19 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 13°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

İzmir diken üstünde... Deprem tehdidine bilimsel çözüm

Yavuz Alogan

Yavuz Alogan

Eski Yazar

A+ A-

İzmir’in Karaburun açıklarında meydana gelen ve büyüklüğü 6,2 ile 6,4 arası olarak açıklanan deprem, bölgede konuya ilişkin duyarlılığı had safhaya taşıdı. Dokuz Eylül Üniversitesi Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi (DAUM) Müdürü Prof. Dr. Hasan Sözbilir, Aydınlık Ege’nin depremle ilgili sorularını yanıtladı. Sözbilir, batıda Ayvacık ve Midilli, doğuda Manisa depremleri nedeniyle İzmir-Balıkesir arasında bir gerilim ortaya çıktığına dikkat çekti ve bölgenin deprem meydana getirme olasılığının yüksek olduğunu açıkladı. Sözbilir, bölgedeki fayların acilen araştırılması gerektiğini ve bu anlamda hazırladıkları projenin TÜBİTAK’dan onay beklediğini kaydetti. İşte 30 yıla yakın bir süredir, Ege Bölgesi’ndeki yer hareketlerini araştıran Hasan Sözbilir’in açıklamasından uyarılar ve satırbaşları:

MİDİLLİ FAYI KIRILDI

Hasan Sözbilir, İzmir’den İstanbul’a kadar etkili olan depremin Midilli adası ve Karaburun yarımadası arasında Midilli fayı üzerinde meydana geldiğini kaydetti. Sözbilir, “Bu fayın geçmişte büyük depremler ürettiğini biliyoruz. Son depremin büyüklüğü 6,2 ile 6,4 arasında veriliyor. Normal faylanma mekanizmasıyla oluştuğunu görüyoruz. Bir tarafın yükselip bir tarafın alçaldığı, İzmir fayına benzer bir faylanma türü. Depremin sonrasında ortaya çıkan bir şiddet var. Yaklaşık 7 büyüklüğünde olan bir şiddet görüyoruz. Yani depremin yarattığı şiddet büyüklüğünden fazla. Şu ana kadar artçı sayısı 200’ü geçti. Artçı sayısı arttıkça depreme neden olan fayın kuzebatı-güneydoğu yönünde uzandığı görüldü. Midilli adasının güneyinde kalan fayın iki parçası var. Doğu yönündeki kırılmış oldu” diye konuştu.

İzmir diken üstünde... Deprem tehdidine bilimsel çözüm - Resim : 1

İZMİR FAYININ SON DEPREMİ 1688’DE

Bölgeyle ilgili tarihsel depremler hakkında bilgi veren Sözbilir, “Bu fayın 7’ye varan büyüklükte depremler ürettiğini görüyoruz. 6,6 ve 6,4 büyüklüğünde depremler var. 1867 yılında Midilli Adası’nda 6,8 büyüklüğünde 1939 Dikili depremi 6,6 büyüklüğünde, 1949 Edremit’te 6,6 büyüklüğünde depremler gelişmiş bu bölgelerde. İzmir’de ise en son yıkıcı deprem 1688 yılında olmuş. Bu depremde 20 bine yakın insan öldüğü biliniyor. 7 civarında bir büyüklüğü var. 1688 yılında kırıldığına göre bu fay aradan 329 yıl geçmiş. Bu fayın deprem üretme aralığı nedir, kaç yıl arayla deprem üretiyor onu bilmemiz gerekiyor aslında. Ama şu ana kadar böyle bir bilgimiz yok” ifadelerini kullandı.

İZMİR’DEKİ FAY HATLARI

Özbilir, bölgede 6 üzerinde depreme neden olabilecek fayları da anlattı: Türkiye genelinde baktığımızda resmi olarak, 6’nın üzerinde deprem üretebilecek 500 adet fay var. Bu fay segmentlerinin yüz adedi Batı Anadolu’da. İzmir özelinde baktığımızda, kenti doğrudan etkileyecek 13 adet fay var. Neden doğrudan etkileyecek diye baktığımızda bu fayların tamamının kent yerleşiminden geçiyor. İzmir fayı Güzelbahçe’den başlar Narlıdere, Balçova, Konak, Bornova ve Bağlarbaşı’na kadar devam eder. Örneğin Seferihisar fayı var kent merkezinden geçen. Tuzla fayı havaalanından geçip kuzeye giden bir fay. Doğuda Kemalpaşa fayı var, doğrudan ilçe merkezinden geçiyor. Manisa fayı yine il merkezinden geçen bir fay. Hem büyük ölçekli hem de nüfusun yoğun yaşadığı yerlerden geçiyor bizim faylarımız.”

