24 Nisan 2024 Çarşamba
İstanbul 20°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Dünya ekonomisinin can suyu

Doğu Perinçek

Doğu Perinçek

Gazete Yazarı

A+ A-

Çin, bu yıl dünya ekonomisinin tahtına oturdu, ABD’yi geçti ve en büyük ekonomi oldu.

YÜZYILIN KISKANÇLIĞI

Emperyalist merkezler, Çin’e hep kıskançlıkla ve hasetle baktılar. Kamu mülkiyetinin yönlendirdiği, planlı ve halkçı bir ekonomi, harikalar yaratıyordu. Oysa Batılı gelişmiş kapitalist ülkelerin ekonomileri kireçlenme dönemine girmişlerdi.

Arkada kalan elli yılı hatırlayın, Çin ekonomisinin pek yakında iflah olmaz bir bunalımın içine gireceğine dair haberler ve yorumlar gündemden düşmezdi. Bunların hiçbiri tutmadı, çünkü gerçeklere dayanmıyordu, uydurulmuştu. Ne var ki, Çin’e hasetle bakan gözler, zamanla Çin’den imdat bekler oldu. Ya Çin ekonomisinin gelişmesi duracak olsa, o zaman dünyanın hali nicolurdu?

ÇİN BÜYÜYÜNCE DÜNYA BÜYÜYOR

Dünya tarihinde görülmemiştir: Çin Halk Cumhuriyeti, 1980-2011 yılları arasındaki otuz yıllık dönemde, yılda ortalama yüzde 10’un üzerinde bir hızla büyüdü. 1949-1980 dönemi de öyledir, dünyanın en yoksul ülkesi otuz yılda nerelere geldi.

Çin, sıradan bir ülke değil, dünya nüfusunun dörtte biri ve üreten bir ekonomi. O nedenle Çin büyüyünce, dünya büyüyor. Çin ekonomisi, dünya ekonomisinin lokomotifi oldu. Dünyanın büyük ekonomilerinin dünya ekonomisinin büyümesine 2016 yılındaki katkıları yüzde olarak şöyle sıralanıyor:

Ülke Yüzde

Çin 39
Hindistan 19
ABD 10
AB 6.5
Japonya 3

GELİŞEN DÜNYANIN BAŞINI ÇEKENLER

Çin ve Hindistan olmasa, dünya ekonomisi nerdeyse büyümeyecek. Yüzyıl öncesini, 20. Yüzyılın ilk yarısını hatırlayalım. O zaman Çin ve Hindistan Ezilen Dünyanın iki büyük ülkesiydi. Gerilik kavramı Çin ve Hindistan ile tanımlanıyordu. Oysa bugün Gelişen Dünyanın başını çekiyorlar. Ortak yönleri, bağımsızlığa özen göstermeleri, karma ekonomiyi uygulamaları, milletin çıkarlarını öne koymaları. Gelişen Dünyanın programı, bizim Atatürk’ün Altı Ok’uyla özetlenebilir.

EZİLEN DÜNYA GELİŞEN DÜNYA OLDU

21. yüzyıla damgasını vuran olay budur: Ezilen Dünya, Gelişen Dünya oldu. Daha doğrusu Ezilen Dünyanın devrimle atağa geçen ülkeleri, kapitalizmin başını çeken ülkelerini geride bıraktılar. Evet Millî Demokratik Devrimlerin başarısından söz ediyoruz. Çin, Mao Zedung önderliğindeki devrim sayesinde öyle bir insan gücü yetiştirdi ve öyle bir altyapı kurdu ki, dünyada üretimin ve gelişmenin başına geçti.

Emperyalizmin denetimi altında kalan geri ülkelerle karşılaştırdığımız zaman, Çin mucizesini anlayabiliriz. Bugün Çin yöneticileri bu olayı şöyle özetliyorlar:

Meyo Mao, meyo Sinhua.
Meyo Gunçang Dang, meyo Sinhua.
Meyo şıvhuey cui, meyo Sinhua.

Türkçesi:

Mao olmasa, Yeni Çin olmazdı.
Komünist Partisi olmasa, Yeni Çin olmazdı.
Sosyalizm davası olmasa, Yeni Çin olmazdı.

PAYLAŞARAK GELİŞME

Çin ekonomisinin büyüme hızında temponun düşmesi üzerine son yıllarda yine dedikodular boy vermişti. Herkesi bir telaş aldı. Oysa Çin, dünya ekonomisinin büyümesinde hâlâ en büyük itici güç.

