24 Nisan 2024 Çarşamba
İstanbul 19°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Edebiyatın madencileri

Tunca Arslan

Tunca Arslan

Gazete Yazarı

A+ A-

Edebiyatın madencileri, yani o sonsuz derinlik ve genişlikteki sözcük galerilerinde ısrarla kazma sallayan bazı yazarlar olmasaydı, “madencilerin edebiyatı” da yapılamazdı kuşkusuz.

Emile Zola “Germinal”i yazıp 19. yüzyıl Fransa madenlerinin gerçeğini edebiyata aktarmasaydı, örneğin bugün Zonguldak’ta yerin yüzlerce metre altında, işten çıkarmalara karşı direnen 500 işçinin gerçeği de zihnimizde eksik canlanacaktı.

İrfan Yalçın, Türk edebiyatının klasikleşmiş yapıtlarından “Ölümün Ağzı”nı 1979’da kaleme almasaydı, 1940’lardaki “maden mükellefiyeti”nin korkunç gerçeğiyle, Zonguldak köylülerine reva görülen zulümle yüzleşmemiz de bu denli net ve kolay olmayacaktı belli ki. Son olarak Soma’da yaşanan tanımlanamaz acıyı, önceki tüm göçük ve grizu facialarını “haber değerleri”nin ötesinde algılamamız zorlaşacaktı eminim. 

METİN KÖSE’NİN ROMANLARI

1991’deki Büyük Madenci Yürüyüşü başlamadan hemen önce usta yazarımız İrfan Yalçın’la iki gün boyunca “Ölümün Ağzı”nda anlattığı o dağ köylerinde dolaşmıştık. Üç günlük o muhteşem yürüyüşle birlikte, unutamadığım günler... “Ölümün Ağzı”ndaki Ana’nın “Allahım, yok musun...” haykırışı dağda bayırda halen yankılanmaktaydı sanki.

Ereğli Kömür İşletmeleri’ndeki memuriyet yılları (1937-1943) sırasındaki gözlemlerine dayalı “Yanartaş” romanıyla edebiyatımızın madencilerinden biri olan Mehmet Seyda’yı da unutmayalım...

Son yıllarda Metin Köse’nin üçleme oluşturan yapıtlarıyla yeniden zenginleşti bu galeri. Doğan Kitap’tan çıkan “Mükellefiyet” (2010), “Göl Dağı” (2012), “Büyük Yürüyüş” (2014) adlı romanlarıyla Metin Köse, 1867’den 1991’e uzanarak, Zonguldak madencilerinin yaklaşık 120 yıllık zorlu, acılı öyküsünü, tarihi direniş ve başkaldırı noktasına kadar getirmiş oldu. Bir zamanların, “Her kim ki çalışamaz duruma gele, eşeğe bindirilip köyüne gönderile!” yazılı nizamnamelerle düzenlenen zorla çalıştırma uygulaması, 1991’de “Gemileri yaktık, geri dönüş yok” sloganlarıyla Ankara’ya doğru yürüyen 80 bin işçinin ayaklarının altında kalmıştı çoktan.

‘KARAELMASIN İLK MADENCİLERİ’

Sağ olsun, son romanında Hikmet Çiçek, Soner Yalçın ve bana da küçük birer rol verdi Metin Köse. Yürüyüşü izleyen üç gazeteci olarak, edebiyatta bir yerimiz var artık!

Doğu Karaoğuz’un Arkeoloji ve Sanat Yayınları’ndan geçen temmuz ayında çıkan kitabı “Karaelmas’ın İlk Madencileri”ni yeni edindim. Alt başlığı “Karadağlı Madenci Bir Ailenin Öyküsü” olan kitapta, 1850’li yıllarda Hırvatların baskısından ve ekonomik zorluklardan bunalıp Karadağ’dan yola çıkarak Zonguldak’a göç eden Boşnak bir ailenin öyküsü anlatılıyor. Önsöz, İrfan Yalçın’dan...

Zonguldak’ın ilk gazetecisi, şair-yazar ve Kuvayı Milliyeci babası Tahir Karauğuz’un oğlu Doğu Karaoğuz, tahmin edileceği gibi kendi ailesinin, dedelerinin öyküsünü anlatıyor kitabında.  Niyet ve amaç o olmasa da ABD tarihindeki “Altına Hücum” dönemini akla getiren bir yükseliş öyküsü aynı zamanda anlatılan. Yerin yedi kat dibinde kazma sallamakla başlayan, nesilden nesile “güneşe çıkmaya”, varsıllaşmaya uzanan hayli maceralı bir öykü bu. Kitapta yer verilen Alexander Fleming alıntısında, “Her işte ilk adımı atan o yalnız adamdır. Ayrıntılar diğerleri tarafından hazırlanabilir. Ancak bunu ilk kez sezen ve atılımı yapan tek kişidir” denildiği üzere, Ahmet Ali’nin, Edhem’in, İbrahim’in ve diğerlerinin “hikayemizde yalnız onların maceraları vardır” dedirten yarı belgesel bir anlatı “Karaelmas’ın İlk Madencileri”.

Bu verimli madende kazma sallayan yazarlarımızın çoğalması, madencilerin edebiyatının daha da zenginleşmesi dileğiyle...