İZMİR-BALIKESİR HATTI GERİLİYOR

Hasan Sözbilir, bölgede İzmir ve Balıkesir arasındaki hattın son depremler nedeniyle gerildiğini anlattı: “Şubat ayı içerisinde Ayvacık depremleri oldu. 15-20 gün önce de Manisa depremleri meydana geldi. Şimdi de Midilli depremleri oldu. Bu bölgeler arasında kalan zonda İzmir- Balıkesir transfer zonu dediğimiz bir zon var. Geniş bir fay zonu. Bu bizim tarafımızdan bilim dünyasına aktarılmış bir fay zonu. 2003 yılından itibaren biliniyor ve üzerinde çalışılıyor. Neden var, ne anlama geliyor diye. Bu fayın iki tarafındaki (Ayvacık-Midilli ile Manisa) kırılmalar ve fay hareketleri farklı gerilimlere neden oluyor. Her iki taraftaki hareketler belli bir gerilim farkı yaratıyor. Bu gerilim farkını yok etmek için de İzmir ve Balıkesir arasındaki zon boyunca o faylar gerilimi karşılamak için kırılabilir. Şu anda da böyle bir durum oluştu. Ayvacık ve Midilli depremleriyle doğudaki Manisa depremi arasında oluşan gerilim farkını karşılamak amacıyla gerilim transfer edecek bir bölge oluştuğunu düşünüyoruz. Tabi bu bölgede çok sayıda fay parçası var. Hangi fay parçasının ne zaman kırılacağını belirlemek için, bu faylarda hendek açmamız gerekiyor.”

TÜBİTAK’A ÖNEMLİ BAŞVURU

Dokuz Eylül Üniversitesi DAUM Müdürü Sözbilir, bölgedeki fayları araştırmak için bir proje hazırladıklarını ve TÜBİTAK’tan ay sonuna kadar onay beklediklerini açıkladı. Sözbilir, şunları söyledi: “Şu anda paleosismoloji denilen bir bilim dalı var. Bu bilim dalında fayı keserek içini görebiliyorsunuz. Geçmişteki depremleri görüp, yaş tespiti yapabiliyorsunuz. Böylece fayın deprem üretme aralığını görebiliyorsunuz. Son depremi de tarihlendirdiğiniz zaman, bundan sonra fayın ne zaman kırılacağını tahmin edebiliyorsunuz. Bunu sadece İzmir fayı için değil, Seferihisar fayı, Gülbahçe fayı, Tuzla fayı gibi bölgedeki diğer faylar için de yapacağız. Projemizin kabul edilip edilmediği bu ay sonunda belli olacak. Fayların hangisi yakın zamanda kırılmış, özellikle 1900’den önceki zamanda hangisi en son depremi üretmiş bunu bulduğumuz zaman hangi fayın günümüzde deprem üretebileceğini söyleyebiliriz. Faya hendek kazılıp araştırıldığında hangisi en erken deprem ürettiyse onun günümüzde deprem üretme ihtimali yüksek gibi bir sonuç çıkacak. Dolayısıyla da ona göre resmi kurum ve kuruluşların önlem alması gerekecek. TÜBİTAK’ın projemize vereceği destek çok önemli hale geliyor.”

DEPREM MASTER PLANI YENİLENSİN

Dokuz Eylül Üniversitesi DAUM Başkanı Hasan Sözbilir, illerdeki deprem faaliyetleriyle ilgili hazırlanan deprem master planının acilen yenilenmesi gerektiğini kaydetti. Sözbilir, şu uyarıda bulundu: “1999 Depremi, Türkiye deprem biliminde devrim gibi bir şey. Ondan sonra her şey değişti ve özellikle il bazında deprem master planları oluşturulmaya başlandı. İzmir’de 1998 yılında başlayıp 2000 yılında tamamlanan Radyus Projesi var. Proje 1999 Depremi’nden hemen önce başlamıştı ve depremden sonra tamamlandı. O güne kadar yapılmış bütün deprem bilimsel çalışmalar derlendi. İnşaat ile ilgili bütün bilgiler derlendi ve bir deprem master planı oluşturuldu. Diyelim İzmir fayında 6,5 büyüklüğünde bir deprem olduğunda neresi yırtılacak, neresi kurtulacak, nasıl bir ulaşım olması gerekiyor, nereden yardım gider tüm bu sorunlara çözüm üreten bir projeydi. Ama bizim jeoloji ve jeofizik bilimi depremden sonra deprem konusunda bilim üretmeye başladı. O projedeki verilerin tamamı geçmiş veriler ve artık bilimsel değeri olmayan veriler. Tüm bilimsel verileri son 17 yılda elde ettiğimiz için, 2000 yılı ve öncesinde yapılan deprem master planlarının yenilenmesi, yeni bilimsel verilere göre değiştirilmesi gerekiyor. İzmir’de her şey Radyus Projesi üzerinden yapılıyor. Ben bölgede çalışan bir bilimadamı olarak diyorum ki farklı faylarda gerçekleşebilecek farklı senaryolara göre oluşturulması gereken bütünleşik bir deprem master planı günümüzde daha da faydalı. Yer bilimi ve inşaat mühendisliği anlamında son 17 yıl en üst düzeyde bilim üretilen dönem olduğu için o projelerin yenilenmesi gerekiyor.”

Yazarın Önceki Yazıları Tüm Yazıları
HDP sorunu 24 Ağustos 2019
Müşterek harekât 17 Ağustos 2019
Yeni bir dünya 06 Ağustos 2019
Üretim devrimi 03 Ağustos 2019
Demokrasi sorunu 30 Temmuz 2019