş. Ortadoğu Gazetesi’nde Orhan Karataş…
Sayın Karataş, bilmiyor mu AKP’nin en sıkışık anlarında imdadına koşan; onu ayakta tutan BOP’un eşbaşkanını bir de başımıza tek adam yapan referandumda evet diyenin Bahçeli olduğunu.
2002’de ekonomik kriz anında koalisyon hükümetini yıkarak AKP’nin iktidara gelmesini sağlayan kim acaba?
Dün “17-25 Erdoğan’dan hesapsormazsam namerdim!” diyen sonra onun aklanması olan referandumda MHP tabanını bile hiçe sayarak evet diyen siyasetçi, yönü-kıblesi olan siyasetçi midir?
İyi biliyorum ki bunu Orhan Karataş ve Ortadoğu ailesi de istemiyor ama ne yaparsın ki hareket Bahçeli-Erdoğan ikilisince kıskaca alınmış, fazla ses çıkaramıyorlar.
Ama ergeç onlar da patlayacaklar.
Kendileri de yazıyorlar:
Türkiye bugün, 1920’lerdeki işgal edilmiş Türkiye konumuna düşürüldü.
Böyle bir rezalet var mıydı 2002’den önce?
Amerikancı AKP yaptı, Bahçeli destekledi.
Bu koşullarda bayram yapanlar, bence dünyaya değil boşluğa bakan bilinçsizlerdir.