Anlaşılmayan ya da anlaşılması istenmeyen gerçek şu: Büyüme hızını Çin yönetimi bilerek düşürüyor. Çünkü gelir dağılımında belli farklılaşmalar oldu, hatta daha hızlı zenginleşenler yeni bir sınıf oluşturmaya başladılar. Bunun üzerine Çin hükümeti, nüfusun geniş kesimlerinin durumlarını düzeltmeyi ön plana aldı. Ücretleri, aylıkları ve çiftçi gelirlerini artırdı, dolayısıyla tasarruf ve yatırımı belli oranlarda dizginledi. Çin Komünist Partisi Merkez Komitesi, 2015 yılının 29 Ekiminde “Paylaşarak Gelişme” diye özetlenen kararı aldı.

Hemen o tarihlerde Kasım 2016’da Çin yöneticileri ile Beycing’te yaptığımız görüşmelerde, Yeni Çizgi üzerine geniş bilgi aldık. Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Yıldırım Koç ve E. Tüma. Cem Gürdeniz de, iki hafta önce Çin’delerdi. Arkadaşlarımdan da son gelişmeleri öğrendik.

Çin yöneticileri, Paylaşarak Gelişmenin, yalnız Çin’in içinde değil, dünya ülkeleriyle ilişkilerde de geçerli olduğunu vurguluyorlar. Çin’in kasası dolarla dolu, ancak sıcak para ihracatçılığı yapmıyor. Çin, başka ülkelerle ilişkilerinde birlikte üretmeyi ve paylaşmayı gözetiyor.

Türkiye’nin içine girdiği borç batağında çözüm arayanların kulağına küpe olsun diye belirtelim: Çin borçlanma ekonomisi için umut kaynağı değildir, ama üretim ekonomisi için iyi bir ortaktır.

İkinci bir küpe daha: Çin, Abdülhamit bayrağı açarak yobazlık mesajı verenlerle işbirliği yapmaz, çünkü Dinci Terörü ciddî bir tehlike olarak görüyor. Bütün Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) ülkeleri de aynı duyarlılığı paylaşıyorlar. ŞİÖ’nün Anayasasında Etnik Bölücülük ve Dinci Yobazlık terörün kaynağı ve ortak tehdit olarak saptanmış.

LOKOMOTİFİN TEKERLERİ DÖNÜYOR

Çin’in büyüme temposu düştü derken, başka ülkelerle karşılaştırmayalım, Çin ekonomisi hâlâ çok hızlı büyüyor. 2016 yılında yüzde 6,7 oranında büyüyeceği belirtiliyor. Hindistan’ın 2016 yılı için beklenen büyüme hızı ise 7,4 düzeyinde. Bu oran 2016 yılı için beklenen Çin büyüme hızından yüzde 0,7 daha yüksek. Ancak Çin ekonomisi dünya üretiminin yüzde 18’ini üretirken, Hindistan’ın dünya üretimindeki payı yüzde 7,6. Çin, dünya ekonomisi içinde Hindistan’ın iki katından daha fazla bir üretim payına sahip bulunuyor.

IMF’nin tahminlerine göre dünya ekonomisi 2016 yılında yüzde 3,1 düzeyinde büyüyecek. Başka deyişle Çin’in büyümesi dünyanın büyümesinden iki kat daha büyük. Dünya ekonomisinin büyümesine Çin’in katkısı yüzde 39 olarak gerçekleşecek. Çin, yine birinci. Bu yıl yüzde 2,2 oranında büyümesi beklenen ABD ekonomisinin küresel büyümeye katkısı ise yüzde 10 düzeyinde kalacak.

Çin’in katkısı dışarıda bırakılırsa, dünya ekonomisinin büyüme hızı 2016 yılı için yüzde 1,9 düzeyine düşüyor. Bu oran ise yüzde 2,5 olarak kabul edilen küresel resesyon (durgunluk) eşiğinin altında kalıyor. Çin ekonomisi olmasa, dünya ekonomisi durgunluğa girecek.

Çin, bu açıdan dünya üretimine can suyu veriyor.

Yatıp kalkıp 1930’ların Atatürk Türkiyesini karalayanlara söylüyoruz: Artık dünyada geçerli çözüm, Üretim Ekonomisindedir. Cansuyu, Cumhuriyetçiliktir, Milliyetçiliktir, Halkçılıktır, Devletçiliktir, Laikliktir ve Devrimciliktir.